Onun ismini ilk Survivor yarışmasında duyduk. Sporcu kimliğini adeta bir savaşçıya dönüştürdüğü yarışma sonrasında oyunculuğa yönelen Serenay Aktaş; en son ekranların sevilen dizisi “Meryem” de komiser Burcu’yu canlandırdı. Futbolculuktan oyunculuğa uzanan başarı hikayesini ve merak edilenleri Serenay Aktaş’a sorduk…
Başarılı futbolcu kimliğiniz ile ilk olarak sizi tanıdık. Peki, nereden doğdu bu aşk?
Küçükken sokak aralarında oynamaya başladım. Sonra bana çekici geldi ve devam ettim. Galatasaray’ın maçlarına götürmüş babam beni, omuzunda izlermişim maçları herhalde oradan geliyor biraz. Sonra sokak aralarında… Hayalim hep şöyleydi; “Futbolcu olacağım. Beden Eğitimi Öğretmenliği okuyacağım. Bitireceğim ama futbolcu olacağım. Avrupa’ya gideceğim. Avrupa’da transfer olacağım ve büyük paralar kazanacağım.” Öyle düşünüyordum. Ama öyle bir futbol hayali olmadığını gördüm.
Oyunculuk kariyeriniz nasıl gelişti? Oyuncu olmayı hiç hayal etmiş miydiniz?
Survivor’dan önce de oyunculuk yapıyordum. 2011’den beri sektöre adım atmaya çalışıyorum. Ufak ufak bölüm oyunculukları yaptım birkaç dizide. Sonra bu sektörden ve bazı insanlardan çok çekindim. Çekinince de “Tamam” dedim, “Galiba bana göre değil, ben bu işi yapamam herhalde.” Daha sonra bir tiyatro yarışması başlayacaktı. “Türkiye Artistini Arıyor” diye, oraya başvurmuştum. Hamdi Alkan da jüriydi. Ön elemeleri geçtim ama yarışma iptal oldu. Sonra Hamdi Hoca’nın aklında kalmışım. Bir gün aradı beni, “Ben Arka Sıradakiler’i yeniden çekiyorum” diye. “Arka Sıradakiler” dizisinde 24 bölüm oynadım, “Gülüm” karakterini canlandırdım. Orada bazı şeylerin farkına vardım. Daha sonra birkaç reklam filminde oynadım. 2013’te de “Muhteşem Yüzyıl” oldu. Muhteşem Yüzyıl’da da ilk 5-6 bölüm diye konuşuyorduk, sonra 14 bölüme kadar çıktı.
DAHA ÇOK AKSİYON!
Peki aksiyon sahnelerinde zorlandığınız oluyor mu?
Sporcu kimliğim olduğu için pek zorlanmıyorum. Hatta daha çok aksiyon istiyorum! Atlarım, tırmanırım, koşarım. Ama şu ana kadar sadece dojo sahnesinde zorlandım diyebilirim. Sahneden bir gün önce ağır bir antrenman yapmıştım. Çekimden birkaç saat önce hocayla sahneye hazırlanmaya başladık, artık bacaklarım zor kalkıyordu. Hiç durmadan 12 km koşmama rağmen o gün çok zorlandım fakat sahneye girince hepsi geçiyor.
Oyunculukla ilgili anılarınız…
Elbette güzel anlarım oldukça fazla. Ama bunu sorduğunuzda ilk aklıma gelen 2012 yılında, Arka Sıradakiler dizisi setinde sanat asistanımızın ölümüyle sonuçlanan kaza… Çok etkilenmiştim, oyunculardan bir tek ben oradaydım ve kazanın olduğu yerden birkaç adım ötedeydim. İnsanın 5 dakika sonrasının garantisi olmadığını bir kez daha anladım.
Siz nasıl bir mizaca sahipsiniz kendi yaşamınızda?
Kendimi dinlediğimde aslında ruhen çok yorulduğumu hissettim. Artık başkalarını düşünmekten kendimi alıkoymaya çalışıyorum. Kimse gerçekten ne hissettiğimizle ilgilenmiyor çünkü. Sadece kendi kalbinin zehirlenmesiyle ortaya çıkan fikirlerine bakıyor. Herkesin kendi içinde sınırları vardır, benim de var elbette. Saygı herşeyin başı, sevgiden öte. Samimiyetsiz insandan yavaşça uzaklaşıyorum ve insanların birbirine olan nefretine tahammül edemiyorum.
SPORA ASLA HAYIR DEMEM
“Asla hayır demem” dediğiniz şeyler var mı?
Ailemle yaptığım pazar kahvaltısına hayır diyemem. Bir de; bir gün öncesinde deliler gibi yemek yiyip, ertesi gün spor yapmaya asla hayır demem. 2 saat bile uyusam kalkar o sporu yaparım.
Serenay Aktaş’ın bir günü nasıl geçiyor?
Öncelikle kahvemi alıp haberlere göz gezdiririm. Sonrasında mutlaka olmazsa olmazım kahvaltımı yapıyorum. Biraz müzik eşliğinde dergilere göz gezdirip, sporun yolunu tutuyorum. Spor sonrası söz verdiğim arkadaşlarım varsa onlarla yemek yiyorum. Yoksa da annemle vakit geçiriyorum. Tabi set olunca işler biraz değişiyor. Yoğun geçecek setten bir gün önce evde yalnız vakit geçiriyorum, daha iyi hissettiriyor. Mutlaka araya sporu sıkıştırıp sete gitmeye çalışıyorum.