Aralık Kültür-Sanat Ajandasında Neler Var?

Senenin son ayında ne okumalı, nereye gitmeli, ne dinlemeli, ne okumalı? Sizler için yazdık…

 

NE OKUYALIM?

İSLAM DÜŞÜNCE ATLASI

İslam Düşünce Atlası, İlmî Etüdler Derneği’nde (İLEM), Konya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle İbrahim Halil Üçer’in koordinatörlüğünde yürütülen ve iki yüzü aşkın araştırmacının katkısıyla oluşan bir düşünce tarihi yazımı projesinin neticesi olarak ortaya çıktı. İslam Düşünce Atlası’nın başarmayı amaçladığı en önemli şey; her türden maddî ve manevî unsuruyla anlamlı bir küre olarak hayatiyetini sürdürmüş İslam düşünce geleneğinin, çeşitli sebeplerle dağılmış ve küreye nispeti yeniden inşa edilmeksizin gerçek anlamlarını keşfetmekten aciz kaldığımız parçalarını yeniden bir araya getirmek. Düşünce tarihinde nereye oturduklarını sormayı bile ihmal ettiğimiz düşünürlerin, ekollerin, metin geleneklerinin, kayıp yüzyılların, katmanlar halinde içe çekilmiş şehirlerin, inşa edici yolların, yabancılaştığımız mimari yapıların, hükmünü hala sürdürdüğü halde yapay sınırlarla baskıladığımız coğrafi-kültürel havzaların, unutulmaya yüz tutmuş kurumların ve her türden anlam ve açıklama arayışımıza ancak fragmental bir biçimde eşlik eden kültürel hafızamızı inşa eden temel unsurların yeniden bir araya getirilmesi; sadece düşünce geleneğimizin gerçekten neye benzediğini göstermekle kalmayacak, “yeniden kurarken” bizi de kuracak.

 

MARMARA KIRATHANESİ BEYAZIT’TA BİR HAYAT SAHNESİ

Marmara Kıraathanesi, Osmanlı’nın son döneminden geriye kalan nadide aydınlarımızı, Cumhuriyetin tek partili döneminden çok partili döneme geçiş yıllarının sancılarını yaşayan gençlerle buluşturan, kadim kültürümüzün en güzel örneklerinde biridir. İstanbul’da kitaplarınızın ıslanmaması ya da yorulduğunuz veya bir bardak çay içmek için içeri girdiğiniz kahvehanenin masalarında oturan üstatları, şairleri filozofları görünce bir İstanbul masalının içine gireceksiniz.

 

 

ATI NEDEN YALNIZ BIRAKTIN?

Mahmud Derviş, 1960’lı yıllarda işgal altındaki Filistin’de filizlenen “direniş şiiri”nin en önemli şairi kabul edilir. Çocukluğundan başlayan “mültecilik” gerçeği ve duygusu, şairi yaşam boyu takip etmiş; yarattığı şiirsel yapının tüm dokusunu belirlemiştir. Vatansız bırakılmış bir halkın ulusal vicdanı olma göreviyle yeni ve zengin bir estetiğin çağdaş yaratıcısı olma işlevini yan yana sürdürmüş olan Derviş, hem ülkesini hem şiiri bütün çeper ögeleriyle birlikte, anda ve düşlemde yaşatılması gereken bütüncül bir ev olarak kabul eder. Atı Neden Yalnız Bıraktın kitabı, masalsı bahçesinde at, kuyu, anne, baba, yasemin, laciverttaşı, çit, ateş, kül, çöl ve denizi bir arada resmeden, içinde büyük Filistin direnişinin unutulmaz kesitlerinin kayıtlı olduğu görkemli bir şiir evi.

 

NE DİNLEYELİM?

 

CARLA BRUNI

Carla Bruni,”French Touch”albümünün tanıtım turnesi kapsamında ilk defa 13 Aralık’ta İstanbul’da!

 

Ekim 2017’de çıkan albümde Carla Bruni’nin bugüne dek bir hazine gibi tutkunu olduğu ve hayranlıkla biriktirdiği sevilen şarkılardan oluşan koleksiyonundan nadide parçalar yer alıyor. Kendi deyimiyle ilk görüşte aşk, yani “coup de foudre” olarak tanımlanabilecek bu cover albümünün prodüktörlüğünü ise efsanevi prodüktör, besteci ve müzisyen David Foster üstleniyor. “Enjoy The Silence”, “Highway to Hell”, “Miss You” ve “Moon River” gibi tüm zamanların en çok sevilen şarkılarından bazılarını seslendiren Bruni, zaman içinde klasikleşen bu eserleri zarifçe yorumluyor ve ortaya tam anlamıyla bir “Fransız Dokunuşu” çıkıyor.

