Av. Şule Özdin Ünal
Evlilik birliğinin kurulması ile eşler birbirlerinden karşılıklı olarak talep edecekleri hak ve yükümlülüklere sahip olurlar. Bu hak ve yükümlülükler kanunla da güvence altına alınmıştır. Elbette ki; temennimiz tüm eşlerin bu kanun maddelerine ihtiyaç duymadan içten gelen vicdani telkinleriyle eşlerinin haklarına riayet etmeleri ve her daim aile birliklerinin menfaatini her şeyden üstte tutmalarıdır.
Dünya tarihindeki hukuk sistemleri incelendiğinde her birinin içerisinde evlilik ile ilgili hükümler barındırdığı görülür. Bu hukuk sistemleri kendi içerisinde geçerli olacak bir evliliğin nasıl olması gerektiğini hükme bağlamakla birlikte evlilik birliği içerisinde eşlerin birbirlerine karşı haklarını ve yükümlülüklerini de düzenler.
Hukuk kuralları, çağlar boyu toplumsal ihtiyaçların karşılanması için oluşturulmuş bir sistematiğin yapı taşlarıdır. Öyle ki Hammurabi Kanunları ve Roma Hukuku gibi tarihi çok eskiye dayanan hukuk düzenlerinde dahi eşler arası ilişkilere yönelik hükümlerin yer alması evlilik kurumunun hukuken korunmasının ciddi bir toplumsal ihtiyaç olduğunu bize ispatlar.
Evlilik birliğinde eşlerin karşılıklı hak ve yükümlülüklere sahip olmasının gerekliliği üzerine ulusal ve uluslararası düzeyde birçok çalışma yapılmış, bu çalışmaların geliştirilmesi noktasında talepte bulunulmuş ve sonuç olarak da ülkeler iç hukuklarında konu ile ilgili kanunlaştırma yoluna başvurarak düzenleme yapmışlardır.
Türk Hukukunda ise yazımızın konusu ile ilgili olarak bilmememiz gereken ilk hüküm Anayasamızın 41. Maddesidir: “Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.”
4721 sayılı Medeni Kanunumuz bu noktada eşlerin hak ve yükümlülüklerini, “Evliliğin Genel Hükümleri” başlığı altında toplamıştır. Öncelikle; eşlerin karşılıklı olarak yani her iki tarafın da birbirlerinden talepte bulunabileceği “eşlerin evlilik birliğindeki ortak hakları” konusuna değinelim:
1-) Ortak Konutu Seçme Hakkı: Medeni Kanun madde 186/1’e göre “eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.” Evlilik birliğinin kurulacağı ikamet olan aile konutunu eşler ortak kararlarıyla belirlerler. Hatta bu konuda, kanun eşlerden birinin diğerinin rızası olmadan aile konutu ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunamaması için yeni bir uygulama getirmiştir: “Aile konutu şerhi.” Buna göre eşlerden biri; ikamet ettikleri konuta Tapu Sicil Müdürlüğü’ne giderek aile konutu şerhi koydurabilir. Bu şerhin konması neticesinde; eşlerden biri diğerinin rızası olmadan evin satışı gibi bir işlem gerçekleştiremez, taşınmazın sahibi olsa bile aile konutu şerhi varken tek başına satış, kiraya verme, devir gibi bir tasarrufta bulunamaz. Buradaki amaç evlilik birliğinin gerçekleştiği yerin resmi olarak belirlenmesi ve bu konuda her türlü mağduriyetin önüne geçilmesidir.
2-) Birlikte Yaşama Hakkı: Eşlerin kendi seçimleri neticesinde evlilik birliğinin kurulmasıyla eşler birlikte yaşama hak ve yükümlülüğüne sahip olurlar. Eşlerin birlikte yaşaması bir hak olduğu kadar aynı zamanda bir yükümlülüktür.
3-) Evlilik Birliğini Yönetme ve Temsil Hakkı: Medeni Kanun 186. maddeye göre; Birliği eşler beraberce yönetir.” Ülkemizin de taraf olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Anlaşma” (CEDAW) ‘ya uygun olarak evlilik birliğinin yönetiminde eşlere eşit karar alma hakkı tanınmıştır. Buna göre eşlerin, evlilik birliğini ortak kararlarla yönetmesi uygun görülmüştür.
Ayrıca 188. Madde uyarınca da; eşlerin her biri ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil etme hakkına sahiptir.
Hayatın her alanında, yetki ve sorumluluk birbirini tamamlayan ögelerdir. Bir kişiye sadece yetki verilmesi ve hiçbir sorumluluğun olmaması kabul edilemeyeceği gibi; eşlerin de sadece haklara sahip olup, evlilik birliğine ilişkin hiçbir yükümlülüklerinin olmaması kabul edilemez. Dolayısıyla biraz da eşlerin evlilik birliği içindeki ortak yükümlülüklerine değinmek istiyorum:
1-) Evlilik Birliğinde Mutluluğun Elbirliğiyle Sağlanması ve Sadakat Yükümlülüğü:
TMK m.185/2’ye göre eşler evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliği ile sağlamak zorundadırlar. Evliliğin temelinde eşlerin ulaşmak istediği temel amaçlardan olan huzurlu bir aile ortamının sağlanması için bu yükümlülüğün gerçekleşmesi elzemdir. Dolayısıyla; bu yükümlülük evlilik birliğinin en önemli yükümlülüklerinden biridir. Eşlerin karşılıklı özveri, anlayış ve fedakârlığı neticesinde evlilik birliğinde mutluluğun sağlanması söz konusu olacaktır. Ayrıca, kanunun aynı maddesi uyarınca; “ eşler birbirlerine sadık olmak zorundadır.” Gerçekten de; evlilik birliğinin sağlam temellerle ilerleyebilmesi için en önemli yükümlülüklerden biri de sadakat yükümlülüğüdür.
2-) Eşlerin Birbirlerine Yardım ve Dayanışma Yükümlülüğü:
Medeni Kanuna göre; evlilik birliğini kuran eşler birbirlerine yardımcı olmalı ve dayanışma halinde evliliği sürdürmelidirler. Kanun metnindeki ifadelerden sadece maddi bir yardım ve dayanışmayı değil, manevi olarak destek olmayı, duygusal açıdan da diğer eşin arkasında durmayı bir yükümlülük olarak düşünmemiz gerekmektedir.
3-) Çocuklara Bakma ve Yetiştirme ile Evlilik Birliğinin Giderlerine Katılma Yükümlülüğü:
Kanuna göre; eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. Buradaki yükümlülüğün “eşlerin güçleri oranında “ şartı ile ifade edilmesi, evlilik birliğinde eşler arasındaki dengenin sağlanmasına yöneliktir. Ayrıca eşler evlilik birliğinin giderlerine sadece maddi olarak değil emekleri ile de katılabilirler.
Evlilik birliğinde eşlerin; çocukların bakımına, eğitimine ve gözetimine beraberce özen gösterme yükümlülüğü de mevcuttur. Bu kapsamda eşler; çocuklarının maddi gereksinimlerini karşılamanın yanı sıra, onları toplum için faydalı, ahlaklı, dürüst bireyler olarak yetiştirmekle mükelleftirler.
4-) Meslek ve İş Seçimine Özen Gösterme Yükümlülüğü:
Medeni Kanunun 192. Maddesine göre; eşlerden her biri, meslek ve işini seçerken diğer eşin rızasına ihtiyaç duymaz. Ancak kanun maddesinde buradaki ölçü; mesleğin seçilmesinde ve yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararının zedelenmemesidir.