Gerçek bir yaşam hikâyesinden sinemaya uyarlanan ve etkileyici konusuyla dikkat çeken ‘Kızım ve Ben’ önümüzdeki aylarda vizyona girecek ve sinemaseverler ile buluşacak. Geliri şehit ailelerine bağışlanacak olan polisiye-dram türündeki Kızım ve Ben filminin başrollerini paylaşan ünlü oyuncular Cemal Hünal ve İrem Helvacıoğlu “Kızım ve Ben”i anlattı.
Kızım ve ben filminin konusu nedir?
Cemal Hünal: Aslında bir baba kız hikâyesi ama aynı zamanda bir aile draması… Özel harekâtçı olan babanın tek başına kızını yetiştirmeye çalışması ve yıllar sonra annenin ortaya çıkıp çocuğun velayetini istemesi üzerine bir hikayesi var. Aile çatışması üzerine kurgulanmış bir film.
İrem Helvacıoğlu: Aile dramını ve milli duyguları çok güçlü, işine âşık bir polisin hikayesini anlatıyor film. Canlandırdığım Serap karakteri de aslında hikayenin hem kırılma noktası hem de başlangıç noktasında var. Birbirlerini çok seven iki kişinin evlenmesi ile başlıyor hikayemiz. Ancak kadının evlenmeden önceki beklentilerinin evlendikten sonra gerçekleşmemesi; doğuma kadar yaşadığı bunalımının doğum sonrası daha da artması ve bu durumu kimseye anlatamaması ile ayyuka çıkıyor. Tüm bunlar karakterde büyük psikolojik problemler yaratmaya başlıyor. Ya pişman olacağı tepkiler verecek ya da evi terk edecek. Altından kalkmak için her şeyi deniyor, yapamıyor. Ve evi terk etmeye karar veriyor. Bu noktadan sonra Doruk, çocuğunu tek başına büyütmeye başlıyor. Süreç içerisinde Serap ortada yokken 5 sene sonra geri dönüp çocuğunu görüyor ve hiçbir şey olmamış gibi çocuğunu yeniden almak istiyor. Haklı olduğu yerler de var diye düşünüyorum. Deniyor her şekilde ve Serap’ın tekrar evlendiğini ve bunun da mutsuz bir evlilik olduğunu görüyoruz. O aslında sadece sırtını dayayabileceği güçlü birinin olmasını istiyor.
Canlandırdığınız Doruk karakteri nasıl birisi?
Cemal Hünal: Kızını tek başına yetiştirmek zorunda kalmış özverili bir baba ve bu konuda hata yapmamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Kendisini zorluyor. Bir görev adamı, polisliği çok seviyor ve mesleğinde ilerlemek onun için çok önemli. Ve belki de farkında olmasa da karısını bu uğurda kaybetmiş. Genel olarak sorumluluk ve prensip sahibi, daha düz çizgide yürüyen ve gri bölgeleri olmayan bir karakter.
FİLMİN GELİRİ ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILACAK
Film gerçek bir yaşam hikâyesinden uyarlanmış. Bunu düşünerek oynamak size ne hissettirdi?
Cemal Hünal: Film hikâyesi gerçek ama gerçek karakterin kim olduğuyla ilgili bir malumatım yok. Anladığım kadarıyla yapımcımız Salih Bey’in yakın bir dostu… Fakat benim bu karakter üzerinden değil senaryo üzerinden düşünmem istendi. Benim için senaryonun bu kadar etkileyici, inandırıcı olması gibi sürprizler vardı. Ayrıca oyunculuk için yeteri kadar enteresan fırsatlar veren bir karakterim vardı. Gerçek bir hikâye oluşu senaryoya da duygusal ve dramatik olarak yansıdı ki bu da benim için besleyici oldu. Ayrıca yapımcımız Salih Bey’le de konuştum, film gelirinin şehit ailelerine aktarılacağını söyledi. Bu da beni iyi hissettirdi.
SERAP ÇOK ÇABALAYIP GİDEN BİR ANNE
Henüz anne olmadığınızı biliyoruz ama anlamak açısından, bir kadının çocuğunu bırakıp gitmesi için bir sebep olabilir mi?