 

SIR / ŞEB-İ ARÛS’UN 744. YILINDA, Hz. MEVLÂNÂ’NIN ANISINA…

 

Uğur Işık’ın sanat yönetmenliğindeki Alaturka Records ile geçen üç sezonda yoğun ilgi gören “Sır” projesi, bu sezonda da sanatseverlerle buluşuyor. Altan Erkekli’nin sesinden Mevlânâ’nın hiç eskimeyen sözleri, sûfî dünyasının müziği, Mevlevî ayini ve semâ töreni ile Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde… İki bölümlük performansın ilk kısmı, geleneksel cami ve tekke müziğinin özel beste biçimlerinden oluşacak ve ilahi, kaside, salâ, şugl, zikir ve perde kaldırma gibi beste ve icra şekilleri örneklenecek. Performansın ikinci bölümü ise Hazreti Mevlânâ’nın 744’üncü vuslat yıldönümü anısına hazırlandı. Ölüm değil, “Şeb-i Arûs”; yani düğün gecesi… “Sevgili”ye kavuşma ânı… 744 yıl öncesinin Anadolu topraklarından, 21. yüzyılın dünya küresine aralıksız esen, hep taze kalmış, daima tazeleyen ve dirilten bir rüzgâr: Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin sesi…

 

 

KALBEN SONSUZA KADAR

Özünü anlamak ve korumaktan başka çabası olmayan Kalben müziği, ikinci kez Garaj Müzik etiketiyle müzik marketler ve Apple Music aracılıyla dinleyicisinin beğenisine sunuluyor. “Sonsuza Kadar” albümünün çıkış şarkısı söz ve müziği Kalben’e ait olan “Ben Her Zaman Sana Aşıktım”, Berkant Ali İncesaraç yönetmenliğinde kliplendirildi.

Albümde yine 13 şarkı var ve 13, yeni Türk müziğine uğurlu geliyor. “Sonsuza Kadar”da Berkant Ali İncesaraç’ın müziğiyle Kalben’in sözlerini birleştiren ve birbirlerine dokunmadan geçip gidenlerden bahseden “İnsanlar”; ve sözü müziği Nil Karaibrahimgil’e ait olan “Rüzgar” dışında tüm söz ve müzikler Kalben’in.

“Albüm kartonetini yazarken fark ettim ki bu albümde uzun şiirler yazmaktan hiç çekinmemişim. Kaybetmekten, korkmaktan, aşkımdan, kendimden eskisi kadar utanmamışım.” diyen Kalben’in bu ikinci albümü yine iddialı geliyor.

Karanlık bir geceyi aydınlatan ateşböcekleri ile başlayan, aşkla süren ve özgürlükle gelişen albüm, insanlara olan inançla noktalanıyor ve Kalben’in sözleriyle hikaye devam ediyor: “Bazen en sevdiklerimizden bekleriz bizi kurtarmalarını. Belki, en sevdiğimiz şey de bizi kurtarabilir.”

 

NEREYE GİDELİM?

 

BANA BAK!

Bana Bak! ”la Caixa” Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Portreler ve Diğer Kurmacalar sergisi, sanat tarihindeki en eski ifade biçimlerinden biri olan portreyi, günümüz çağdaş sanat üretimleriyle yeniden ele alıyor. Resim, fotoğraf, heykel ve videodan oluşan bu seçki, izleyicileri portrelerin toplumsal aynasında kendilerine bakmaya davet ediyor.

 

Portrenin temelinde figüre sadakat ve ona benzeyen bir imge yaratmak vardır; bir yandan da, sanat bize portre yapmanın bir imgeyi yeniden üretmek değil, onu baştan yaratmak, yani bir kurmaca oluşturmak olduğunu öğretmiştir. Sergideki seçkinin çoğu, hafıza ve kurmacanın yanı sıra, hakikat, görünüm ve temsil kavramlarını inceliyor. Sergi, bir yandan portrenin normlarını sorgularken, bir yandan da ona ait stratejileri ve toplumsal alışkanlıkları açığa çıkarıyor. Resim, maskeleri ve makyajı ortaya serer; fotoğraf ise, kurmaca ve gerçekliğin kafa karıştırıcı etkilerini üretme potansiyelini kullanır. Sergi kendimizi bir imge olarak nasıl yorumladığımız sorusunu gündeme getiriyor.

 

LEONARDO DA VİNCİ EXPO: İSTANBULDA

UNIQ İstanbul, Rönesans döneminin en büyük dahisini keşfetmeye davet ediyor. Leonardo Da Vinci’ye adanmış en önemli sergi olarak tasarlanan uluslararası bu sergi, prömiyerini yaptığı Brugge’ün ardından dünya turuna ilk olarak İstanbul’da başlıyor. Da Vinci’nin orijinal eskizlerinden yola çıkılarak oluşturulan 100 replikasıyla birlikte; orijinal el yazması, tablo ve çizimlerin de dahil olduğu 200’e yakın eseri sanatseverlerle buluşturacak olan ‘Leonardo Da Vinci Expo: Dahi İstanbul’da’ sergisi, 14 Aralık’ta UNIQ Müze’de kapılarını açacak ve 7 Nisan 2018’e kadar devam edecek.

