Röportaj: Zeynep Özcan, Mekan: Cafe11, Fotoğraflar: Fatma Nur Güldalı
Detoks ve Sağlık Yaşam Danışmanı Gül Kaynak ile sahibi olduğu Cafe11’de buluştuk. Gül Kaynak, Türkiye’nin ilk Detoks ve Sağlıklı Yaşam Danışmanlarından. Tayland’da, Amerika’da, Almanya’da, dünyanın dört bir yanında, önde gelen sağlık ve detoks merkezlerinde bulunmuş, eğitim almış, son 14 senedir danışanlarına hizmet veren başarılı bir uzman. Ülkemizde detokstan, alkali yaşamdan, alkali duygulardan, sıvı beslenme kavramından, yemiş sütlerinden bahseden ilk isimlerden. Detoks, alkali yaşam, alkali beslenme, süper gıdalar, yaz mevsiminde nasıl beslenmek gerektiği konularında merak edilenleri konuştuğumuz röportajımızın sonunda sizi bekleyen tarifler bir şahane! Sevgili Gül Kaynak’ın bağımlılık yapan humuslu dürüm ve mucizevi yeşil içecek tarifi Aysha okurlarını bekliyor…
Bir detoks ve sağlıklı yaşam danışmanı, danışanlarına nasıl bir hizmet verir?
Kişilerin hastalanmadan, uzun süre sağlıklı yaşamalarını hedefleyen bir sistemin içinde yer alıyoruz. Önleyici hekimlik dediğimiz mesleği illa hekimlerin, beslenme uzmanlarının değil, bu işe gönül vermiş ve mesai harcamış insanların da yapabileceğini düşünüyorum. Şöyle bir şey hayal edin: Bir su bardağı masanın kenarında ve düşmek üzere. Bize göre ilaç, ameliyat gibi tedaviler bu bardak düştükten, kırıldıktan sonra bardağı yapıştıran zor bir tedavi yöntemi. Oysa biz sağlıklı yaşamı anlatarak, glütensiz beslenmeyi, bir dönem hayvansal gıdaları, şekeri, kafeini ve diğer zararlı maddeleri bırakmayı tavsiye ederek bu bardağı alıp düşmeden önce masanın ortasına getiriyoruz. Böylece düşmekten daha uzun süre korunmuş oluyor. Hedefimiz budur. Bir de, detoks ve sağlıklı yaşam uzmanları sağlıklı kişilerle doğal beslenmeyi etüt eder. Ben dünyanın en şanslı kızı olarak, 7 sene The Life Co’da, 2 sene D-Life’ta, 4 senedir de kendi işimde çok fazla danışanıma sağlıklı yaşam ve detoks üzerine hizmet verdim.
FLEKSİTARYEN BESLENMEYİ ÖNERİYORUM
Sizi bulmuşken alkali yaşam ve alkali beslenmenin felsefesini sormamak olmaz…
Vücudumuzun bir kimyası var. Vücut ısımız ne zaman 40 derece olur, o zaman panikleriz. Çünkü 42 derecede havale riskimiz var. 48 derecede vücut yok oluyor, hayat bitiyor, ölüyoruz. Vücut ısımızın 36,5-37 derece olması lazım. Aynı şekilde kanımızın da bir pH’sı var. 0 ile 14 arasında bir pH çizgisi hayal edin. Bı çizgide 0-7 arasına asidik diyoruz. 7’yse nötr, 7-14 arasıysa alkali oluyor ya da diğer adıyla bazik. İdeal kan pH’mız 7.34 ile 7.44 arası. Yani hafif alkali. İdeal kan pH’mızın muhakkak ama muhakkak bu aralıkta kalması gerekiyor, pH6 asitte ölüyoruz. Vücudumuza aldığımız yiyecek ve içeceklerle, duygular ve düşüncelerle, yaptığımız aktivitelerle vücudumuzu daha alkali ya da daha asidik yapabilmek elimizde. Bizler alkali doğuyor, asidik ölüyoruz. Beslenme için de asidik ve alkali yiyecekler listemiz var. Asidik tarafta; şeker, hayvansal protein, glütenli, mayalı gıdalar, kafein, nikotin, alkol gibi maddeler varken; alkali tarafta yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, limon, badem gibi çok şifalı yemişler, avokado, karpuz gibi meyveler, yeşillikler gibi gıdalar var. Bu gıdaların mümkünse çiğ veya buharda pişirilmiş ya da çorba halleriyle tüketilmesi gerektiğini söylüyoruz. Biz bunları, yüksek alkali, daha az alkali, yüksek asidik, daha az asidik gibi gruplandırıyoruz ve kişilere tabaklarını nasıl dolduracaklarını gösteriyoruz. Danışanlarıma esnek beslenmeyi, fleksitaryenliği anlatıyorum.
Fleksitaryenler nasıl beslenir?
