Günümüzde maalesef yüzde 100 organik diye bir kavram mevcut değil. Sebebi ise tohumların GDO’lu olması, elektromanyetik kirlilik, tarım ilaçları ve suni gübrelerin kullanılması… Ancak kötünün iyisi denilebilecek tarım ürünleri ve organiğe yakın gıdalar tüketebiliriz.
Çünkü bu noktada organik sertifikalar da tartışmalı durumda. Bir ürünün tamamen organik sayılabilmesi için en az 5 yıl hiçbir şekilde ekilip biçilmemesi ve ilaçlanmaması gibi demirbaş kurallar bulunuyor.
Geçmiş yıllara dönüp baktığımızda günümüzdeki kadar geliştirilmemiş ürünler yüze uygulanabiliyordu ve kimse de kolay kolay alerji olmazdı. Bugün ise en kaliteli ürünler kullanıldığında dahi hızla alerjik tepkimeler, kabarmalar görülüyor.
Bu nedenle bir ürün satın alınacaksa öncesinde muhakkak bir tester ile deneme yapılmasını öneririm. Başka bir pencereden bakacak olursak, dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan özel şifa kaynaklarına artık rahatlıkla ulaşabildiğimiz bir zamandayız.
Örneğin Fas’ın veya Kuzey Afrika’nın argan yağını büyüklerimiz tanımazdı ancak biz bugün rahatlıkla kullanıyoruz. Aynı şekilde Himalayalar’dan veya Orta Asya’dan çıkan Mumio’yu da günümüzde kullandığımız bazı ürünlerin içeriğinde görüyoruz.
Bu serüvenin başlangıç noktası İpek Yolu. Bu yol üzerinden baharatlar, yağlar, bir takım doğal ürünlerin ulaşımı başlayınca sadece sağlık ve lezzet için kullanmakla kalmamış, aynı zamanda estetik ve güzellik unsuru olarak da kullanılmış.
Güzelliğin Helal Noktası
Türkiye’de kış aylarında cilt, saç ve tırnak bakımı için bazı temel uygulama önerilerinde bulunacağım. Tabii ki öncelikle ülkemizde bazı hassasiyetlerimiz var. Birincisi ürünün içinde domuzdan elde edilmiş bir madde bulunmaması…
Sanayi açısından baktığımızda domuz yağı ve ürünlerinin uzun süre birçok alanda kullanıldığını görüyoruz. Birçok pakette domuz jelatini, çocukların sıkça tükettiği şekerlemelerin içinde dahi yer alabiliyor. Bu konuda hassasiyeti olan kişiler veya kendi inanç sistemleri doğrultusunda Museviler, Müslümanlar gibi toplumlar domuz ürünlerini yemedikleri ve tüketmedikleri için bu ürünlere karşı hassas yaklaşıyorlar.
Bunun yanı sıra veganlığın dünyada bir akım haline gelmesi de başka hassasiyetleri doğuruyor. Örneğin bazı ürünlerin üzerinde “Not Tested Animals” yani “hayvanlar üzerinde test edilmemiş” anlamında logolar yer alıyor. Ben de hayvanlara zarar verilmeden üretilen ürünleri seviyor ve destekliyorum. Daha fazla veya bakımlı olacağız diye canlılara zarar verilmesini doğru bulmuyorum.
Mesela balina yağı güzellik sektöründe oldukça yaygın kullanılmaya başlandı. Sırf kozmetik ürünlerinin içeriğine eklemek için balinaların sırtından çıkartılan yağın kullanılması onların katledilmesine neden oluyor. Doğanın geleceğini düşünen bir bireyseniz; “Hayvanlar üzerinde test edilmemiştir”, “Ekolojik değerlere dikkat edilmiştir”, “Geri dönüşümlü ambalaj kullanılmıştır” gibi ibareler dikkatinizi çekebilir.
Tüm bunların yanı sıra kozmetikte hayvansal maddelerin bolca kullanıldığı ürünler de var. Örneğin propolisin, balmumunun veyahut da devekuşu yağı gibi çok fazla hayvansal bileşenlerin kullanıldığı ekstreler de mevcut. Buna mukabil sadece bitkilerden veya aromatik yağlardan üretilen ürünler de var.
Şahsen dünyanın ekolojik dengesi ve çevrecilik için doğaya zarar vermeden, hayvanların canına kastetmeyen ürünlere yönelmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. O nedenle bir ürünü satın alırken sadece ürünün fiyatına, kalitesine veya menşeine değil aynı zamanda ne şekilde elde edildiğine de bakmak gerekir. Mesela Almanya, İsviçre gibi ülkeler bu konularda çok hassas davranıyor. Keza Japonlar da öyle…
Kışın Cildinizi Koruma Kalkanı Altına Alın
Kış aylarında cilt kuruluğunu önlemek için özellikle de yüz, vücut ve eller için susam yağı oldukça iyi bir baz yağdır. Çok hafif ısıtılırsa (40 derece) vücut tarafından daha iyi emilir.
