Sağlığımıza Dost Probiyotikler

Sağlıklı yaşamın temelini oluşturan organlarımızdandır bağırsaklar; onlar sağlıklıysa biz de sağlıklı, onlar mutluysa biz de mutluyuz. Eğer kötü bağırsak floramız varsa birçok hastalık davetlidir vücudumuza.

Birçoğumuz duyduk belki de adını bağırsaklarımızın vefalı dostu probiyotiklerin, hatta sadece bağırsaklar değil genel sağlığımızla dosttur onlar… Hala duymayanınız varsa söylemeliyim ki probiyotiklerin bağışıklık sistemini desteklemekten kilo yönetimine birçok faydası bulunmakta. Haydi gelin daha yakından bakalım onlara…

PROBİYOTİK VE PREBİYOTİK FARKI

İkisini de birbirinden ayırt etmek zor değil mi? Yan yana ikiz gibi duruyorlar, bazen de karıştırılıyorlar. Probiyotikler bağırsaklarımızda yaşayan, insan sağlığı üzerinde olumlu etkili canlı mikroorganizmalardır. Prebiyotikler ise bu canlıların kullandığı, etkilerini arttırdığı sindirilmeyen maddelerdir.

NEDEN PROBİYOTİK?

Hayatımız boyunca geçirdiğimiz hastalıklar, kullandığımız antibiyotikler, stres durumları zamanla bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin zarar görmesine sebep olur. Probiyotik kullanımı ile bu zarar gören faydalı bakterilerin sayısı arttırılarak yaşam kalitesine destek sağlanır.

Probiyotikler günümüzde birçok hastalığın korumasında ve tedavisinde kullanılırlar. Bağırsak hastalıkları, iştah, kilo yönetimi, cilt sağlığı, insülin direnci ve kardiyovasküler hastalıklara kadar pek çok durumda etkisi bulunmakta.

Aynı zamanda savunma sisteminde görevli bazı maddelerin yapımının artmasında etkileri bulunmaktadır. Adeta bir mucize bu canlılar!

Sindirim sistemi sağlığında; bağırsak hareketlerini düzenleyerek özellikle kronik kabızlık, gaz, şişkinlik gibi problemlerin azalmasında ziyadesiyle etkili… Enfeksiyon, antibiyotik kullanımı ya da besin zehirlenmelerine karşı oluşan ishallere de oldukça iyi geldiğini belirtmek isterim.

Ayrıca yapılan son incelemelerde migren ağrılarına yararlı etkileri olduğu, kötü ruh hali ve depresyonu hafiflettiği görülmekte…

PROBİYOTİKLER KİLO YÖNETİMİNE YARDIMCI OLUR MU?

Evet! Son yıllarda bağırsak mikrobiyotasının obezite gelişiminde önemli etkisi olduğu anlaşıldı. Probiyotik kullanımıyla mikrobiyotamızın kompozisyonundaki değişmeler; gıda alımı, iştah ve kilo yönetiminde oldukça etkilidir. Yine kullanıma bağlı obezite riski ve kolesterol düzeyindeki düşüşler, yapılan çalışmalarla gösteriliyor.

Abdominal yağlanmada etkili olan probiyotiklerin kullanımıyla 8. haftadan sonra BKI değişimi gözlenmekte. Anlayacağınız sağlığımıza faydalı etkileri yanı sıra fit görüntümüzle de ilgilenmekteler…

YALNIZCA YETİŞKİNLER Mİ KULLANABİLİR?

Hayır! Son yıllarda çocukluk çağı hastalıklarının tedavi ve korunmasında kullanılmasının klinik çalışmalarda olumlu etkileri görülüyor. 1 yaşından sonra sağlıklı nesiller için gönül rahatlığıyla çocuklarımızda probiyotik kullanımına başlayabiliriz.

PEKİ YA KAYNAKLARIMIZ?

Öncelikle mucize besin anne sütü hem probiyotik hem de prebiyotiktir. Burada anne sütünün ne kadar önemli olduğunu hatırlatmak isterim. Probiyotik kaynaklara; kefir, turşu, peynir, kımız, yoğurdu sayabiliriz. Prebiyotik kaynaklar için ise lahanagiller, kuşkonmaz, hindiba, yer elması, sarımsak, enginar, soğan, tam tahıllar, kuru baklagiller, olgun olmayan muz, patates örnek gösterilebilir… Genel olarak çözünmeyen oligosakkaritler ve kompleks polisakkaritler diyebilirim.

DİKKAT!

Probiyotik kullanımında yanıt 3 haftadan sonra gelir. Kullanımın düzenli olmasına özen göstermeliyiz, zira kısa sürede hiçbir besin mucizevi etki göstermez. Demir değerlerinde de iyileşme sağlar ancak uzun dönemde düzenli kullanımla!

Ayrıca probiyotikler sıcak yiyecek ve içeceklerle alınmamalıdır. Maksimum sınırımız 45 derece olmalıdır ki görevlerini başarı ile yerine getirebilsinler.

Artık siz de probiyotik kullanarak sindirim sisteminize onu ne kadar sevdiğinizi ve önemsediğinizi gösterebilir, bağışıklık sisteminizi demir gibi kuvvetlendirebilirsiniz. Sizlere tavsiyem düzenli probiyotik kullanımını ihmal etmemenizdir. Sağlıklı bir yaşam geçirmeniz dileğiyle…

 

Zehra Bora

 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo