Bu haftalarda sağlam atılmayan her adım, bebeğin hayatını riske attığı gibi ilerleyen dönemlerde sağlık sorunlarıyla karşılaşmasına da neden olabiliyor. Ancak son 10-15 yılda tıptaki gelişmeler, erken doğan bebeklerin sağlıklı yaşam şansını önemli oranda artırıyor. 27-28. haftadan sonra ve 1 kilonun üzerinde doğan bebeklerin %90’ının hayatta kalabildiğini belirten Acıbadem Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Atalay Demirel, “Prematüre doğan bebekler doğru bakımla 3 yaşına kadar yaşıtları ile aynı sağlık düzeyine ulaşabiliyor.” diyor. Tabi bunun önüne geçebilecek sağlık sorunlarının elenmesi, çok önemli. Demirel, 17 Kasım Dünya Prematüre Günü kapsamında, prematüre bebeklerin gelişim sürecini anlattı…
Organ Gelişimi Önemli
Bebekler 22-23. haftadan sonra yaşam sınırına girmiş bulunuyor. Ancak 26. haftaya kadar gri bölge olarak kabul ediliyor. Bu dönemde, organ fonksiyon özelliklerinin henüz belirgin olarak gelişmediğini belirten Yrd. Doç. Dr. Demirel, “Bu haftalar atlatıldığında ve 28. haftaya girilerek bebek 1000 grama ulaştığında, bu risk nispeten azalmış oluyor.” diyor. Buna ek olarak 32. hafta, akciğer gelişiminin dönüm noktası olarak kabul edildiği için çok önemli görülüyor. Yrd. Doç. Dr. Demirel, “Bu haftada bebeğin vücudunda akciğerin rahat gelişebilmesini sağlayan “surfaktan” isimli bir madde üretilmeye başlıyor. Bu madde sayesinde bebeğin doğumdan sonra ortaya çıkabilecek solunum problemleri riski de azaltılmış oluyor. Bu nedenlerden ötürü erken doğan bebeğin sağlığı için 23, 28, 32. hafta kritik dönemler olarak kabul ediliyor.” diyor.
Erken Doğum ve Bebek Kayıp Oranı Azalıyor
Doğum haftasına az kaldıkça organ fonksiyonlarının tamamlanmamış olması nedeniyle bebeğin hayati riski artıyor. Günümüzde her 10 bebekten biri erken doğuyor. Ancak anne karnındaki ve doğum sonrasındaki bakım şartlarının iyileşmeye başlaması sebebiyle, bebek kayıplarının gün geçtikte azaldığını belirten Yrd. Doç. Dr. Demirel, “Erken doğan bebeklerin yaşam şansının her bebek için ayrı değerlendirilmesi gerekse de, genel olarak 27-28. haftadan sonra ve 1000 gramın üzerinde doğan bebeklerin %90’ı hayatta kalabiliyor. Ülkemizdeki bebek kayıplarının oranı ise ortalama olarak %1 civarında.” diyor.
Kritik Dönem: 35. Hafta
Erken doğan bebekler 35. haftada destek almadan kendi başlarına nefes alıp vermeye, ısılarını kuvöz dışındaki giysileriyle kendi başlarına koruyabilmeyi ve emme, yutma, nefes alma koordinasyonunu sorunsuz yapabilmeye başlıyor. Bu nedenle erken doğan bebeklerin çoğu 35. haftaya kadar doktor gözetimi altında kalıyor. Taburcu olduktan sonra da 1 ay süreyle koruma altına alınmaları gerekiyor.
3 Yaşında, Yaşıtlarına Yetişiyorlar
Erken doğan bebekler, doğum haftaları ve kilolarına göre farklı zamanlarda aydaşları ile aynı boy ve kiloya ulaşıyor. Bununla birlikte en geç 3 yaşına kadar kendi yaşıtları ile aynı fiziksel seviyeye ulaşabiliyorlar. Kilo olarak daha küçük doğan bebeklerin yaklaşık %10’unun bu sürede aynı kiloyu yakalayamadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Demirel, bu bebeklerin endokrin gibi diğer bölümlerle entegre şekilde takip edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Erken doğan bebeklerin organ gelişimleriyle ilgili bir gelişme sorunu yoksa yoğun bakım takip süresini nispeten kabul edilebilir sıkıntılarla atlattıysa ve taburculuk sonrası hastane dışı erken dönem takibinde bir problem çıkmadıysa normal doğan bebeklerle aynı koşullarda büyüyebiliyorlar.
Prematüre Bebekleri Bekleyen Hastalıklara Dikkat!
Erken doğumla dünyaya gelen bebekleri, doğum haftaların ve anne karnındaki gelişimlerine göre bekleyen birçok sağlık sorunu bulunuyor. Özellikle doğuma kadar hangi organ yeterince gelişmediyse o organda sıkıntı görülmesi muhtemel oluyor. Bununla birlikte solunum sıkıntısı, kalp problemleri, beyin kanaması, böbrek ve bağırsak sorunları erken dönemde en sık görülen sağlık sorunları arasında sıralanabilir. İleriki dönemlerde ise işitme ve görme sıkıntıları, nörolojik sorunlar ve fizyoterapi uygulanması gereken kas iskelet sistemi problemleri öne çıkabiliyor.
“Prematüre Annelik” Süreci
Prematüre doğum yapan annelerin, sütlerinin normal doğum yapan kadınlar seviyesinde olabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Demirel, emzirme süreciyle ilgili şunları belirtiyor: “Bu anneler, doğum anına bebekleri gibi hazırlıksız yakalandıkları için prematüre anne olarak kabul ediliyorlar. Diğer anneler gibi bebeklerini doğumdan hemen sonra yanlarına alamadıkları için endişeye kapılabiliyorlar. Bu durum da sütlerinin azalmasına neden olabiliyor. Bu nedenle prematüre doğum yapan anneleri psikolojik olarak da desteklemek ve tıbbi bir engel olmadıkça tüm bebekleri anne sütüyle beslemek en önemli noktalardan birisidir.” diyor.