Son yılların en popüler en ses getiren markası şüphesiz Gucci. Peki, nasıl oldu da Gucci diğer bütün dünyaca ünlü markalardan sıyrılıp kendine böylesi erişilmez bir yer edindi, hiç düşündünüz mü?
Her başarılı erkeğin arkasında yer alan bir kadından söz edebiliyorsak, her başarılı markanın arkasındaki kreatif direktörden de söz edebiliriz diye düşünüyorum. Bu bağlamda konunun geleceği yer belli: Alessandro
Michele…
Gucci Kreatif Direktörü Alessandro Michele, 1972’li. Yani başarısına oranla beklenenin aksine gayet genç. Ve üstelik kendisi bir İtalyan, Romalı. Haliyle tasarımlarındaki ’Rönesans’ havası ve sanat odaklı kafası, ait olduğu şehirden geliyor.
Gucci’deki 13 senelik Frida Giannini döneminin ardından kreatif direktörlük koltuğu boş kalınca, bir süre Frida’nın yardımcısı pozisyonunda yer alan Michele, malum olunduğu gibi Gucci’nin yeni Kreatif Direktörü oldu. Moda dünyasındaki macerasına ilk olarak Fendi’de aksesuar tasarımcısı olarak başlayan Michele, 2002 yılında Tom Ford ile beraber çalışabilmek için Gucci ailesine geçmiş. Burada deri ürünler tasarım direktörlüğünden de Frida Giannini’nin asistanlığına yükselmiş. Frida Giannini’nin Ocak 2015’te ansızın Gucci’den ayrılması ile beraber markanın kreatif direktörlük koltuğuna oturan Alessandro’nun bu ayrılıktan sonra 2015 Sonbahar/Kış Erkek Koleksiyon sunumunu podyuma hazır hale getirmek için yalnızca beş günü kalmıştı. Zaten bu zorlu süreci başarıyla atlatması Michele ve Gucci’nin geleceği hakkında bizlere gereken bilgiyi de veriyordu.
2 sene gibi çok kısa bir sürede Gucci’nin yükselen grafiğine, yüksek moda dünyasında gerçekleştirdiği ‘devrim’e rağmen Michele; kendisini olabildiğince gözlerden uzak tutuyor. Öyle ki defile sonunda izleyicileri selamlamaya bile çıkmaktan kaçınıyor…
British Fashion Council tarafından yılın ‘Uluslararası Tasarımcı Ödülü’nü de evine götüren Alessandro Michele’in büyük başarısının bazı kodları da var elbette. 14 yıllık Gucci tecrübesinin, markanın DNA’sını ezbere bilmesinin bunda etkisi olmadığını inkar edemeyiz. Bir diğer başarı kodu ise Michele’in moda dünyasına ilk atıldığı dönemlerde Accademia di Costume e di Moda’da kostüm tasarımcısı olarak bulunması. Burada edindiği moda matematiği ve tasarımına kattığı güç, bugün Gucci’de kaleminin değdiği her bir parçada hissediliyor. O da bu durumu, “Tasarım yaparken trendden önce bir karakter hayal ediyorum.” diyerek açıklıyor.
Bütün hayatına yansıttığı bu tasarımcı kafası, Alessandro Michele’nin evine de yansımış. Onun evini ziyaret eden herkes bir müzeye girmiş gibi olduğunu belirtiyor. Sanata dair birçok parça ve antika zevkiyle oluşturulan evi de tıpkı Rönesans döneminden kalmış gibi tanımlanıyor.
Tasarlamak, üretmek için doğmuş olduğunu düşündüğümüz Alessandro Michele’in bundan sonraki koleksiyonlarını beklerken, bizlere de düşen elinden çıkan her tasarım harikası Gucci parçasında biraz olsun ilham aramak sanırım…