Çocuklar ve korkular…
Yetişkinler için sıradan olan bazı sesler, görüntüler ve hayvanlar, bazen çocuklar için çok korkutucu, ürkütücü olabilir. Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu durum ve nesneler de, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Önemli olan nokta, bu korkunun süresi ve yaş dönemine uygun olup olmadığıdır. Korkunun ortaya çıkmasında birkaç faktör etkilidir. Bunlardan başlıcası da korkunun öğrenilmesidir.
Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu
Çocuklar, büyürken anne ve babalarını çok dikkatli bir şekilde gözlemlerler. Onların olaylar karşısında verdikleri tepkileri taklit eder ve uygulamaya çalışırlar. Model almada aile tek kaynak değildir. Arkadaşlar, öğretmenler, televizyon, bilgisayar oyunları da alternatif etki kaynaklarıdır. Seyredilen bir filmin veya anlatılan bir hikayenin etkisinde kalma da görülebilir. Hayallerinde var olan yaratık, hayalet, canavar vs. gibi bir takım gerçek dışı varlıkların, en korumasız oldukları uyku saatlerinde geleceklerini düşünüp uykuya dalmak istemez veya anne ve babalarıyla uyumak isterler. Doğuştan itibaren çevresel faktörlerden çok çabuk etkilenen bir çocuk daha kolay korku reaksiyonu geliştirebilir ama asıl önemli olan aile çevresinde olaylara nasıl tepki verildiğidir.
ÇOCUKLAR NELERDEN KORKAR?
Doğumdan sonraki ilk bir yılda bebekler, yüksek ve ani seslere duyarlıdır. Anne-babadan ayrılma, yabancı kişiler ve yeni ortamlar birer korku kaynağıdır. Çocuklar 2-6 yaşlar arasında diğer yaşlara göre daha çok korkar. Bu yaşlarda yabancılardan korkma önde gelir. İki buçuk yaş civarında ani gürültülerden, garip hayvanlardan ve doktorlardan korku öne çıkar. Yine iki yaş civarında karanlık, tuvaletten korku, hatta palyaçolardan korkma görülebilir. Hayali yaratıklar yine korku nedenleri arasındadır. Bazı çocuklar bu yaşlarda tuvalette sifon çekildiğinde, düşüp gitmekten korkar. Bazıları önceden tepki vermediği halde, bir anda 3 yaş civarında köpeklerden korkmaya başlar. Korku kötü bir tepki olmamasına rağmen, aşırı korkular çocuğun ve ailenin huzurunu kaçırabilir. Bu nedenle korkuyla başa çıkmayı bilmek gerekir. Altı yaşından sonra, okul korkuları, performans korkuları gibi daha gerçekçi korkular baş gösterir. Okulla ilgili korkular ileriki dönemlerde de devam edebilir. Sosyal korkular ve vücuda gelebilecek zararla ilgili korkular ön plana çıkar. Bu sırada hayali yaratıklarla ilgili korkular gittikçe azalır.
YAŞ GRUPLARINA GÖRE KORKU TÜRLERİ:
0-1,5 yaş arası dönemde ses, korku yaratan uyarıcılar arasında birinci sırada gelir. 6.ayda ya da daha ileriki aylarda bebeklerin yaşındaki ilerlemeye bağlı olarak bebeklerde uçurum görüntüsüne karşı korku tepkileri artmıştır. Diğer bir korku türü ise bebeklerin yabancılara karşı gösterdikleri korku tepkileridir. 7. ve 8. aylarda yabancılara karşı hissettikleri korku duyguları 1. yaşın sonuna doğru yoğunluk ve sıklık gösterir. Yine bu yaş döneminde en sık rastlanan bir diğer korku türü ise gürültülü uyarana bağlı irkilmedir.
0-6 yaş arasında anne – babadan ayrılma korkularına çok sık rastlanmaktadır. Annenin çocuğunun yaramazlık yapmasına engel olmak için ‘seni bırakırım, dilenciye veririm’ tarzındaki yaklaşımı farkında olmayarak çocukta korku tepkisi oluşturabilir.
1,5 -3 yaş arası dönemdeki korkulara bakacak olursak çocukların korkularında korkulan objeye bağlı bir artma görülür. Bu dönemdeki korkular arasında hayvan (örneğin köpek) gök gürültüsü, ani ses, yalnız yatma, tuvalette sifonun çekilmesi, elektrik süpürgesi vs. sayılabilir.