İrem Helvacıoğlu: Bilemiyorum belki de bu duyguyu çok şiddetli yaşamış anneler bir cevap verebilir. Bu hikayeyi bir arkadaşıma anlattığımda benzer duyguları kendinin de yaşadığını ve Serap karakterini çok cesur bulduğunu söylemişti. Ve bana “Ben cesaret edip de kaçamamıştım.” dedi. Serap’ın babası şizofren hastası olmuş bunun için kendinin de aynı sorunları yaşayabileceğini düşünüyor. Yanında bir desteği olmamasına rağmen çok da çabaladıktan sonra gidiyor. Böyle bir durumda belki ben de Serap gibi kaçmayı tercih ederdim.
Siz anneniz tarafından terk edilseydiniz ne hissederdiniz?
İrem Helvacıoğlu: Çok zor… Ben daha çok anne ile büyümüş bir çocuğum. Babam istese bile görevi nedeniyle çoğu zaman bizimle olamıyordu. Daha çok annemle vakit geçirmiş oldum. Böyle bir durumda ne hissedeceğim de kaç yaşımda olduğuma, kaç yaşında döndüğüne, bana nasıl anlatıldığına da bağlı olurdu. Aile bireylerine burada çok önemli bir görev düşüyor. Etrafta annenin terk edişi kötü bir şekilde anlatılırsa, anne kötülenirse öyle bir anneyi asla affedemem. Ama anne hep güzel bir tarafa konulup güzel bir şekilde anlatılırsa, bir şekilde umut taşır, hayalini kurabilecek bir şeyler besleyebilirsin.
Bu filmde oynamayı size kabul ettiren neydi?
Cemal Hünal: Aslında yoğun bir zamanıma denk geldi. Filmin uygulayıcı yapımcısı Yılmaz Dilsiz Bey, bana şahsen ulaştı ve çok samimi bir sohbet geçti aramızda. Normal şartlarda görüşmelere tek başıma gitmiyorum ama film gelirinin şehit ailelerine gideceğini duyunca Yılmaz Bey’le ben buluşmak istedim. İkna olmamda da projeye yaklaşım tarzı ile kendisinin çok önemli rolü oldu, beni cezbetmekte hiç zorlanmadı.
BABA OLMAK HAYAT GÖRÜŞÜMÜ DEĞİŞTİRDİ
Filmde kızınıza hem annelik hem babalık yapıyorsunuz. Gerçekte böyle bir şey başınıza gelse, terk edilseniz ne yaparsınız? Ve siz nasıl bir babasınız?
Cemal Hünal: Çok zor olur, annemlere daha yakın bir yere taşınırım. Bana gelince hızlı arınan ve anlamaya çalışan bir babayım. 3 yaşındaki bir çocuğa haddinden fazla uzun açıklamaları tekrar ve tekrar yapan bir babayım. Bakalım bir faydasını görecek miyiz?
Baba olmak, hayat görüşümü çok değiştirdi. Artık işten kaytarmıyorum. Baba olana kadar genelde erkekler hayatın birçok temel gerçeklerinden ve temel sorumluluklarından çok kolayca kaçarlar. Bir sürü şeyi sollamak, etrafından dolaşmak da kolay gelir. Baba olduktan sonra bunlar pek mümkün olmuyor.
OYUNCULUĞA DAİR ÖĞRENECEĞİM ÇOK ŞEY VAR
Bundan sonra nasıl bir filmde ve hangi oyuncularla aynı sahneyi paylaşmak istersiniz?
İrem Helvacıoğlu: Nasıl bir proje istediğimi pek düşünmedim ama öncelikle gelen projenin beni çok heyecanlandırması ve gerçekten bu projenin içinde olmalıyım demem gerekiyor. Diğer kısmı ise tabii ki çok düşündüm. Haluk Bilginer’le, Şener Şen’le, Ayşen Gruda’yla ve şu anda aklıma gelmeyen birçok ustayla aynı projede yer almayı çok isterim. Çok fazla öğreneceğim şey var. Bunu da duayenlerinden öğrenmeyi çok isterim.
İrem Uluerciyes