O Kadın: Emma Gatewood  

Bir kadın nasıl olur da birdenbire, her şeyi bırakıp 3500 kilometre yürümeye karar verir. Üstelik yaşını başını almış, 11 çocuk doğurmuş, büyükanne olmuş bir kadın…
 
İlginç bir hikâyeyle karşı karşıyayız. Çoğumuz bazen bir şeyleri bırakıp gitmek ister ama hangimiz gerçekten buna cesaret edebilir ki? Emma Gatewood buna cesaret etmiş ender kadınlardan biriydi.
 

ilham veren hikayeler

 
Emma Rowena Caldwell 1887 yılında, iç savaş sırasında yaralanmış bir babanın kızı olarak Ohio’da bir çiftlikte dünyaya geldi. Çiftlik hayatının zor koşulları içinde 19 yaşına geldiğinde Percy Gatewood’la evlendi ama bundan sonrası da kolay olmayacaktı. 30 yıl süren evliliği boyunca 11 çocuk doğurdu, çiftlikte çalıştı ve kocası tarafından ağır şiddet gördü.
 
1950’lerin başlarında bir gece dişini kırdı. Yüzü kanlar içindeydi. Polise gittiğinde gözaltına alınan eşi değil, kendisi olmuştu. Yaşadığı şiddetin boyutu ağırdı…
 
O yıllarda boşanmak, ‘kocaya karşı çıkmak’, haksızlığı dile getirmek görülmeye alışkın olunan durumlardan değildi. Ama o azmetti ve aynı yıllarda kocasından ayrılmayı başardı, o sırada evde olan 3 çocuğunu kendi büyütmeye başladı.
 

Emma Gatewood  

 
Aynı yıllarda bir şekilde National Geographic’de yayınlanan bir yazıya denk geldi. Yazı, 3500 km’lik, dağlık bir alan boyunca devam eden bir yürüyüş yolunu; Appalachian’ı anlatıyordu. Üstelik yazıda o güne kadar hiçbir kadının bu yolu yürümeye cesaret edemediği söyleniyordu. Büyükanne Emma’nın, o anda kendine söylediği tek şey: ‘Ben yapabilirim, eğer o erkekler yapabiliyorsa, yapabilirim.’ oldu. Sürekli bu yolculuğu düşünüyordu, her sabah kalktığında o dergiyi ilk gördüğü gün söylediklerini tekrar ediyordu; ben yaparım…
 
67 yaşındaydı, 23 torunu ve 11 çocuğu vardı. 1954 yılına geldiğinde bir sabah,  kimseye bir şey söylemeden yola çıktı. Ama kısa süre içinde geri dönmek zorunda kaldı. Gözlükleri kırılmış, -gözlüksüz çok az şey görebiliyordu- başka başka zorluklarla karşılaşmıştı. En başta da güvenlik sorunu.
 
Ama bu onu yıldırmadı. Ertesi yıl bahar aylarında yeniden yola çıktığında heybesinde sadece bir duş perdesi, birkaç konserve, yağmurluk ve bir defter değil; 30 yıllık bir şiddet ve kendisinin yaşamadığı bir hayat vardı. Mayıs ayında başladığı yolculuğu, eylül ayında sona erdi; 146 gün sürmüştü…
 

Emma Gatewood  

 
Emma Gatewood işte o yolculukta Büyükanne Gatewood oldu. 67 yaşında yalnız bir kadının yürüdüğü yol bir şekilde medyaya sızdı. Durduğu, konakladığı yerlerde ona yardım eden kadınların dışında röportaj almak isteyen gazeteciler de vardı. O yıllarda verdiği bir röportajda ‘Yolun bu kadar zor olduğunu bilseydim, çıkmazdım, çıktıktan sonra da geri dönemezdim.’ diyordu. Geri dönemezdi, çünkü yolun sonunda arkasında bıraktığı hayatın içine, daha da derine dönecekti belki de.
 
Büyükanne Emma’nın yürüyüşü neredeyse adım adım takip edildi ve yolun sonuna geldiğinde ülkenin adından en çok söz ettiren kadınlarından biri olmuştu. İlerleyen yıllarda, 1960 ve 1963’te aynı yolu yeniden yürüdü. Ve bir efsaneye dönüştü. Bir röportajında, neden böyle bir yürüyüşe çıkmak istediği sorulduğunda verdiği cevap çok sıradandı; ‘Sadece istedim…’
 
Bu basit bir vazgeçiş hikâyesi değil, canı sıkılan bir kadının tepesinin atıp deliler gibi yürümesi de değil; bu hikâye şiddete karşı varoluş gösterebilmiş bir kadının hikâyesiydi. Sadece istedi. Ve bu yüzden değerliydi.
 
İşte bu hikâye Emma Gatewood’u dünyamızın ‘o kadın’larından biri yapıyordu…
 
 
 
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo