Erteleme Davranışı Nedir

İşi hemen yapanlar ile erteleyenler arasındaki derin uçurum nice zamandır araştırmacıların merakını kabartıyor. Ben de konuyla ilgili ilk defa yapılan bilimsel bir araştırmanın sonuçlarını beraber konuşalım istedim.

Hepimizin hayatında mutlaka her işini erteleyen insanlar vardır. Hatta belki kimimizin direk olarak kendi, sürekli erteleyenler grubundadır. Örneğin üniversiteden sınıf arkadaşım, aynı zamanda en iyi dostum.

Sanırım ertelemenin; karaktere özgü bir şey olmadığını veya kolayca kontrol altına alınabilen bir davranış olmadığını onunla keşfettim. O muhteşem sınav haftalarımızda ders çalışmaya başlamak için ne kadar çaba sarf ettiğini dün gibi hatırlarım. Önce masasını düzenler, notları numaralandırır.

Kendine göre bir düzene koyar. Sınavdan kaç alması gerektiğini hesaplar. Geçmiş yıllarda sorulmuş soruların, konuların istatistiğini çıkarır.  Üst sınıflardan farklı, daha detaylı notlar bulmaya çalışır. Bu liste uzayıp giderdi böyle. Ama günün sonunda onca hazırlıktan sonra bir sayfa bile ilerleyemezdi. Asıl çalışma kısmını kesin olarak sınav gününe kadar ertelerdi.

Benim de çok çalışkan bir öğrenci olduğum söylenemezdi fakat en azından o anlaması güç uzay matematiği ile yüzleşmekten o kadar korkmazdım.

Üniversite bitti, evlendim. Ama hayatımı birlikte geçirdiğim sevgili eşim de maalesef tam da en yakın dostum gibi erteleme davranışları sergiliyor. Belki daha da ileri boyutlarda.

Birlikte yapacağımız herhangi bir aktiviteyi, belki yapacağımız büyük küçük bir yatırımı erteliyoruz. Çünkü kendileri bütün sonuçları hesaplıyor. Bu sonuçlarda eğer en ufak bir risk varsa o işi erteliyor. Aslında belki arkadaşımın sorunu da buydu, çalışmıyor çünkü başarısız olma ihtimaline karşı kendini güvenceye alıyor. En sonunda sınavdan alacağı kötü not için bir açıklama yaratıyor, “Zaten çalışmadım”.

 

İşte burada yapılan araştırma devreye giriyor. Uzmanlar erteleyenler ile işini zamanında yapanların beyinlerini incelemeye aldılar. Ve sonuç olarak beynimizin eylem denetimini yapan “amigdala”  bölgesi ile ilişkili olduğunu saptadılar.

Erteleme eğiliminde olan deneklerin amigdala bölgesinin daha büyük olduğu tespit edildi. Bu bölge davranışlarımızı hayata geçirmeden önce olumsuz olası sonuçları için bizi uyarır.

Ve olması gerekenden büyük olması; davranışı başarıyla gerçekleştirmemizi sağlayan “dorsal” bölgenin daha küçük olmasına sebep oluyor. Böyle olduğundan erteleyen bireyler eylemin sonuçları yönünden daha kaygılı olduklarından eylemi hiç yapmamayı daha güvende sayıyor. Ve bu da bize erteleme davranışının gerçek sebebini veriyor.

Tabi ki eylem denetimiyle ilgili araştırmaların daha başlangıç aşamasındayız. Bu fiziksel farklılığa sahip bireyler, özel eğitimler veya beyin uyarılmasıyla iyileştirilebilir mi sorusu henüz cevapsız. Çünkü çalışmalar henüz çok yeni. Ama bu davranışın beyinde bir arka planı olduğunu bilmek bile oldukça rahatlatıcı.

Uzmanlar tedavi yollarını araştıra dursun, MIT öğretim üyesi Robert Pozen, etkili ve verimli olmanın yollarını anlattığı en son kitabını piyasaya sürdü. “Birçok insanın günlük rutinlerinde çektiği sıkıntıyı gördüm. Bu sunduğum, sağduyunun sistematikleştirilmiş hali” dedi ve şu önerilerde bulundu:

Üretkenliği saatle değil sonuçla ölç.

Hedeflerini sıraya koy, önceliklerini belirle.

Küçük şeylere kafa yorma.

Öncelikli projeler için baştan değil sondan başla.

Düşünmeye zaman ayır.

Sıkıcı ol.

Eve dön.

Bu önerilerin uygulanabilirliği tartışmalı olsa da başarıya ulaşmak için hayatında birçok şeyi başarmış olan insanların tavsiyelerini ciddiye almak gerekir diye düşünüyorum.

En azından kendi formülümüzü bulana kadar biraz kopya çekmekten zarar gelmez.

Sevgili okur, sağlıcakla kal…

Şafak Yıldızhan

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo