Teknoloji, ihtiyaçlara göre evrilen organik bir kavram bence. İçinde yaşadığımız ve uzun süreceğe benzeyen pandeminin de etkisiyle, “değişim” baş döndürücü bir hızla geldi. Günlük hayatımızın rutinleri değişti, çalışma şekillerimiz değişti ve en önemlisi hayata bakış açımız değişti. Bu dönem içinde her anne-baba çocuğunu online derse bağladı. Evden çalışan herkes toplu konferans çözümleri ile tanıştı. Market alışverişimizi bile online yapar olduk.
Ancak bu bir başlangıç. Dijitalleşme çok yakın bir zaman içinde günlük hayatımızı aynı hızla değiştirmeye devam edecek. Örneğin kısa zamanda nakit paranın hatta kredi kartlarının ortadan kalktığına şahit olacağız. Alışverişlerimizi hesabımıza yüklenen dijital paralarla yapacağız ve istediğimiz zaman istediğimiz yere transfer edebileceğiz. Buzdolabımız, haftalık alışveriş listesine göre otomatik online sipariş verebilecek veya çamaşır makinemiz, gelecek 3 ayda mekanik bir parçasının bozulma ihtimaline karşı bizi uyaracak. Sürücüsüz otomobiller ile istediğimiz yere gitmek önümüzdeki 5 yıl içinde sıradan bir olay haline gelecek. Bu değişim, tüm sektörleri de etkileyecek kuşkusuz. Çeşitli araştırmalar Türkiye’de işlerin ortalama yüzde 25’inin otomatize olacağını ve 10 yıl içinde mesleklerin yüzde 50’sinin yok olacağını gösteriyor. Yani hem kendimizi hem de çocuklarımızı “yeni geleceğe” adapte etmemiz şart..
Peki anne-babalar olarak biz neler yapabiliriz?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Teknoloji cinsiyet ile ilgilenmiyor.
Sadece merak ve yaratıcılık vasıflarına sahip bireyler fark yaratan çözümler üretebiliyor.
Çocuklarımızı teknoloji tüketicisi değil, üreticisi olma yolunda yönlendirmek en öncelikli görevimiz bence. Bu konuda dijital dünyada her yaş grubuna uygun içerik bulmak mümkün. Ekran başında geçirdikleri saatleri bu tür uygulamalar ile doldurabilirler
Dijitalleşme aynı şekilde iş yeri sahibi kadınlar için de büyük fırsatlar sunuyor. Tüm sektörler, işlerini hem daha verimli yapmak hem de maliyetlerini düşürüp rekabet gücünü artırabilmek için tamamen dijitale geçiyor. Dijitalin verimliliğe katkısı ancak iş süreçlerinin uçtan uca dijitalleşmesi ve bu yolla üretilen verinin doğru analiz edilebilmesi ile mümkün. Hızlı adaptasyon için iş süreçleri agile (çevik) yapıya göre çok iyi tanımlanmalı ve ihtiyaç duyulan teknolojiler (yazılım ve donanımlar) sisteme dahil edilmelidir.
Sonuçta, sürekli güncellenen teknolojiler karşısında güncellenemeyen kişiler veya kurumların işinin gerçekten zor olduğunu görüyoruz.
Nilüfer Durukal