Kanser günümüzde en önemli sağlık sorunlarından biri. Ölümcül bir hastalık olmasının yanı sıra, yüksek bütçeli tedavi masrafları ile de maddi manevi birçok kayıba neden oluyor. Ailesinde meme kanseri bulgusu görülmüş, ilk adet yaşı çok erken olan, geç menapoza giren ve obezite riski taşıyan birçok kadın meme kanseri riski taşıyor.
Elbetteki risk faktörlerini doğru davranış değişiklikleri ile azaltmak mümkün. Ancak meme kanserinin risk faktörlerini en aza indirgeyecek en önemli hareket ise meme kanseri taraması yaptırmak. Meme kanseri taramalarına başlama yaşı Avrupa’da genel olarak 50, Amerika’da ise 40, İngiltere ise yaş aralığını genişletme kararı alarak 2016 yılından itibaren meme kanseri taramalarını 47-73 yaş aralığına uygulayacağını açıkladı. Ülkemiz kadınlarında meme kanserli olguların yaklaşık yarısı 40-50 yaş aralığında görülüyor. Tarama yaşı ise 40. Meme kanseri tedavisi erken evrelerde yüzde yüz sağlanabiliyor. İleri evrelerde ise süre daralıyor ve tedavi seçimleri hastalar için hem manevi hem de ekonomik anlamda zor olabiliyor.
MEME KANSERİ FARKINDALIK AYI
2004 yılından beri kadınların meme kanserinin erken teşhisinin önemini ve meme kanseri farkındalığının vurgulanması amacıyla Ekim ayı tüm dünyada ve ülkemizde meme kanseri bilinçlendirme ve farkındalık ayı olarak belirlenmiştir.
FAZLA KİLO KANSER RİSKİ TAŞIYOR
Meme kanseri yirmi beş yaşından itibaren görülebiliyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de meme kanseri oranı son 20 yılda 2 kattan fazla arttı. Uzmanlar bu oranın gelecek yıllarda daha da artış göstereceğini görüşünde. Bu sebeple erken tanı yöntemi tavsiye ediliyor. Her yıl 30 bin Türk kadını bu kansere yakalanıyor. Meme kanseri, Avrupa’da her 10 kadından birinde görülüyor. Aşırı kilolar ise meme kanserini tetikleyen başlıca etmenlerden biri.
“Erken teşhis hayat kurtarır” sloganı ile yola çıkan Sağlık Bakanlığı, meme kanserinin önemine dikkat çekiyor. Ülkemizde git gide yaygınlaşan meme kanserinin başta sebepleri arasında ise obezite ve menopoz sonrası kilo almak gösteriliyor.
TOPLUM MEME KANSERİNİ GÖZ ARDI EDİYOR
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berksoy Şahin ise kadınların meme muayenesi konusunda yaşadığı çekingenliğin hayatlarına mal olabileceğini vurguluyor. “Toplumda meme kanserini göz ardı etme eğilimi maalesef hala yüksek seviyelerde. Kamuoyunda bu konuda yeterli bilinç olmadığı için hastalar kanser korkusu ve var olan düzenin bozulması endişesiyle hastalıklarını saklayabiliyorlar. Genelde toplumda, medyada ya da toplumu bilinçlendirmek anlamında sorumluluk alan kurum ve kuruluşlarda hastanın kendi kendini muayenesi çok ön plana çıkar. Ancak aslında hastalar kendi kendini muayene ettiklerinde hastalıklarını genellikle ileri evrede tespit edilebilir. Bu nedenle kendi kendine muayene önemli olsa da, asıl muayenenin bir hekim tarafından yapılması gerekir. Hekim tarafından da hastaların yaşlarına uygun olarak tarama testi, mamografi istenmesi gerekir. Normal riskte olan bir kadının 49 yaşından sonra mamografi yaptırması gerekir ancak ailesinde meme kanseri, yumurtalık kanseri gibi genç yaşlarda görülen kanserler olan kişilerin daha genç yaşlarda meme kanseri taraması yaptırması önerilir. Bu kişiler daha genç olduğu için mamografiden çok meme manyetik rezonans görüntüleme yöntemi uygundur. Böylece hastalar daha erken evrelerde tanı alırlar ve tedavileri de tamamen iyileşecek şekilde yapılabilir. Ayrıca mamografiler ya da diğer inceleme yöntemleri adet kanaması bittikten bir hafta sonra (7. gün) yapılmalıdır. Adet öncesi dönemlerdeki muayeneler ve çekilen filmler yanlış sonuçlar verebilir.”
