Mücevherat, kadınların aksesuarları arasında hep başrolü oynuyor ve bu durum yakın zamanlara ait değil. İnsanlık kültür tarihi kadar eski takı ve mücevheratlar tüm dönemler boyunca kadınların en sevdikleri aksesuarları arasında yer alıyor. Dinsel ve büyüsel amaçlar için kullanmaya başlanılan takı ve mücevherat eski uygarlıklardan günümüze kadar dğişimlere uğramış. Dans ve müzik gibi ilk sanat ürünleri arasında takı ve beden süsleme de insanlığın kültür tarihi kadar bir geçmişe sahiptir. Değerli taşlar ve metalar keşfedilmeden önce İlk takı malzemesi olan deniz kabukları, yumuşak taşlar, hayvan dişleri ve kemiği olarak biliniyor ve 7 bin yıl önce maden takılarının ortaya çıktığı görülüyor. Takı ve mücevherat 35 bin yılık tarihinden bu yana bir kabilenin, toplumun simgesi olduğu gibi, statü veya medeni durumunun göstergesi olarak kullanılıyor.
ANTİK MISIR’DA TAKI TASARIMI
Firavun Tutankamon’un mezarından çıkan takı ve mücevherat Mısırlı kuyumcular tarafından yüksek ustalık derecesinde yapılmış ve dünyanın en büyük altın ve mücevher koleksiyonunu temsil ediyor. Takı ve mücevherat açısından Mısır takı tasarımında Ortadoğu uygarlığının en eskisidir. Tutankamon’un mezarındaki takılar tüm Mısır tarihine ait mücevherlerinin tipik bir örneğidir. Büyülü dini inançlarla aşılanmış ve zenginleştirilmiş tasarımlar eski medeniyetlerin İkonografik ve kromatik ilkelerin sürdürülmesine rağmen etkilenmemiş ve muhteşem ve katı homojenlik barındırıyor. Mısır takılarında altın kullanımı ve takının rengi eski Mısır’da çok önemliydi. Çünkü değişik renkler değişik anlamlara gelebiliyordu. Genellikle üç renk olan akik, turkuaz, lacivert ve cam ile tasarımı tamamlanmaktadır. Tüm Mısır takılarında bir dizi, oldukça sınırlı dekoratif motifler repertuarı olmasına rağmen, sanatçı- zanaatkârlar, katı simetriye dayalı ya da boncuklardan yapılmış takılarda, şekiller ve renklerin ritmik tekrarı üzerine çok çeşitli tasarımlar yaratmışlar.
ANTİK VE KLASİK YUNAN’DA TAKI TASARIMI
Altın kolayca bulunamadığından, takı Antik (yaklaşık 750 – 500 M.Ö.) ve Klasik ( 500 – 323 M.Ö.) Yunanistan’da nispeten azdı. Yunanlılarda, Takı ve aksesuarlar sahibini nazardan ve kötülükten koruyor veya sahibine doğaüstü güçler kattığı inancı baskındı. Ayrıca dini sembol olarak da insan hayatında yerini alıyordu. Mısır inancının aksine Yunanlılar ölen kişiler ile takı ve mücevherat ölüleri onurlandırmak adına gömülüyordu. Büyük İskender’in hükümdarlığı döneminde mücevherat için muhteşem bir dönem başladı. Helenistik mücevherler, resim ve heykelden çok daha fazla, Yunan yönetiminde farklı bölgelerin sanat merkezlerinde gelişen gelişmelere sahne oldu. Yunan imparatorluğunun doğuya doğru Anadolu’da genişlemesi takı ve mücevheratta da değişiklilere neden olmuştur. M.Ö. 3. ve 2. yüzyıllarda Helenistik kuyumcuların teknik yeteneği o döneme kadar olan en yüksek seviyelere ulaşmıştır. Süslü motiflerin titizlikle düzenlenmesi, bu mücevherlerin bazı eserlerini tamamlayan kontrast ve uyum, berraklık ve birlik, ritimler ve kaidelerle sonuçlandı.
OSMANLI DÖNEMİ
Osmanlı döneminde takı sanatı ve mücevherat İran moda akımından etkilenerek Türkiye’de kadın ve erkek tarafından giyilmeye başladı. Süsleme amaçlı kullanılan mücevherler, mücevherli türbanlar, yüzük, küpe ve kolyelerdi. Osmanlıda, tüm sanat dallarının zirveye ulaştığı 16.yüzyılda takı tasarım sanatı da en iyi dönemini yaşamış. Bu dönemde popüler olan tekniklerden biri, mücevherlerde yeşim ve onun gibi diğer sert taşların altın ile birlikte çiçek desenleri şeklinde kullanılmasıydı. Yerli takı tasarım geleneğin Rococo takıları ile karışmasından sonra 16. Yüzyıla ait bu akımdan daha çok hayatta kalan pek çok parça 19. Yüzyıldan sonraki dönemlere aittir ve sürekli değişimi uğramıştır. Osmanlının geniş topraklarının takı tasarımına da katkısı olmuştur. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen mahir ustalar Osmanlı Mücevherinde kakma, çalma, oyma, savat(niello), telkari(filigran), hasır, mıhlama gibi teknikleri kullanmıştır. Osmanlı geleneğinde kuyumculuk, padişahlar tarafından sevilmiş ve desteklenmiş bir sanat dalı olarak biliniyor, özellikle Kanuni döneminde hem bu sanata önem verilmesi hem de mücevherin Osmanlı geleneğine yerleşmesi önemli detaylardan biridir.