İngiliz royallerinin tarzını görmekten ve konuşmaktan sıkıldınız mı? Gelin süslü şapkalara ve ten rengi çoraplara biraz ara verelim ve daha doğudan bir kraliçeye ve kusursuz şıklıktaki giyimine göz atalım. Kendisi belki birçoğumuzun bildiği bir isim; Kraliçe Rania el-Abdullah.
Aslen Filistinli olan, Kuveyt doğumlu Rania, Ürdün kralı II. Abdullah’ın karısı. İşletme okuduktan sonra Apple’da çalışmak üzere gittiği Ürdün’de tanışıyor prensle. Çok geçmeden de evleniyorlar. Evliliklerinin altıncı yılında Kral Hüseyin’in ölmesiyle kral ve kraliçe koltuğunu devralıyorlar. Kraliçe olduğunda 28 yaşında olan Rania “Dünyanın En Genç Kraliçesi” unvanını da böylece almış oluyor. Geçtiğimiz Haziran ayında birlikteliklerinin 25. Yılını dolduran çift iki kız ve iki erkek olmak üzere 4 çocuk sahibi. Evlendiği günden beri kendini halkın gelişimi, sağlık, eğitim, gençlik ve kültürler arası diyaloğa adayan kraliçe hem kendi milletinin hem dünyanın gözüne girmeyi başardı. Tüm bunların yanı sıra güzelliği ve giyimiyle de dikkat çeken Kraliçe Rania, diplomatik platformlarda görebildiğimiz en şık isimlerden. Bu nedenle çalışmalarıyla olduğu kadar stiliyle de konuşulmayı hak ediyor.
Kraliçenin tarzını incelediğimizde öncelikle saçları dikkatimizi çekiyor. Aslen koyu kahverengindeki saçlarında karamel yahut altın renklerinde dokunuşlar görüyoruz. Yüzünün çevresine kat attırdığını fakat saçının geri kalanında kat olmadığını dolayısıyla yoğunluğun uçlarda toplanarak saçı dolgun ve sağlıklı gösterdiği de başka bir ayrıntı. Boyunu daima uzun tuttuğu saçlarına dalga vererek omuzlarının üstüne salıyor ya da kibarca tek taraftan tutturuyor. Makyajda ise koyu renk farları, pembe tonlu allıkları, parlak rujları ve glossları sevdiğini görüyoruz.
Giyim tarzında ise asaleti asla elden bırakmıyor kraliçe. Abartıya kaçmadan göz doldurmayı başarıyor. Bunu da genellikle yıldız bir parçayı sade bir kombinle buluşturarak yapıyor. Her ne kadar renklerle arası iyi olsa da ağırlıklı soft tonlardan yana olduğunu anlayabiliyoruz. Pudra pembe, bebe mavisi ve eflatun üzerinde görmeye alışık olduğumuz renklerden.
Özellikle beyaz rengini çokça kullanıyor. Beyaz gömlekleri ve üstleri etek ve pantolonlarla kombinlediğini sık sık görüyoruz. Bu sayede saç ve makyajını ön plana çıkarmış oluyor.
Siyah renk parçalardan da geri durmuyor Rania. Kombinlerinde hemen hemen bütün renklere yer veriyor.
KRALİÇEDEN SONBAHAR TÜYOLARI
Palto seçimlerinde dahi renklerden ve pastel tonlardan vazgeçmiyor.
Midi boy eteklerin gardırobunda geniş yer işgal ettiği aşikâr. Pantolonlardaysa genelde yüksek bel ve bol pantolonlardan yana yapıyor seçimini. Boyunu daha uzun ve fiziğini daha düzgün göstermek adına doğru bir seçim olduğunu söyleyebiliriz.
Karışık desenlerden uzak dururken kültürel desen ve işlemeleri kullanmaktan hoşlandığını görüyoruz. Bu desenleri modern kumaşlarla bir araya getiriyor. Bu sayede etniği ve moderni asil stilinde buluşturmuş oluyor.
Ayakkabı seçiminde platformdan uzak durduğunu, sivri burun stilettoları tercih ettiğini görüyoruz. Zaman zaman yüksek zaman zamansa alçak topuklara yöneliyor. Bootieleri de tercih ediyor ancak burun daima sivri. Bu sayede zarif görünürken boyunu da bir tık daha uzun göstermeyi başarıyor. Söz konusu çanta olunca Louis Vuitton ve Fendi marka çantaları sevdiğini anlıyoruz.
Güzelliğiyle, tarzıyla, başarılarıyla tam bir esin kaynağı Kraliçe Rania. Ancak belki de en çok insancıl tavrıyla bir rol model teşkil ediyor. Kadına makyaj ve giyim kadar nezaket ve tebessümün de bir o kadar yakıştığının kanıtı adeta. Giyimimize özen gösterirken çehremizi de bir tebessümle taçlandırmayı unutmayalım.