Ben kişilerin fleksitaryen olmasının daha hayata geçirilebilir olduğuna inanıyorum. Esnek beslenmede tabağınızı dörde bölersiniz, ¼ ‘üne asidik gıdaları koyarsınız, geri kalan ¾ ‘üne alkali gıdaları koyarsınız. Bir sağlıklı yaşam ve detoks uzmanı; “Simit yeme”ya da “Çeyrek simit ye” demez. “Bütün simidi yiyeceksen yanına kocaman bir salata yapıp limon, zeytinyağı, himalayayla sos hazırlayıp yemen lazım” der. Biz bir taraftan asidik gıdaları az ye derken, diğer taraftan alkaliyi arttır diyoruz. Yani et ye, ama muhakkak sebze ve salatayla ye. Kahve iç ama muhakkak suyla iç diyoruz. Beslenmede dengeyi anlatıyoruz.
YEMEK YEMEYİ BIRAKTIĞINIZDA VÜCUT KENDİNİ TAMİR EDİYOR
Detoks eşittir arınma diyoruz ya hep. Detoks yapmaya niçin ihtiyaç duyarız?
Detoksifikasyon derimizden, yediklerimizden, soluduğumuz havadan aldığımız toksinlerin atılmasına yardımcı olacak bir sistemdir aslında. Vücudumuzdaki asidik olarak kabul ettiğimiz toksin maddeleri atmaya ihtiyacımız var. Sabah erkenden güneş almayan bir ofise girip akşam güneş batana kadar çalıştığınızda, doğadan uzak bir şekilde yaşadığınızda, paketli ve raf ömrünü arttırmak için katkı maddesi koyulan gıdaları yediğinizde, kafein, nikotin, alkol, ilacı fazla kullanmaya başladığınızda detoksfikasyona ihtiyacınız oluyor. Yani bağırsağımız, böbreklerimiz, lenfatik sistemimiz, gözeneklerimiz bu toksinleri yeterince atamadığı zaman bizim yardım etmemiz gerekiyor. Aslında vücudumuzun şahane bir detoks mekanizması var. Biz köy yerinde yaşıyor olsaydık, egzoz dumanına şehirdeki kadar maruz kalmıyor olsaydık, paketlenmiş yiyecek tüketmeyip köydeki gibi kendi ektiğimiz, kendi pişirdiğimiz gıdaları yiyebilseydik, ofislerde değil de tarlada çalışsaydık, D vitamini alsaydık, aslında belki detoksifikasyonumuz günlük hayatta yerinde olacaktı. Her gece uyuduğumuzda da farkında olmadan detoks yapıyoruz. Gece çok yorgun yatıyoruz, ama sabah çok enerjik kalkıyoruz. Bu esnada yaptığımız tek bir şey var: Yemek yememek. Yemek yemeyi bıraktığınızda vücut kendini çok daha kolay tamir ediyor.
YAZ MEVSİMİNİN PRENSESİ KARPUZ
Her mevsimin ayrı bir detoks sebebi olduğunu söylüyorsunuz ya hep. Yaz mevsimin detoks sebebi nedir?
Yaz mevsimi, doğanın sıcağından faydalanarak doğal olarak detoks yaptıran bir mevsimdir. Güneşten aldığımız D vitamini, sıcak havada vücutta terlemenin daha kolay oluşu, daha çok su içme ihtiyacının hissedilmesi, sıcak havanın beraberinde getirdiği karbonhidrat ve şeker tüketme isteğinin azalması, meyve tüketiminin artması biz detoks uzmanlarının zaten hali hazırda yaptırmak istediğimiz şeylerdir. Dolayısıyla yaz, doğal bir detoksifikasyon zamanıdır.
Yaz mevsiminde tüketilmesi gereken gıdaların başında hangisi geliyor?
Bize göre yaz mevsiminin prensesi karpuzdur. Çoğu insan karpuzu asidik zannetse de, karpuz alkali bir meyvedir. Niye asidik zannettiklerini de söyleyeyim. Karpuz eşittir şeker diye düşünüyoruz. Halbuki, karpuzun içerisinde %95 oranında su, %5 oranında şeker var. Karpuzun içindeki suyun sadece kırmızı bölümünde olduğunu düşünmeyin, yeşil bölümünde de var. Orayı da muhakkak kullanmak lazım. Ben bütün gün karpuz yiyerek, günlük bir yaz detoksu yapılabileceğine inanıyorum.
AZ KALORİ ALMAK DEĞİL, TOKSİNLERDEN KURTULMAK KİLO VERDİRİR
Bir sağlıklı yaşam uzmanı olarak, tavsiye ettikleriniz bir tarafa, mutfağınızdan eksik olmayan süper gıdalar var mı?
