Ağızda çeşitli hastalıklar olabilir, ancak bunlar çok ciddi hastalıklar değildir ve çoğu çabuk iyileşir. Ağız, çok sayıda sinir ucu içerdiğinden, en küçük bir şişlik çok büyük sanılır; zengin bir damar ağına sahip olduğundan da herhangi bir yaralanmada bol miktarda kanar.
Ağız sorunları içinde en kötü olanları, damağın iki parçasının tam olarak birleşmemesi, yani “damak yarığı” gibi doğuştan bozukluklardır.
Ağız enfeksiyonları oldukça sık görülür: Virüslerin yol açtığı uçuk; ülser; bakterilerin yol açtığı diş çürüğü ve diş eti iltihapları; mantarların neden olduğu pamukçuk gibi beyaz yaralar.
Ağız, sindirim sisteminin geri kalan bölümü gibi bakterilerle doludur. Bu bakteriler ağızda kaldıkları sürece bir zarar vermezler, ama bedenin öteki bölümlerine, özellikle de bir deri yarasına geçerlerse, iyileşmesi çok uzun süren enfeksiyonlara neden olabilirler. Ağzın içinde yuvarlanmış virüsler de bedenin başka yerlerinde enfeksiyonlara yol açabilirler.
Soluk alma ve konuşma
Soluk alıp vermede ağız da kullanılır. Ancak ağız yoluyla solunum, burundan yapılan kadar etkili değildir. Ağızdan alınan hava, tam olarak nemlendirilmemekte ve sıcaklık düzenlemesi yapılmamaktadır; ayrıca ağızda burundaki gibi kıl bulunmadığından, toz ve benzeri zararlı parçacıklar tutulamaz.
Ağız ayrıca konuşmayla yakından ilgilidir. Gırtlaktan çıkan seslere son biçimi verir. Sözgelimi “ k” ve “t” gibi sessiz harflerin çıkarılması, gırtlaktan gelen dil ve damak ile apansız bir kesintiye uğratılmasını gerektirir; “e” ve “a” gibi sesli harfler ise kesilmeden, ama dil ve dişlerin belirli konumları almalarıyla çıkarılır. Bir dildeki sesler, dişlerin, dudakların ve dilin değişik hareketleri yapmasıyla çıkarılır. Sağır kişilerin dudak okumaları, ağzın konuşmadaki önemini vurgular.