Yapılan evliliğin ne kadar doğru olduğu evlilik kurumuna bağlı olmayıp iki tarafın uyum ve paylaşımlarındaki noktaları ifade etmek gerekiyor.
Evliliğe nesnel olarak benzeti yapılması gerekirse iki küreği olan sandala benzer. Eşler kürekleri beraber çekemiyorsa o sandal yoluna devam edemez bir hal alır.
Bunun yanında gündemden düşmeyen ve akıllarda olan bir deyim var; ”Evlilik aşkı öldürür mü?”… Aslına bakılacak olursak evlilik aşkı öldürmüyor. Evli olanlar aşkı öldürüyorlar. Çiftlerin uzun yıllar süren flörtlerinde aşk diriliğini koruyor gibi görünmesine karşın işin gerçeği hiç böyle değil. Evli olunsa da olunmasa da her iki tarafın aşkı öldürmeye yeterli gücü mevcut.
Mutlu başlayan sonu hüzün ve ayrılıkla biten evlilikler sonucunda uzman ve doktorların önerisi kalbi, aklı ve düşünme yeteneğinin bir süre dinlenmeye bırakılması. Bu biten evliliğin analizinin yapılması, kişilerin kendilerini tekrar gözden geçirmeleri, eski evlilikten kalan uzantılardan, gerginlikten ve güvensizlikten arınmak için tanınan bir zamanlama. Bu süre sağlıklı olarak geçirilmişse, olasılıkla yepyeni bir ilişkiye başlama noktasında aceleci olmaksızın, nitelikler yüceltilmeksizin arayışlara girilmektedir.
İkinci evliliklerde geçen zamanlama ilk evliliğe göre bir tık daha zor olabilir. Çünkü kişilerin beklentileri yüksektir hata yapmama noktasında mutluluğu iyi yakalamak adına diken üzerinde otururlar. En ufak bir reaksiyon karşısında kendilerini temize çıkarma ve aklamayı devreye sokarlar. Bunun nedeni ise ikinci evlilikte mutlu olamayacağını düşündüklerinde birinci evlilikte yaşanan hataların ihalesinin eski eşlerine kalacağı konusunda kanaat sahibi olurlar. İkinci evliliklerde birinciden gelen yıpranmışlık ve aşırı derecede tahammülsüzlük yaşanır. Eski eş, çocuklarla görüşme ve iletişimdeki sınırsal problemlerle karşı karşıya gelinir.