Hayatımızın en güzel, en romantik anlarının, aslında bir sözleşme olduğunu biliyor muydunuz? Evet, evlenirken nikah memuru önünde bir sözleşmeye, taraf olarak imza atmaktayız..
Örf adetlerimizde, iki hayat birleştirilirken izlenilecek yolda söz, nişan, resmi nikah gibi bazı merasimler bulunmaktadır. Bu örflerimizin pek tabii kanunda karşılıkları, izlenecek resmi yolları bulunmaktadır. Şöyle ki; bir kadın ve erkek özel hayatlarında evlenmeye karar verdilerse, bu niyetlerini aileleri ile de paylaştıkları gibi, bu hususu, resmi merci olarak, belediye başkanlıklarının evlendirme müdürlükleri ile de paylaşmalıdırlar.
Evlendirme dairesi olarak da anılan bu kurumlara, evlenmek niyetinde olan kadın ve erkek, ortak başvuruları ile istenilen belgeleri sunarak müracaat ettiklerinde, yapılacak incelemede evlenmelerine mani hal kalmaması halinde, işin şekil şartlarına geçilebilir. Diğer bir ifadeyle, evlilik prosedürü, hukuken iki basamaklıdır. İlk basamakta, tarafların sunduğu belgelerin uygunluğunun kontrolü ve ikinci basamakta uygun olan bu belgeler uyarınca, nikah memuru huzurunda en az iki kişinin tanıklığında evlenme iradesini ortaya koyma.
Birinci basamakta, taraflar, yaş, medeni hal, sağlık kontrolü gibi şartları taşıdıklarına dair belgeleri, evlendirme dairesine sunarlar. Nüfus bilgileri ile ilgili olarak; taraflar, 17 yaşını doldurduklarına dair nufus bilgilerini, eğer 17 yaşını doldurmadılar ise, velisinin izni olduğuna dair belgeyi, velisinin izni yoksa, hakim tarafından yapılan yargılama neticesinde velinin haksız nedenlerle izin vermediğinin ispatı ile verilecek evlenmeye izin belgesini sunmalıdırlar.
Nüfus bilgileri şartı yanı sıra tarafların sağlık kontrolü de önem arz etmektedir. Buradaki kontrolün maksadı, vatandaşı, bir hastalıktan mütevellit kısıtlamak veya evlenme hakkını elinden almak olarak değerlendirilmemelidir. Zira, ailenin, toplumun en küçük ferdi olduğu göz önüne alınarak, bu en küçük birimde yaşanacak bir problemin, ilerleyen süreçte, toplumu etkileyecek daha büyük problemlere neden olmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Diğer yandan da, taraflardan birinin, diğerinden sakladığı bir hastalığı var ise, bunu bilmeden evlenen tarafında sağlığının bozulmasını kanun engellemeye çalışmaktadır. Malum en nihayetinde, insanın sağlığından daha önemli ne olabilir ki… Haliyle, yapılan sağlık muayenesinde, kan alınması ve verem savaş dispanserlerinde akciğer filmi çekilmesi gibi basit ve hızlı bir inceleme yapılmaktadır. Alınan kan ile bazı bulaşıcı hastalıkların, kanda mevcut olup olmadığı ve gebelik testi yapılmaktadır. Yapılan inceleme sonucunda aile hekimi, tarafından düzenlenen sağlık raporu, evlendirme dairesine sunulmak üzere yeterli olmaktadır. Bu noktada pratik bir bilgilendirme de yerinde olacaktır. Her vatandaşa atanmış bir aile hekimi olmakla birlikte, tarafların aile hekimlerinin farklı illerde olması halinde, bir tarafın aile hekimine her ikisi içinde müracaat yapılabilmektedir.
Son incelenmesi gereken ise, medeni hal araştırmasıdır. “Evlenmek isteyen kişinin medeni hali bekar olmak zorunda zaten” diye düşünebilirsiniz ama çok farklı vakıalar ile karşılaşıldığından, kanun bu konuda da düzenleme getirmiştir. Örneğin evlenmek isteyen kadın, daha önce de bir evlilik geçirmiş ve şimdi yine evlenmek istiyor ise, 300 gün bekleme mühleti bulunmaktadır. Bu da gebelik olasılığına karşın bebeğin soybağının belirlenmesi için önem arz etmektedir. Vatandaşlarımızın bazılarının bilinçsizliğinden bazılarının tehdit altında olmasından kaynaklı olarak pek çok vakıa ortaya çıktığından, medeni hal düzenlemesi gibi bazı yasaklayıcı haller bulunmaktadır. Örneğin belli dereceye kadar akrabalık ve/ veya kayın hısımlığı, evlat edinen ile olan hısımlık gibi. Hiçbir şartta eksiklik veya kanuna aykırılık olmadığı tespit edildiğinde, taraflara evlenmeye ehliyetli olduklarına dair izin ve resmi merasim için gün ve saat verilir.
