Çocuklarda Ve Ergenlerde Obezite Nasıl Anlaşılır?

Bugünlerde sık sık duyduğumuz bir kavram var: Obezite. Araştırmalar, İngilizce’de “aşırı şişmanlık” anlamına  gelen obezitenin yaygınlığının son yıllarda dünyada ve Türkiye’de artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Özellikle çocuklar ve ergenlerdeki obezite ve şişmanlık oranındaki artış, aileleri ve sağlık profesyonellerini endişelendirecek boyutlarda. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” raporuna göre, ülkemizde 0-5 yaş arası obezite sıklığı %8,5; 6-18 yaş obezite sıklığı ise %8,2 olarak bulunmuştur.

Uzm. Psk. Gülçin Yılmaz

Obezite nedir ve neden bu kadar önemlidir?

Obezite, enerji alımının, harcanan enerjiden daha yüksek olduğu durumlarda, vücutta yağ dokusunun birikmesiyle ortaya çıkan bir sağlık problemidir. Obezite, kişinin psikolojik, sosyal ve medikal problemler yaşamasına neden olur. Çocuk ve ergenlerdeki obezitenin, hipertansiyon, diyabet, yüksek kolestrol, kalp hastalıkları gibi tıbbi sorunlarla ilişkili olduğu, dolayısıyla da obezite problemi yaşayan çocuk ve ergenlerin bu hastalıklara yakalanma oranının akranlarına oranla yüksek olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra ergenlik yıllarında görülen obezite, yetişkinlikte yaşanabilecek obezite açısından büyük risk oluşturmaktadır. Psikolojik açıdan bakıldığında ise obezite; çocuk ve ergenlerin, akranları tarafından kabul görmeme, aile bireyleri tarafından eleştirilme ya da alay konusu olması gibi durumlarda, özgüven problemleri, kaygı bozuklukları ve depresyon yaşamalarına neden olabilir.

Obezite hangi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkar?

Obezite; genetik, çevresel, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkar. Bu nedenle bu kompleks sağlık problemini tek bir faktöre bağlamak doğru değildir. Genetik açıdan bakıldığında, obezite sorunu yaşayan kişilerin çocuklarının obez olma riskinin, obez olmayan ebeveynlerin çocuklarından fazla olduğu saptanmıştır. Genetik faktörlerin yanı sıra, çocuk ve ergenlerin obez olmasında ailenin/ebeveynlerin yemek tercihlerinin, yeme alışkanlıklarının ve televizyon karşısında geçen zamanın etkili olduğu ortaya konmuştur. Televizyon karşısında çok zaman geçiren çocuk ve ergenler, daha sık ve sağlıksız besinlerle ara öğünler yer ve daha az hareket eder. Ayrıca, TV reklamlarında fast food, aşırı yağ ve karbonhidrat içeren ürünleri gören çocuk ve ergenlerde bu ürünleri daha çok tüketme isteği gözlemlenmiştir. Çocuklar ve ergenlerin, sebze ve meyve yerine, yüksek yağ oranı içeren fast food ürünlerle beslenmesi, vücutlarında yağ birikimine neden olur. Bedenimiz, enerji tüketirken vücuda alınan karbonhidrat ve proteini yakmaya programlanmıştır. Ancak, vücuda alınan yağın yakılması için fiziksel aktivite gerekir. Çocuk ve ergenlerin yeterince hareket etmemesi ve spor yapmaması da obezitenin oluşumunu etkileyen faktörler arasında yer alır.

Çocuk ve ergenlerde obezitenin oluşumunda psikolojik faktörler önemli yer tutar. Çocuk ve ergenler; okul, arkadaşlar ya da aileyle ilgili sorunların yol açtığı kaygı ve depresyonla, aşırı derecede yemek yiyerek başa çıkmayı deneyebilir. Aileden baskı gören, kendisini ifade edemeyen ve sürekli eleştirilen çocuklar ve ergenlerde, aşırı yemek yeme davranışına sık rastlanmaktadır. Bunlara ek olarak fiziksel şiddet ve cinsel tacize maruz kalmış çocuk ve ergenler de travmanın yarattığı psikolojik etkilerle başa çıkmak için aşırı yeme davranışında bulunabilir.

