Şule Özdin Ünal
‘’Bir kadın yazmak istiyorsa şayet kendi kazandığı parası ve kendine ait bir odası olmalı.’’ Virginia Woolf’un bu cümlesi; yazmak, düşünmek, farkını hissettirmek ve iş hayatında var olmak isteyen birçok kadına ilham olmuştur. Peki, bir kadının iş hayatında kendini var etmesi sanıldığı kadar kolay mıdır?
Bu yazıda kıymetli Aysha okuyucularına, belki de hemcinslerimizin iş hayatında en çok karşılaştıkları sorunlardan biri olan ‘’mobbing’’i hukuki boyutuyla sunmak istiyorum.
Mobbing, kelime kökeni olarak İngilizcedeki ‘’mob’’ sözcüğünden geliyor. Şiddetle ilişkili ve yasaya uygun olmayan kabalık. TDK’nın ise ‘’bezdiri’’ kelimesini uygun gördüğü mobbing; artık uluslararası literatürde ortak anlam ifade eden bir terimdir: ‘’İş yerinde psikolojik taciz’’.
Yazının başında mobbing’i bir kadın sorunu olarak nitelediğimi biliyorum. Ancak mobbing esasında sadece cinsiyetçi bir niyet taşımadan da gerçekleşen bir taciz türüdür. Kişinin mevcut pozisyonunun verdiği yetki veya güçle; belirli bir çalışanı hedef alıp, çalışmalarını engelleyip, onu sistematik olarak yıldırma, dışlama, gözden düşürme durumlarına muhatap etmesidir. Mobbing uygulayan kişi bunu mağdura; cinsiyeti, ırkı, dini, etnik kökeni vb. sebepler dolayısıyla yapabilir. Yani esasında mobbing; sadece kadınlar için değil çalışma hayatındaki tüm bireyler için bir tehdittir. Fakat yapılan araştırmalarda; mobbing mağdurlarının %70’nin kadın çalışanlar olduğu belirlenerek, bu psikolojik taciz türünün birincil mağdurlarının kadınlar olduğu doğrulanmaktadır.
Mobbing yani işyerinde psikolojik taciz; dikey seviyede – daha açık anlatımla – patronun çalışanlara uygulaması şeklinde veya aynı seviyede çalışanların mevkidaşlarına uygulaması şeklinde (yatay seviye) görülebilmektedir.
Zorlu ve rekabete dayalı iş hayatındaki strese bağlı her tavrı mobbing olarak nitelendiremeyiz. Objektif olarak baktığımızda; mesleki yeterliliği hakaret, kişiye güvenilmediğinin hissettirilmesi, kasıtlı olarak belirli sürede bitirtilmesi imkânsız görevler vermek, görmezden gelme, ekipten izole etme, utandırma eylemleri, yetersizlik duygusunun aşılanması gibi hareketler mobbingin ortaya çıktığı durumlardır.
Psikolojik bir taciz türü olan mobbing, mağdurlara etkisini duygusal ve manevi olarak gösterir. Mağdur kişiler açısında; mesleklerine ve kendilerine olan güveni kaybetme, yoğun stres, duygusal çöküş, öfke ve endişe nöbetleri ile depresyon, panik-atak, uyku bozuklukları gibi birçok rahatsızlığa sebebiyet verebilir.
MOBBINGLE BAŞA ÇIKMAK
Peki ana hatları ve örnek eylemler ile aşağı yukarı kavradığımız mobbing ile nasıl başa çıkabiliriz? Hukuk sistemimizin bize tanıdığı haklar ve koruma yasaları nelerdir?
Buna göre; öncelikli olarak Anayasamız 17. ve 18. maddeler ile kişinin maddi ve manevi varlığını koruma altına alarak, rıza dışında her türlü müdahaleden men eder. Bunun dışında; 4857 sayılı İş Kanunu 5.maddesi ile iş ilişkisinde hiç bir şekilde, sebebi her ne olursa olsun ayrımcı davranma ve eşitlik ilkesine aykırı her türlü faaliyet yasaklanmıştır.
İş kanunu 77. madde ile de işveren; iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamakla yükümlendirilmiştir. Konu ile ilgili en net ifadelerden birine sahip olan yasa hükmü ise Türk Borçlar Kanunu 417. madde de geçmektedir: “İşveren; hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak, saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.”
Söz konusu kanun hükümlerine dayanarak, mobbing mağduru çalışanın iş sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshetme hakkı vardır. Ayrıca işverenden manevi tazminat isteme hakkını kullanabilir. Mobbinge uğrayan mağdur kişinin; Türk Ceza Kanunun da 122. Maddede yer alan ‘’ayrımcılık’’, veya maruz kalınan davranışın unsurları uyarınca, hakaret (m125), eziyet (m96), cinsel istismar (m102-m105), tehdit(m106), şantaj (m107) gibi suç tanımları için cezai yaptırım talep etmesi mümkündür. Özellikle ilk adımda; 2011 yılında hükümet tarafından yayınlanan ve bu konuda devrim niteliğinde olan ‘’Mobbing Genelgesi’’ ile faaliyete giren ‘’ALO170’’ yardım hattını arayarak konu ile ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezleri ile bağlantıya geçmek isabetli olacaktır.
Sebep her ne olursa olsun; iş hayatında hiçbir ayrımcılık, duygusal saldırı, psikolojik taciz ve yıpratma kabul edilebilir değildir. Kişinin vücut bütünlüğünü ifade eden maddi varlığının yanı sıra duygusal ve psikolojik konforunu korumayı amaçlayan manevi bütünlüğünün dokunulmazlığı da esastır. Şiddet sadece fiziksel olmayacağından, manevi ve psikolojik şiddetin de toplumsal alanda, iş hayatında ve hukuk âleminde tolere edilmemesi gereken bir tehdit olarak kabul edilmesini ümit ediyorum.
Yazımı Virginia Woolf’a nazire olsun diye şu sözlerle tamamlamak isterim: ‘’İnsanın yeryüzü hikâyesinde kendisini gerçekleştirmesine, birilerinin çalışma hayatında taciz, kabalık ve zorbalıkla müdahalesine hiçbir kanun ve vicdan müsaade edemez…’’