3-4 yaşlarında bu korkulara karanlık, dilenci, hırsız, öcü korkuları eklenir. Tuvalet alışkanlığı kazandığı dönemde bedeninden bir şeylerin koptuğunu görerek korkması da yine bu dönemdedir. Karanlık korkusu bebeklikten itibaren en sık rastlanan korkuların başında gelir. Anne – babanın en sık pekiştirdiği korku türüdür. Bu korku türünde de model alınması olağandır. Çocuk anne – baba ya da yakınlarından birinin karanlık korkusu yaşadığını bilirse, bu korkuya maruz kaldığında ister istemez karanlığın ürkütücü olduğu düşüncesine kapılabilmektedir. Şayet bu korku anne – baba tarafından pekiştirilmezse ve uygun bir şekilde yaklaşılırsa kendiliğinden kaybolmaktadır. Bu bağlamda çocuklara güven vermek, onlara yalnız olmadıklarını mesajını vermek önem taşımaktadır.
4 yaşında doruğa ulaşan korkularda bu yaştan itibaren yavaş yavaş azalma görülmesi beklenir. 5 yaş fazla korkulu bir yaş değil daha çok somut korkular görülmektedir. Çocuklar bu dönemde daha ziyade düşüp yaralanmaktan, köpekten, bir yerinin kanamasından korkarlar.
6 yaşlarında korkularda yeni bir artma gözlenir. Özellikle sesle ilgili korkular, hayalet, hortlak, cadı, şimşek, yalnız uyuyamama ve benzeri korkular üst düzeydedir. Hatta bazen ‘yatağın altında biri var’ diyerek tek başlarına kendi odalarında yatmak istemezler. Ayrıca izledikleri filmlerin etkisinde kalarak da korku geliştirebilirler. Bu nedenle çocuklara korku içeren sahneler seyrettirilmemeli veya filmi izleme esnasında ortamdaki sessizliği bozup onunla film üzerinde konuşulmalıdır.
7 yaş: Bu yaşta pek çok korkular vardır. Karanlık, bodrum, tavan arası korkusu, gölgeleri hayalet cadı gibi algılama söz konusudur. Okuduklarından, televizyonda gördüklerinden fazlasıyla etkilenme, endişelenme yaşıdır.
8-9 yaş: Bu yaşlarda endişelenme ve korkular daha azdır. Sudan ve karanlıktan daha az korkarlar. (Bu nedenle evde mutsuz olunca valinizi toplayıp gitmeyi düşünebilirler) Daha gerçekçi korkular, bir şey yapamamak, okulda başarısızlık gibi kişisel endişeler söz konusudur.
10 yaş: Pek çok korkular vardır, genelde 1-2 yıl sonrasına göre daha az korkulu bir yaştır. Hayvanlardan özellikle yılanlardan korkarlar. Bu yaşta yükseklik, yangın, kötü adam korkusu da söz konusudur.
ÇOCUKLARIN KORKULARINI YENMESİNDE AİLELERE ÖNERİLER
Çocuklar, çevrelerini tanıdıkça, beden güçleri ve zihinsel yetenekleri geliştikçe korkularını büyük ölçüde yenerler. Anne ve babaların, çocuklarının yaşadığı korkuların daha ileriki yaşlara taşınmaması için dikkat edebilecekleri bazı noktalar vardır:
Çocuk kaç yaşında olursa olsun hissettiği korkuya karşı saygı gösterilmelidir. Bağırmak, alay etmek veya korkusunu yok farz etmek korku sürecinin uzamasına sebep olacaktır. Çocuğun korkusunun ana kaynağını anlaşılmaya çalışılmalıdır. Ağlama veya kriz anları geçtikten sonra sakinleştiğinde bu konuyla ilgili sohbet edilmeli ya da ondan duygularını anlatan bir resim yapması istenmelidir. Beraberce deneyimlenebilecek korkuları varsa çocuğun yanında durarak ona destek olunmalı ve bu süreci atlatmasına yardımcı olunmalıdır. Çocuk korktuğu olay veya nesneler hakkında konuşurken sakin bir şekilde dinlenilmeli, onun korkusunu tetikleyecek aşırı tepkiler vermekten kaçınılmalıdır. Çocuklara korkulu masallar anlatılmamalı, korku filmleri izlemesine ve şiddet öğelerinin çokça yer aldığı bilgisayar oyunlarının oynamasına izin verilmemelidir. Çocuğun değişik ortamlara girmesine, kişilerle olmasına ve çevreyi tanımasına izin verilerek, çocuğun bu yeni deneyimleri yaşarken çok fazla koruyucu olmadan onun bireyselleşmesine yardım edilebilir. Korktuğu nesnelerin mizahi yönleri bulunup onlarla dalga geçmesi sağlanabilir. Örneğin korktuğu canavarın resmini çizdirip süsleyerek komik bir hale sokulması gibi. Yaşa özgü korkular hala devam ediyor ve çocuğun yaşam kalitesini etkiliyorsa en kısa sürede bir uzmandan destek almak faydalı olacaktır.