Resmi merasim, bizler için “evet” dediğimiz en romantik an olması yanı sıra aslında çok önemli hukuki bir andır ve resmi “şekil” zorunluluğudur. Her ne kadar gülerek, eğlenerek, duygulanarak bu merasime iştirak etsek de, aslında nikah memuru önünde, iki kişinin tanıklığında, hür irademiz ile önceden teslim ettiğimiz belgeleri tasdik edip, evlenme arzumuzu ortaya koyduğumuz resmi bir prosedürdür. Bu nedenledir ki, evlenen kişi adına avukatı veya ailesi veyahut da temsilcisi “evet” diyemez. Nikah memuru, öncelikle kimlik bilgilerini teyit eder. Şüpheli hal bulduğu hallerde, kimlik bilgileri ile ilgili detaylı sorular sorabilir. O an için mantıksız gelebilen bu sorular, aslında önceden pek çok olumsuz vakıa ile karşılaşıldığı için yerinde bir tedbirdir. Örneğin, “Ayşe” adlı kişinin evlenme isteğiyle yapılan inceleme neticesinde, nikah memuru huzurundaki kişinin “Ayşe” olmadığından şüphelenmiş olabilir. Bu nedenle sadece “Ayşe” nin bilebileceği ve fakat onun yerine geçen kişinin bilemeyeceğini düşündüğü soruları, kimlik dolandırıcılığını ortaya çıkarmak için yapabilir. Maalesef böyle vakıalar, dünyanın her yerinde yaşanıyor. Üzücü ama şaşırtıcı değil. Örneğin, “Ayşe” adlı kişi evlenmek istemiyor olabilir, bir yerde kendi rızası dışında alıkoyuluyor olabilir ama onun evlenmesinden menfaati olacak kişiler, “ Ayşe” nin yerine “ Ayşe” gibi davranması için birilerini ayarlamış olabilir. Nikah işlemi bittikten sonra artık “resmen” ve kayıtlar üzerinde evli olan “ Ayşe”nin, aslında evli olmadığını ispat etmek için ancak bazı yasal yollara başvurması gerekecektir ki, o sırada da belki canına, malına veya namusuna karşı bir ihlal yaşayacaktır. Böyle örneklere karşı alınan tedbirlerin, hiçbir vatandaş ayırt edilmeden uygulanması gerektiğinden, sorulan sorulara espri ile de olsa yanlış cevap verilmesi halinde, o anda nikah işlemi iptal edilir. Bu nedenledir ki, “Şahitler huzurunda evlenmeyi kabul ediyor musunuz?” sorusuna “Hayır” şeklinde şaka yapıldığı zaman, nikah memuru, nikah işlemini sonlandırmakta ve merasim yerini terk etmektedir. Zira, şaka olduğunu salondakiler ve nikah memuru anlasa ve bilse de, şekli bir hukuki zorunluluk olan merasimde, bir defaya mahsus vereceğiniz cevapları, şaka da olsa değiştiremezsiniz.
Nikahın, uygun şekilde bitirilmesini takiben, imzaların atılması ile artık taraflar karı-kocadır ve Medeni Kanun kapsamındaki tüm sorumluluk ve hakları, kendilerini bağlamaktadır. Nikahı, Belediye Başkanları veya kendilerinin yetkili kıldığı kişiler kıyabilirler. Yurt dışında ise konsolosluklar, Türk toprağıdır ve konsoloslarımız veya yetkilendirdikleri kişiler kıyabilir. Her iki halde de, imzalar atıldıktan sonra, yetkililer, sisteme evlilik akdinin girişini yaparlar ve artık resmi makamlar önünde en fazla 24 saat içerisinde yeni soyadınız yer almaktadır. Bu nedenle sizlere tavsiyemi; özellikle balayına yurt dışını tercih edenlerin, yanlarında mutlaka evlilik cüzdanlarını da taşımalarıdır. Zira resmi makamlar önünde, mesela pasaport kontrol noktasında, kocanızdan aldığınız soyadı yer alacaktır fakat pasaportunuzda evlenmeden önceki soyadınız yazılı olduğundan, çelişki doğacaktır. Evlilik cüzdanınızı ibraz ettiğiniz anda, bu çelişki ortadan kalkacaktır. Aynı şekilde ehliyet ve nüfus cüzdanlarınızda soyadı farklılığı oluşacağından, evlendikten sonraki bir ay boyunca evlilik cüzdanınızı yanınızda taşımanız, kolaylık sağlayacaktır. En nihayetinde evliliği müteakip her iki tarafta bir ay içerisinde, tüm bu sayılanların yenisi için de gerekli müracaatları yapmalıdır, aksi takdirde idari para cezası ödemek zorunda kalınır.
Hayatın bu en güzel anlarının, aynı zamanda hukuki bir prosedür olduğunu ve resmi makamlar önünde şaka, espri, kinaye yapmamak gerektiğini bilmekte fayda vardır. Bu vesileyle şimdiden evlenmek üzere olan tüm tarafları tebrik eder, bir ömür mutluluklar dileriz.