 

Obezitenin önlenmesi için neler yapılabilir?

Obezitenin oluşumunu etkileyen faktörler ve yol açtığı sonuçlar göz önüne alındığında, obezitenin, çocuk ve ergenlerin hem hayat kalitesini hem de sağlığını olumsuz etkilediği açıkça görülüyor. Yetişkinlikte yaşanabilecek obeziteyi, buna bağlı olarak gelişebilecek tıbbi problemleri; etiketlenme, özgüven eksikliği, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunları önlemek için, çocuk ve ergenlerde obezite ile mücadele etmek büyük önem taşıyor.

Obezitenin önlenmesinde çocuk ve ergenlerin yeme alışkanlıklarını düzenlemek ve fiziksel aktiviteyi arttırmak enerji alımı ve enerji tüketiminin dengelenmesi açısından önemlidir. Çocuklarda belli yiyeceklerin tüketimini tamamıyla yasaklamak, onlarda bu yiyecekleri daha çok tüketme isteği uyandırabilir. Bu nedenle, ebeveynler çocuklara hangi yiyeceğin ne zaman sunulacağı konusunda yetki sahibi olmalı; ancak çocuğun hangi yemeği yiyeceğine dair tercih hakkı bulunmalıdır. Aşırı karbonhidrat ve yağ içeren cips, çikolata gibi yiyeceklerin eve alındıktan sonra çocuğun bu ürünleri tüketimini sınırlandırmak yerine, bu ürünleri çok az miktarda almak ya da hiç almamak, yeme alışkanlıklarını düzenlemek açısından yardımcı olabilir. Ayrıca, her akşam düzenli olarak ailesiyle yemek yiyen çocuk ve ergenlerin, daha sağlıklı bir yeme düzenine sahip olduklarını araştırmalar desteklemektedir. Obeziteyle baş etmenin başka önemli bir yolu da çocuk ve ergenleri TV karşısında vakit geçirmek yerine, fiziksel aktivite yapmaya teşvik edilmeleridir. Evde TV izlemek ya da bilgisayar oyunu oynamak yerine, akranlarla dışarıda oynamak, düzenli olarak spor yapmak ve mümkünse okula yürüyerek gitmek, vücuttaki kasların enerji harcayarak yağ yakmasına yardımcı olacak, dolayısıyla da vücudun yağ depolamasına engel olacaktır.

Obezite ile mücadelede göz ardı edilmemesi gereken noktalardan biri de ailelerin çocuklarına yaklaşımıdır. Çocuğun stresli ve kaygılı durumlarla başa çıkmak için geliştirebileceği aşırı yeme davranışını önlemek için, çocuğun duygularını ifade etmesine izin verilmelidir. Aşırı yeme davranışı ya da obeziteyle dalga geçmek, sürekli eleştirmek ve aşırı yemek yediği için çocuğu cezalandırmak, obeziteyi engellemeyeceği gibi, çocuk ve ergenin aşırı yeme davranışını pekiştirecektir. Çocuğa kaygılı, stresli ve depresif hissettiren konular onunla konuşulmalı ve ona güven verilmelidir.

Obezite psikolojik ve fiziksel boyutlarıyla kompleks bir sağlık problemi olduğundan, tedavisinde hem tıbbi destek hem de psikolojik danışmanlık hizmeti alınabilecek uzmanlarla çalışmak gerekir. Çocuk ve ergenlerde obezitenin tedavisinde, ailenin tedavinin amacını bilmesli çocuğu suçlamamalı ve çocuğa destekleyici olarak yaklaşmalıdır.

 

 

 

 

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo nedir