Ailenin başlıca işlevlerinden biri, çocuklar için güvenli ve sevgi dolu bir ortam sağlamaktır. Bir çocuğun, doğduğu günden başlayarak beslenme ve barınak gibi çeşitli gereksinimleri vardır, ama en temel gereksinimi, ruh sağlığı için çok önemli olan sevgi ve duygusal destektir.
Aile aynı zamanda, çocuğun yürüme, konuşma, yemek yeme, çeşitli sofra ve görgü kuralları ile okuma ve yazma gibi becerileri edinmesine de yardımcı olarak, önemli bir toplumsal görevi yerine getirir. Çocuk, başka insanlarla nasıl ilişki kurulacağını aile içinde öğrenir. Aile, hangi davranışların kabul edilebilir, hangilerinin kabul edilemez olduğunu göstererek, çocuklara toplumsal değerler aşılar.
Aile Kurmak
Başlangıçta, iki insan yalnızca bir çifttir; ancak çocukları olduktan sonra aile haline gelirler. Eskiden genç çiftlere hemen çocuk yapmaları konusunda toplumsal baskı yapılırdı. Günümüzde bu tür baskılar hafiflemiş, güvenilir doğum kontrol yöntemleriyle de çocuk sahibi olmak, rastlantısal ya da kaçınılmaz olmaktan çıkmıştır. Artık çiftler, doğacak çocuğun zamanını ve sayısını belirleyebilmekte, hatta hiç çocuk yapmamaya karar verebilmektedirler.
Günümüzde yeni anne-baba olmuş kişilerin, kendi çocukları ile karşı karşıya kaldıkları ana kadar, çocuklarla ilgili çok az deneyimi olmaktadır. Eskiden büyük ailelerdeki bireylerden yardım ve öğüt alırlardı, ama bugün, çok yaygın olan doğum öncesi eğitim bile çiftleri ileriki haftalar, aylar ve yıllara değil, daha çok doğum olayına hazırlamaktadır. Sonuç olarak yeni anne-baba olanların çoğu, kendilerini hem çocuk bakımı konusunda hem de çift olmaktan aile olmaya geçişe hazırlıksız bulmaktadır. Ailedeki öteki bireyler, arkadaşlar ve belki de doktorlarla konuşarak bazı hazırlıklar yapılabilir; kitaplar ve seminerlerle bazı özel sorunlara çözüm bulunabilir.