NASA’nın astronotlarına uzaya çıkarken verdiği spirulinayı ,yani doğal deniz yosununu biliyorsunuzdur. Kişiye günde 3 gram spirulina verdiğiniz zaman başka bir şey yemesine gerek kalmıyor. İçinde B vitamini, demir, potasyum, çinko gibi mineraller, omega var. Dolayısıyla vazgeçilmezim. Çok su tükettiğim için su filtrem olmazsa olmazım, çeşmeden akan suyu içiyorum. Tezgahta her zaman limon ve himalaya tuzu olur. Avokado ve muz da kurtarıcı besinlerim… Benim tezgahımda suyla dolu bir kabın içinde bademler yüzer. Çikolatayı çok sevdiğim, kendi çikolatamı yaptığım için agave ve çiğ kakaom da hep vardır. Bunlar benim olmazsa olmazlarım. Badem, zeytin, muz gibi gıdalar çok tok tutuyor. Biz hep kalori hesabı yapıyoruz ama aslında doğal oldukları için, kalorisini vücut hemen kullanabiliyor. Asıl vücudu zorlayan şey, paketli ürünlerde bulunan katkı maddeleri, koruyucular… Amerika’da devam eden bir tartışma var: “Acaba biz kaloriden değil de toksinden mi kilo aldık?” sorusu soruluyor. Gıdaların içerisindeki yağ oranının, şeker miktarının azaltılmasına rağmen obezite sorunu devam ediyor. Gıdalarda bulunan katkı maddelerinden alınan toksinlerin vücudumuza zarar vermemesi için yağ bağlandığı düşünülüyor. Aslında bu durum detoksifikasyonun neden kilo verdirdiğini açıklıyor. Az kalori aldığınız için değil, toksinleri atıp onlara bağlı olan yağları kırdığınız için kilo verirsiniz.
Detoks kamplarınız son zamanlarda çok popüler. Neler yapıyorsunuz bu kamplarda?
İnsan ev ortamından, asidik yiyeceklerden, içeceklerden uzaklaşınca sağlıklı yaşam kamplarında daha sağlıklı bir başlangıç yapabiliyor. Senelerce insanları Bodrum’da çalıştığım sağlıklı yaşam merkezine götürdükten sonra, adada şahane bir otelde detoks kampı yapma fırsatı elime geçti. İstanbul’a yakın, güzel adalarımızda muhteşem bir doğada, çam ağaçlarının arasında, denizden gelen iyot kokusuyla, egzoz dumanının olmadığı, bol oksijenli bir ortamda oluyoruz. Üstelik şehir değiştirmek yok, uçak beklemek yok, yolculuk masrafı yok, çocuğunuzdan, eşinizden, işinizden ayrılıp geliyorsanız, aklınız kalıyorsa, bir saatte vapurla gidip dönmenin mümkün olduğu bir yerde olmak büyük kolaylık. Her ay en az iki kere, üç gün olacak şekilde bu kampları yapıyoruz. Detoks kamplarında hep birlikte erkenden kalkıp adada yürüyüşler yapıyoruz, bisiklete biniyoruz, yoga yapıyoruz, masaj yaptırıyoruz, dersler yapıyoruz, otelimizin şefi bize sürekli yeni yiyecekler öğretiyor… Her gelen kendi hikayesini anlatıyor. Herhangi bir otele tek başına gitseniz belki biriyle tanışamazsınız, ama burada herkes aynı saatte yoga, yürüyüş yapıp, aynı saatte çorba içtiği için bir süre sonra herkes arkadaş oluyor. Ama tabii ki tek başınıza kalmak isterseniz de, tek başınıza kalabileceğiniz anlar da çok fazla. Şehre döndüğünde kişinin kendi kendine ya da paketler satın alarak detoksa devam etmesi mümkün oluyor. Birlikte başlamanın enerjisi inanılmaz. Bir uzmanın elimizi tutmasıyla her şey daha rahat ve kolay oluyor.
Detoks kamplarınıza katılanlar, beslenme paketlerinizi tüketerek detoks yapanlar nasıl sonuçlarla karşılaşıyor?
Etiler Armutlu’da çok büyük bir üretim mutfağım var. Orada her gün taptaze, alkali, glütensiz, vegan, unsuz, şekersiz, beyaz tuzsuz, himalaya tuzuyla, meyvenin şekeriyle, baklagillerle, sebzelerle, şahane yiyecekler hazırlayıp bütün İstanbul’da kapıya teslim ediyoruz. Şu anda sizinle birlikte röportaj yaptığımız minik kafemizde, kişiler gelip bu yiyecekleri tadabiliyorlar. Ama asıl olay, özel olarak hazırlanmış ve sabah işinize ya da evinize gelecek olan paketlerin sıvı veya sıvı ve yiyecek paketleri olarak size ulaştırılması. Tüketen kişilerde çok ciddi anlamda yağ kaybı görülüyor, kolestrol ve kan şekeri dengeleniyor. Diyetisyenler ve doktorlarla çalışıyoruz. Hastalarını bize daha doğru beslensin diye yollayan çok doktor var. Ama söylediğim gibi biz bir hastalık tedavi etmiyoruz. Bizim amacımız kişilerin hastalanmadan uzun süre yaşaması…