KANSER SONRASI MEME ONARIMI DÜNYADA ZORUNLU
Meme onarımları artık tüm dünyada meme kanseri tedavisinin bir parçası olarak kabul görüyor. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, teşhis konulduğu andan itibaren hastaların cerrahından ya da onkoloğundan neler yapılabileceğini öğrenmesini, bunu talep etmelerini ve meme onarımlarının tedavilerinin bir parçası olduğunu her hastanın bilmesi gerektiğini vurguluyor. Yücel, meme kanseri ile mücadele veren kadınların sorunlarına dikkat çekerek “Kadınların meme kaybı sonrası yaşantılarını tekrar normalleştirebilmeleri için meme onarımları önemli bir katkı. Meme kaybı fiziksel, sosyal ve ruhsal açıdan hastaları kötü yönde etkiliyor. Bu tür organ kaybı hastaya sürekli yaşadığı travmayı hatırlatıyor, vücut algısını bozuyor, istenmediği ve beğenilmediğini düşünmesine neden oluyor. Bu da gerek ailesi, gerekse çevresiyle ilişkilerinin bozulmasına sebebiyet veriyor. Özellikle yaz aylarında; mayo giyemeyen birçok hasta deniz tatiline gitmek istemiyor. Ayrıca, bir memesi alınan hastalarda belirgin asimetriler oluşuyor; bu da vücut dengesini bozarak omurga sorunlarına yol açıyor” diyor.
Yücel, meme onarımlarının artık tüm dünyada meme kanseri tedavisinin bir parçası olarak kabul edildiğini söylüyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’nin 2010 yılında aldığı bir kararla, tüm meme kanseri hastalarının tedavi sırasında meme onarımı yöntemleri konusunda bilgilendirilmelerini zorunlu kıldığı biliniyor.
MEME KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN!
1) Aşırı kilodan uzak durulması: Özellikle menopozdaki kadınlarda meme kanserinin önlenmesi için aşırı kilodan uzak durulması önemli. Çünkü menopozda östrojen hormonunun kaynağı olan yağ dokusunun artması şişman kadınlarda meme kanseri riskini artırıyor.
2) Egzersiz yapılması: Düzenli olarak haftada 5-6 saat egzersiz yapılmasının meme kanseri riskini yüzde 25-30 kadar azalttığı yapılan çalışmalarda gösteriliyor. Ayrıca meme kanseri tanısı alan ve tedavi gören kadınlarda düzenli spor yapılması hastalığın tekrarını ciddi bir şekilde azaltıyor.
3) 30 yaşından önce doğum yapılması: Kadınların 30 yaşından önce doğum yapmaları meme kanseri riskini azaltıyor. Doğurma yaşı geciktikçe meme kanseri olma riski de artıyor.
4) Emzirme: Yapılan çalışmalar 12 aydan daha uzun süre emzirmenin meme kanseri riskini azalttığını gösteriyor.
5) Stresten uzak durma: Günümüzde yoğun çalışma hayatı, büyük şehirlerde trafik gibi zorlaşan yaşam koşulları kadınların daha fazla stres altına girmelerine ve depresyona neden oluyor. Depresyon geçiren kadınlarda ise daha fazla meme kanseri görüldüğü saptanmıştır.
6) Düzenli kendi kendini muayene: Meme kanserinde erken teşhis son derece önemli. Bunun için kadınların kendi kendilerini her ay adet bitiminde muayene etmeleri gerekiyor. Yüksek risk grubuna girmeyenler 40 yaşından sonra 2 yılda bir defa mamografi çektirebilir. Meme kanserlerinin yüzde 80-85’i mamografide görülebilir.
7) 40 yaşından sonra düzenli olarak mamografi çektirilmesi: Bugün mamografi en önemli tanı yöntemi olarak verdiği radyasyon dozu düşüktür. Mamografi çektirme aralığını sizi muayene eden meme cerrahınız belirleyecektir.