 

FÜREYA KORAL RESTOSPEKTİFİ

Károly Aliotti, Nilüfer Şaşmazer ve Farah Aksoy küratörlüğünde sanatseverlerle buluşan ve Füreya Koral’ın bugüne kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı retrospektif sergisi İatanbul’da sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, sadece seramik alanında değil, seramik-mimari birlikteliğinin öncü isimlerinden biri olan Füreya’yı anmak kadar anlamak da gerektiğinin önemini vurguluyor. Eserlerinin ”yüksek sanat” simgesi olarak görülmesine ve sanatın müzelere ”hapsedilmesine” karşı çıkan Füreya’yı özgün bir bakış açısı ile sanatseverlerin karşısına çıkarmayı amaçlayan sergi, 1,500 m2’lik alana yayılıyor. Sergide yalnızca Füreya’nın ürettiği seramik nesneler, tabaklar, porselenler ve duvar panoları değil; aynı zamanda fotoğrafları, kişisel eşyaları ile aile bireylerine dair bilgi ve belgeler de sunuluyor. Toplamda 200’e yakın eser, belge ve fotoğrafın yer aldığı sergide ayrıca Füreya’nın iç dünyası ve kendini gerçekleştirme hikayesi de anlatılıyor. Bu kapsamda; 40 yaşında seramikle bir anlamda yeniden doğan, sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücünü kendinde cisimleştiren Füreya’nın 1950’li yıllardan itibaren yaptığı tüm çalışmalar bir araya getiriliyor. Bunlar arasında; mürekkeple yaptığı desenlerden litografilerine, seramik tabaklarından dış mekan panolarına, evler serisinden en son çalışması olan Yürüyen İnsanlar’a kadar birçok eser bulunuyor.

 

NE İZLEYELİM?

SUBURBICON

Başrollerini Matt Damon, Julianne Moore ve Oscar Isaac’in paylaştığı Suburbicon 8 Aralık’ta sinemalarda. Ünlü oyuncu George Clooney’nin yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu Joel&Ethan Coen’e ait.

Uygun fiyatlı evleri, bakımlı bahçeleriyle Suburbicon, ailelerin huzur içinde yaşadığı bir mahalle, adeta cennetten bir köşedir. Ama Suburbicon’ın bu sakin görüntüsü, rahatsız edici bir gerçeği saklamaktadır. Lodge ailesinin reisi Gardner Lodge (Matt Damon) mahallenin şantaj, ihanet ve intikamla bezeli karanlık sokaklarında büyük bir maceraya atılmak zorunda kalacaktır. Bu, çok ama çok kötü kararlar almış, çatlak insanların masalı. Burası, Suburbicon.

 

DÖNME DOLAP

Ünlü yönetmen Woody Allen’ın, başrollerini Kate Winslet, Justin Timberlake, Jim Belushi ve Juno Temple’ın paylaştığı son filmi Dönme Dolap 22 Aralık’ta sinemalarda. Film, 1950’lerde Coney Adası’ndaki lunaparkın kalabalığı içinde hayatları kesişen dört karakterin hikayesini anlatıyor: Sürekli duygusal dalgalanmalar yaşayan, bir zamanların aktristi, şimdinin garsonu Ginny (Kate Winslet); onun atlı karınca operatörü, kaba saba kocası Humpty (Jim Belushi), babası Humpty ile uzun yıllar konuşmamış olsa da şimdi onun evinde gangsterlerden saklanan Carolina (Juno Temple) ve oyun yazarı olmanın hayaliyle yaşayan yakışıklı ve genç cankurtaran Mickey (Justin Timberlake). Sinematografisi Vittorio Storaro’ya ait olan film, 1950’lerin tablo gibi güzellikle dolu Coney Adasını fon alan bir tutku, şiddet ve ihanet hikayesi.

 

PES ETME

Sıradan bir adam olan Jeff Bauman’ın (Jake Gyllenhaal) şehrinde ve dünyasında, umudun sembolü olarak insanların kalbine girer. 27 yaşındaki işçi sınıfı bir Bostonlu olan Jeff, maratonda eski kız arkadaşı Erin’i (Tatiana Maslany) geri kazanmaya çalışır. Patlama meydana geldiğinde bitiş çizgisinde onu beklerken, saldırıda iki bacağını da kaybeder. Hastanede bilinci yerine geldiğinde güvenlik güçlerine bombacıların birini tespit etmede yardımcı olur, ancak kendi savaşı yeni başlamıştır. Erin ve Erin’in ailesinin desteğiyle aylarca süren fiziksel ve duygusal rehabilitasyona başlar.

 

 

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo