Hem Rabbimizin kendi kelamını olan Kur’an-ı Kerim’de, hem de Hazret-i Peygamber’in sözlerinde görüyor ve anlıyoruz ki zaman üstüne yemin edilecek kadar önemli bir kavramdır; bazı zaman dilimleri diğerlerine göre daha kıymetli ve daha bereketlidir, buna karşılık da bazı zaman dilimlerinde ise belirli işlerin hatta ibadetlerin dahi yapılması nehyedilmiştir.
Zaman; varlığıyla yokluğu tartışılsa bile bizim içinden geçerken onlarca duyguyu tattığımız bir olgudur, belki de mutluluğu, acıyı, sevinci, üzüntüyü hissederken yaşamamızı sağlayan kavramdır zaman. Ve biz şimdi, zamanların en faziletsine yaklaşıyoruz, Allah ve Melekleri tarafından fethedilen İslam âleminin en kutlu gecelerini de barındıran “Üç Aylar” kapımızda.
Kur’an-ı Kerim’de zaman olarak bahsedilenler haram aylardan Zilhicce günleri ve Ramazan ayıdır. Üç aylar olarak adlandırdığımız bu günler aslında Kur’an-ı Kerim’de zikredilmiş değildir, ancak manevi iklimi nedeniyle İslam Alemi tarafından kandillerle donatılan Recep ve Şaban ayları Ramazan ayı ile birleştirilmiştir. Recep ve Şaban ayları Müslümanları ruhen ve bedenen Ramazan ayına hazırlayan özel bir zaman dilimidir.
Resulallah “Allah’ım Recep ve Şaban’ı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan’a kavuştur!” diyerek üç ayların asıl maksadının Ramazan ayına hazırlık olduğuna işaret etmiştir. Bu yıl, 3 ayların başlangıcı olan Recep Ayı içinde iki Kandili birden barındırıyor. Bunlardan ilki, ilk cuma gecesi olan Regaib Kandili’dir. Cuma günleri, yani her Perşembe zaten kutsaldır, ilk Cuma da Regaip ile taçlanmıştır. Rağbet anlamına gelen Regaip artık rağbetin dünyadan ziyade ikinci ve asıl hayatımız olan ahirete yatırım yapacağımız bir ayda olduğumuz anlamına gelir. Geçmiş zamanlarda yaptığımız, eksik bıraktığımız ne varsa onları tamamlama, Allah’a yönelme ve bunu yapacağımız Salih amellerle destekleme zamanı olduğunu bize Regaip gecesi hatırlatır.
Rabbimizin engin rahmeti üzerimize yağmaya başlamıştır artık. Elimize, ayağımıza, dudağımıza ve belki duygularımıza sahip olma, kendi amelimiz üzerindeki farkındalığımızı en üst seviyeye çıkarma zamanıdır. Müminin dünyaya bakışı sadece bu dünya ile sınırlı değildir, O hayatına iki dünyayı da düşünerek yön verir. Leyl Suresinde (4. Ayette) Hak Teala bize iki insan çeşitinden bahseder; “Sizin işleriniz başka başkadır”; yani işlerinde dünyayı önceleyen insanla ahirete de yatırım yapan insan ve onun işleri birbirinden ayrıdır. Çünkü der ki; “Kim hayır için verir ve sahibi olursa ve sözün en güzelini doğrularsa Ona kolay olan yolu kolaylaştırırız.” (Leyl 5-6-7)
Bunun karşılığında bir de sadece dünyalık yaşayanlara atıf vardır: “Kim de cimrilik edip kendini (Allah’a) muhtaç saymaz ve en güzel olanı yalanlarsa, ona da güçlüğe (uzanan yolu çekici kılıp) kolaylaştırırız.” (Leyl 8-9-10).
Bu ayetlerden anladığımız davranışlarımızın da bir yolu olduğudur. Üç aylar gibi mübarek zaman dilimleri bize aslında tertemiz bir yol seçme fırsatı verir, Allah’ın istediği bir kul olma yolunda farkındalığımızı en üst seviyede olması gerektiğini hatırlatır. Ahiretin tarlası olan dünyada atacağımız tohumların bu aylarda daha daha bereketli olarak bize döneceğini müjdeler.
Recep ayının 2. önemli gecesi Mirac’ı da barındırmaktadır. İman ile küfrün ayrılma noktasıdır Miraç, Kur’an’da İsra olarak anlatılır, üstelik Hz. Ebubekir’i sıddık yapan olaydır Miraç. Taif Seferi dönüşünde bu Hz Peygamber’e Allah bir lütfudur. Bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan da gökyüzüne yükselişine anlatır İsra Suresi bize. Oradan çeşitli müjdelerle dönen Hz Peygamber Allah’a şirk koşmayanların büyük günahlarının af edileceğini ve beş vakit namazın farz olduğunu muştular Müslümanlara. Bunu duyan Müşrikler Hz Peygamberle alay ederler, gelip Hz Ebubekir’e senin inandığın Muhammed ne olmayacak şeyler anlatıyor diyerek inancını sınarlar. Ancak Hz Ebubekir’in cevabı ona değişmeyecek bir sıfat kazandırır; “Muhammed söylüyorsa doğru söylüyordur.” İşte o tasdik eden anlamında Sıddık’tır.
