Evrenin özü, kainat ağacının meyvesi hükmünde olan çok özel sanat eseri İNSAN…
Yaradanın kendine muhatap kabul ettiği, ruhundan üflediği, trilyonlarca hücreden oluşan insan… İnsan yavrusu, sen, senin bebeğin, içindeki insan…
Trilyonlarca hücre, her biri kendi içinde muazzam bir sistemle çalıştırılıp biz olalım diye bir arada tutulan, birbiriyle irtibatlı, birbirinden haberdar trilyonlarca hücreden oluşan insan.
Muazzam bir sanat, sonsuz bir ilim, çok özel rahmet tecellileriyle yaratılan insan. Yani biz, ben, hepimiz… Yani karnındaki bebeğin.
Ve bize düşen, bana düşen, sana düşen; ben dediğin emanete, benim dediğin bebeğine, hayretle bakmayı, sevgiyle dokunmayı, muhabbetle konuşmayı öğrenmek, öğretmektir.
İnsanın en önemli yapı taşları, yediklerimiz içtiklerimiz aldığımız besinler, içtiğimiz su, soluduğumuz hava… Ancak insanın yaşam alanında, insan olma yolculuğunda çok daha etkin olan unsur; insanlar, en yakınları, annesi, babası, ailesi, büyükleri, öğretmenleri, hocaları olduğunu bilmeliyiz.
Örneğin beyin, başka insanlara da ihtiyaç duyar. Beyin hücrelerimizin hayata tutunup serpilmesinde, hayat algısını, yaşam planını oluşturmasında, başka insanların beyin hücreleri de önemli rol oynar. Kendimizi bağımsız birer canlı gibi görsek de beyinlerimiz diğer beyinlerle kurduğu zengin bir etkileşim ağı içinde işler. Normal beyin işlevleri bizi saran toplumsal ağlara bağlıdır. O halde dokunduğumuz her cana, her hayata; dokunma şeklimize, sözlerimize, hislerimize dikkat etmeliyiz..
Konuşmalar, sözler, kelimeler hayatları şekillendiren, bedenin kimyasını etkileyen en önemli malzemelerdir. Ve bu malzemenin iyisi de kötüsü de bolca varken biz tercihlerimizi iyisinden, hak olandan, muhabbetten, sevgiden yana kullanmalıyız.
Zira çocuklara, birbirimize, kendimize, bize emanet verilen bedene ve hayata dair sözlerimiz sihirler oluştur. Sihrin bu kadar basitçe olması inandırıcı gelmiyor mu?
O halde basitçe test edin.
Mesela en yakınınıza, yanı başınızdakine “ Seni seviyorum, hem de çoookkk” deyiverin bugün, hemen şimdi, şaşırtın onu aklı karışsın bu sihirli kelimeyle. Sonra tekrarlayın ara ara bu sihri. “Seni seviyorum, çünkü…’’ diyerek derinleştirin kelimelerin etkisini.
Onun yapmadıkları yapamadıkları…
Çocuğunuzun yapamadıklarını değil de yapabildiklerini dillendirin ve tebrik edin, o küçücük kalbini yüreklendirin mesela.
Ve bedeninize bakın her gün hayretle, derin bir şükürle…
DOĞUM YOLCULUĞUNDA ‘’ŞÜKÜR ‘’
Doğum yolculuğunda kadın bedeninin ve bebeğin güvenle yolunda ilerlemesi için gerekli olan en önemli şey derinden gevşeme halidir. Gerçeği tüm çıplaklığıyla gören aklın, teslim olan kalbin sonucudur gevşeme. Şükür ise aklı ve kalbi teslimiyete kolayca ulaştırabilen bir malzeme, zihinsel bir durumdur.
Gebelik boyunca değişen hormonal durum, giderek büyüyen karın, şişen ayaklar ve yaklaşan doğum yolculuğu kadını kaygılı bir hale getirebilir. Ancak kaygı varolan durumu daha iyi hale getirmenin ötesinde süreci olabildiğince olumsuz etkiler. Kaygılarını, endişelerini yönetemeyen anne adayları korku dolu senaryolarla hamileliği kendine zehrederken, doğum yolculuğunu güzelliklerle keyifli seyirlerle yaşamak yerine acılarını çeker.