Cilt Kuruluğunu Önlemek İçin:
- 100 cc Susam Yağı
- 100 cc Saf Aloe Vera Jel
Bu karışımı vücudunuza uyguladığınızda son derece doğal bir nemlendirici elde etmiş olursunuz. Uygulamadan önce cildi sabunlama ve durulamanın ardından birkaç dakika buhara tutarsanız vücut ve gözenekler nemlenir. Nemini biraz aldıktan sonra üzerine hafifçe gül suyu püskürtün. Gül suyunun nemi tazeyken yukarıda verdiğim tarifi uygulayın.
Yağlı Ciltler İçin Tarif:
- 100 cc Zeytin Yağı veya Susam Yağı
- 100 gr. Toz Zerdeçal
- 40-50 gr. Bal
Bu karışımı maske halinde yağlı cildinize rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Cildinize uygulamadan önce hafifçe ham ipek bir kese yardımıyla peeling yapın. Ardından yüzünüz kuruyken bu maskeyi uygulamanızı tavsiye ederim. Burada yer alan tarifleri ılık su ile arındırabilirsiniz. Yalnızca zerdeçal cildi birazcık boyar bu noktaya dikkat çekmekte fayda var. Bu tarifler haftada 3-4 defa uygulanabilir.
Saçlarınız Işıltısını Kaybetmesin
Tek Kullanımlık Saç Maskesi Tarifi:
(Uzun Saçlar İçin)
- 1 tatlı kaşığı Hint Yağı
- 1 tatlı kaşığı Argan Yağı
- ½ tatlı kaşığı tatlı badem yağı
- 2 ampul bepanthen
- 2 ampul E vitamini
Saçlarınızın köklerini önceden buhar yardımıyla nemlendirin. Ardından yukarıda yer alan saç maskesini saçlarınıza uygulayın. Saçınızda bir, buçuk saat kaldıktan sonra Bıttım Mardin’in Bıttım Sabunu ile veya iyi bir keratin özlü şampuan ile saçtaki fazla yağı atabilirsiniz.
Genel olarak başörtülü hanımların özellikle kış mevsiminde saçlarını sık sık açıp havalandırmalarında fayda var. Saçı içten güçlendirmek için biyotin ve silika desteği alınabilir. Tırnaklar için özellikle kalsiyum, D vitamini, çinko alımı önemlidir. Bu saydığım maddelere ek olarak kanınızda demir, biyotin, kalsiyum ve çinko düşük değerde ise protein ve demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık varsa ne yaparsanız yapın herhangi bir fayda gözetemezsiniz.
En Doğal Kozmetiğiniz: ‘Gülümsemeniz’
Dişleri beyazlatmak için kimyasal beyazlatıcılar çokça tartışılıyor. Çünkü bu maddeler diş etlerine de zarar verebiliyor. Bu nedenle muz kabuğu, çilek veya limon kabuğu gibi doğal beyazlatıcılarla dilin üstünde biriken tabaka temizlenebilir.
Karbonatı da bu anlamda tavsiye ederim çünkü hem beyazlatır hem de alkali olduğu için ağız sağlığını korur. Tırnak bakımı için de dikkat edilmesi gerekenler var. Ayakta yara veya çatlak varsa muhafaza etmelisiniz. Bu nedenle ayakları dezenfekte etmek için çay ağacı yağı çok yararlıdır. Haftada 1-2 kez çağ ağacı yağı ile ayak tabanı, ayak parmak araları ve tırnak diplerini temizlemelidirler.
Göz ve kirpik bakımını sağlamak için tatlı badem yağı kullanabilirsiniz. Kaşlar için argan yağı destekleyici olacaktır. Burada çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Fazla yağ kullanımı kadınlarda tüylenmeye neden olur. Yağları kullanırken ölçülü kullanmaya gayret edilmelidir.
Kimileri dünyanın en güzel, en sıkı cildine sahip olabilir. Hatta dünyanın en yakışıklı adamı en güzel kadını olsa haset dolu, negatif enerji ile bakan bir insanın hiçbir güzelliği yoktur. Ama hafif kırışıklık çizgileri olsa da tatlı ve içten bir gülümseme ile sevgisini karşı tarafa bluetooth gibi aktaran insan benim için dünyanın en doğal kozmetiğini kullanıyor demektir.