Recep ayı başı ve sonu iki kandilde süslenmiş, Müslümanlar için af ve mağfireti erme; aynı zamanda da nefis muhasebesi ile hayatımızdaki eylemlerimizin değerlendirilmesi gereken bir zamandır. Bu ay ve gün için Peygamberimizden nakledilen özel ibadetler yoktur namaz ve oruç gibi. Ancak İslam büyükleri bu ayı ve günü değerlendirmek için çeşitli ibadetleri teşvik etmişlerdir. Günleri oruçlu geçirmek, geceleri namaz ile secdede Allah’a yakınlığı arttırmak, bol bol infakta bulunarak sosyal adaleti katkıda bulunmak, dilimize sahip olarak da sözümüzü temiz tutmak bu özel günlerde yapılacak en güzel ibadetlerdendir. “Ağzı temiz olanın gönlü de temiz olur” sözünü şiar edineceğimiz bir ay olmalı. Bu sözlerin hayatımıza sirayet etmesi gereken bir çok alan var; mesela sosyal medyada yiyip içtiklerimizi paylaşmamak, kişisel hayatın kendimize ait olduğunu hatırlamak, kendimizi yediğimiz, giydiğimiz, gezdiğimiz yerlerle değil insanlığımızla tanımlamak bir başlangıç olabilir mesela.
Şaban ayı içerisinde kandilimiz Berat‘tır. Recep ayının bereketine ve kadrine uzanan yolda Allah bize yeni bir af kapısı açar. Bu gece bizim “beratımızın” verildiği bir gecedir. Hz. Peygamber’den naklonulan bir hadisi Şerif’te “Bu ay Recep ile Şaban’ın arasında kalan insanların Gafil olduğu bir aydır; bu ayda ameller alemlerin Rabbi olan Allah’a arz olunur. Ben de amellerimin oruç iken Allah’a sunulmasını arzu ederim” buyrulur. (Nesai- Sıyam; 70)
Kulun amellerinden Allah’ın haberdar olmaması düşünülemez fakat kulların amellerinin Allah’a belirli zamanlarda arz olunması muhtemelen Allah’ın kullarına töbve için fırsat tanımasından kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber’in Şaban ayında daha fazla oruç tuttuğu ve tutmayı da tavsiye ettiği gerçektir.
Hz Peygamber Berat gecesinde Rabbimizin rahmetiyle tecelli ederek “Bağışlanmak dileyen yok mu? Onu bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu? Ona rızık vereyim. Belaya duçar olan yok mu? Ona afiyet vereyim” dediğini bize müjdeler. (İbni Mace- İkamet)
Hz Ayşe’ye “Kelb kabilesinin sürüsünün kılları adedince insanın günahlarını Rabbim affeder” diyerek Berat gecesinde Müslümanların bir daha yanlış yapmamaya kararlı olması durumunda of olunacağını bize anlatır.
Arkasından Kur’an’ın yeryüzü semasına indiği, Resul’ün diline Cebrail (a.s.) aracılığı ile ulaşan ilahi vahyin başlangıcı olan Ramazan Ayı’na kavuşacağız. İki aylık ruhen ve bedenen ilahi vahye hazırlanan Mümin, bu ay da bu Kur’an-ı Kerim ile yeniden buluşacaktır. Mukabelelerle Kuran’a dönüş hızlanacak ve insanoğlu ilahi vahiy ile yüz yüze gelecektir. Bu ayda Kuran’ın mealini muhakkak okumalı, her Ramazan’ı evimize vahiy gelmiş gibi algılamalıyız.
Hz peygamber “Yüce Allah Ramazan ayında oruç tutmayı size farz kıldı. Ramazan gecelerini namazla geçirmek de benim sünnetimdir. Kim inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan umarak Ramazan ayında oruç tutup geceleri de namaz (teravih) kılarsa annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur” buyuruyor. (Nesai-Sıyam)
Ramazan içindeki Kadir Gecesine özel bir sure inmiş ve bu günün anlamını müminlere anlatmıştır. Kadir suresi bu gecenin Kuran’ın ve aynı zamanda Allah’ın affının ve huzurunun indiği geceler olduğunu ifade eder. Hz. Peygamber bu geceyi bize şöyle ifade eder: “Bu ayda öyle bir gece vardır ki; bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan 1000 ayın hayrından mahrum kalmış gibidir.” (Nesai, Sıyam-5)
Bu gece de Hz Ayşe annemiz affedilmek için ne okuyayım diye sorunca Peygamberimiz “Allah’ım sen affet edicisin, affetmeyi seversin, beni de affet” diye dua etmesini tavsiye etmiştir.
Üç ayların bütününde tutulacak belli bir oruçtan bahsedilemez ancak hem bu ayın faziletinden faydalanmak, hem de kefaret orucunu bu ayda tutmak bir tür gelenek olmuştur; bu mübarek aylar Ramazan’la birleştirmiş ve adına üç aylar denmiştir. Yoksa özel bir üç aylar orucu yoktur, eğer varsa kefarete niyetlenmek gerekir . Ramazan dışında hiçbir ayda Allah Resulü tam olarak oruç tutmamıştır.
Unutmamalıdır ki bütün vakitler Allah’ın insanlara sunduğu birer nimettir. İnsan değerlendirirse vakit ona fayda sağlar yoksa siz onu değerlendirmediğiniz müddetçe zamanın bir anlamı yoktur. Bu vakitlerin huzur, af ve mağfiretinden faydalanın yolu Allah’ın rızasına erişebilmek için az da olsa devamlı ibadet etmek ve salih amel işlemektir.
Salih amellerle kuşatılmış Halis ibadetlerle dolu bir 3 aylar geçirmenizi, vatanımızı ve milletimizi ilelebet korumasını yüce Allah’tan niyaz ederim.