Çoğu kadın kaygılı kişiliğini hamilelikte daha da abartılı yaşar. O halde gebelik planlaması yaparken kişiliğin, yaşam algısının, korku ve endişelerin, kadınlık algısının gözden geçirilmesi, varsa virüslü yazılımların silinip zihin bedenin fıtrata uygun formatlanması ziyadesiyle önemlidir.
Son tahlilde; gebeliklerinde endişeli olan annelerin bebekleri anne karnındayken bu endişeyi adeta emer ve hayata en baştan tehdit algısıyla, güvensizlikle başlar. Oysa temel ihtiyacımız güven duygusudur. Çocuğunuzun en güvenli ve huzurlu hissetmesi gerektiği yer olan anne karnında, tehdit algısına yol açacak kaygı ve endişelerinden arınması, annenin yavrusuna karşı en önemli bir sorumluluklarındandır. Anne bebeğinin fiziksel sağlığı için dikkat ettiği sağlıklı beslenme, zararlı yiyecek ve içeceklerden uzak kalma gibi hassasiyetleri, bebeğinin ruh sağlığını korumak için de göstermelidir. Zira yaşam anne karnında başlar,gelecek annenin duygularıyla şekillenir.
Söylemek istediklerimi yaşanmış bir hikaye ile özetlemek gerekirse;
Bir dış gebeliği, bir düşüğü olan 28 yaşında ki Y.E 3. kez gebelik düşünürken endişeli ve kaygılıydı. Tanımlayamadığı kaygıları gebeliğinde “Her an bebeğimi kaybedecekmişim gibi geliyor.” şeklinde ifade ettiği korkulara dönüştü. Gebelik ilerledikçe bebekte gelişme geriliği, rahimde erken dönemde başlayan kasılmalar tespit ettik. Kaygıları, korkuları tüm bedenine ve bebeğine tesir ettiğini gösteren bu durumda zihinsel iyileşme teknikleri ile (EFT-Oto Hipnoz-Beden Farkındalığı-Şükür) çalışmaya başladık. Her kontrolde endişeli bir yüz ifadesi ile odama giren Y.E 2 hafta sonra geldiğinde gülümseyen yüzü ve gevşemiş bedeniyle kontrollerini yaparken, bebeği ile ilgili hiçbir olumsuz soru sormadı. Rahmi gevşemiş durumdaydı. Bebeği zamanında ve 3 kilo 800 gr doğdu. Korkuların, kaygıların bebek, hamilelik ve doğum yolculuğu üzerindeki olumsuz etkilerini ve gerçeğe uygun formatlanmanın anne ve bebekteki yapıcı değişimleri gösteren çarpıcı bir örnektir Y.E’nin hikâyesi.
Kaygıları bırakıp huzura, anneliğin, hamileliğin ve doğumun güzelliklerine ulaşabilmek için önce bilinçaltındaki yanlış yazılımlar temizlenmeli. İşte bu noktada zihinsel iyileşme tekniklerinden EFT, hipnoz, kelimelerin sihir etkisi çok işimize yarıyor. Ve yanlış yazılımların temizlenmesiyle, programın özünde varolan anne olma sürecindeki doğum yolculuğunun güzelliklerini, mutluluğunu hissediyor anne adayı. Bu mutlulukla doğumu da tatlı bir heyecanla beklemeye başlıyor. Hipnotik doğum çalışmalarında, doğumu keyifle tekrar tekrar yaşatırız. Artık zihin artmış beden farkındalığı ile öğrenmiştir doğumun ne olduğunu, nasıl yaşanacağını. Doğum zamanı geldiğinde de beden zihnin bildiklerini yaşamaya başlar. Böylesine kendine ve bebeğine özel olan yolculuğun her anının tadını çıkarır. Acele etmez, bebeğine ve sürece saygılı davranır. Her bir doğum kasılması ile birlikte derin bir şükürle bedeni ve ruhu gevşer. Rahimdeki her bir kasılmanın bebeği için gerekli olduğunu bilir, her kasılmayı gülümseyerek karşılar.
Güvenli, huzurlu bir hamilelik ve doğum yolculuğu lüks değil bir gerekliliktir. Tüm anne adaylarına huzurlu bir hamilelik keyifli bir doğum yolculuğu dileklerimle…