Evlilik, Geçinmeye Gönüllü Olduğumuz Bir İstek Oyunu

Son yıllarda evlilikler neden bu kadar kısa sürüyor? Tahammül insan ilişkilerinde neden geri planda kaldı? Doğru evlilik, sağlıklı ilişkinin sırları neler? Aşkın ömrü evlilikle tükeniyor mu? Tüm bu soruların cevabı bu yazıda…

 

Aynur İlhan Psikolog

 

 

Büyüklerimizin ömür boyu başarıyla devam ettirdikleri evlilikleri niye günümüze,

bugünkü kuşaklara taşınamadı?

 

Öncelikle duygusal ilişkiler, hem en çok zorlandığımız hem de en çok beslendiğimiz temel bir ihtiyaç.

 

Çok daha temel bir bakış açısıyla ele aldığımızda Y-Z kuşağının ilişkiler, eğitim, kariyer ve diğer tüm hedeflerinde başarıyı, adım adım çıkılan merdivenler gibi hayal ettiğini düşünüyorum.

Oysa başarı, sürekli artarak devam eden olumlu bir süreçten çok, düşe kalka, zorlanarak öğrendiğimiz ve elde edebildiğimiz bir kavram.

 

Logoterapi’nin kurucusu Victor Emil Frankl’in dediği gibi; başarı ya da mutluluk hedeflenebilir bir amaç değil, kendimizi adadığımız bir işin ya da ilişkinin yan ürünü olarak kendiliğinden ortaya çıkar!

 

Y-Z kuşağının ilişkiler ve evlilik konusunda, her an mutluluğu ve iyi olma halini hedeflemeleri, olumsuz duygu durumunu, belirsizliği ve bilinmezliği tölere etmekte zorlanıyor olmaları, ilişkilerin devamlılığını oldukça baltalıyor.

 

Çünkü ilişkiler ve evlilikler, sorun yaşadığınızda değiştirebileceğiniz ya da iade edebileceğiniz bir ürün değil, sorunlara rağmen geçinmeye gönüllü olduğunuz bir istek oyunudur.

 

 

Günümüz evliliklerinde yoğun olarak görülen tahammülsüzlük nelerden kaynaklanıyor?

 

Yeni jenerasyonun, haz almak konusunda oldukça iddialı ve mutlu olmaya çok odaklandığını düşünüyorum.

 

Oysa evlilik dediğimiz şey; aynı kişiyle, aynı evde, aynı yatakta yıllarca devam eden bir süreç. Her şeyin aynı olduğu bir yapıda olağanüstü haz beklentisi içinde olmak, gerçekçi ve sürdürülebilir değil.

 

Diğer bir sebep ise partnerimizin her davranışını gerçek kişiliğine göre değil, hayalimizdeki ideal kişiliğe göre yorumlamak! Örneğin partneriniz gerçekte hediye almakta ya da özür dilemekte zorlanan biriyse, ondan sürekli minik sürprizler ve her hatasında sözlü olarak özür dilemesini beklemek, çok gerçekçi olmayacaktır.

 

Her ilişki parmak izi gibi birbirinden farklıdır,  ancak evliliğin idealize ederek, belirli kalıplar içinde yaşamaya zorlanması, çokça -meli, -malı cümlelerinin kurulması, ilişkideki tahammül sınırlarını daralttır ve sorunlara karşı direnci düşürür.

 

Uzman gözüyle çiftlere neler önerirsiniz?

 

Çiftlerin dikkat etmesi gereken dört önemli konu; cinsellik, iç görü, yalnız zaman geçirmek ve iletişim..

 

Dünyada var olma serüvenimiz anne karnında başladığı için, bizi en çok sakinleştiren ve öğrendiğimiz ilk şey; fiziksel temas. Bu sebeple bebekler anne kucağında ve temas halindeyken daha sakin, daha dingindir..

 

  • İlişkilerde de bu sakinliği, fiziksel temas ve cinselliği sürdürerek sağlamaya çalışılmak,
  • Yaşanan tüm sorunlarda iç görülü davranarak “Bu olumsuzluğa katkım var mı?” sorusunu yüksek samimiyetle yanıtlamak ve hatamızı kabul etmek,
  • Evlilikler en çok kadın-erken rolünden ebeveyn rolüne geçildiği dönemde tökezlemeye başlar, bu sebeple çocuksuz zaman geçmek, anne-baba rollerinin evliliğin önüne geçmemesine dikkat etmek,
  • İletişimde bulunurken uzlaşamama ihtimalini göz önünde bulundurarak iletişimin kendi doğrularını dayatmak değil, konuşmak ve dinlemekten ibaret olduğu bilincinde olmaya çalışmalarını önerebilirim.

 

 

 

Temelleri sağlam atabilmek için evlilik öncesinde neler önerirsiniz?

 

Anatomi Profesörü Sami Zan, girdiği her derste kadınlara seslenerek “Koca terbiye edilmez, terbiyelisi alınır.” dermiş.

 

Kadın ya da erkek fark etmeksizin her birey, evlenmeye karar verdiği kişinin davranışları ile ilgili zihninizde bir değiştirme listesi varken evlenmemeli! Elbette ki her insan değişip dönüşebilir, ancak birinden bunu beklediği ya da dayatıldığı anda; doğal benliğin değişim süreci direnç göstermeye başlar. Bu sebeple bireyler değiştirmek istediği değil, olduğu haliyle kabul edebildiği kişiyle evlenmeli.

 

Ayrıca evlenmeden önce “Neden evleniyorum?” sorusunu kendilerine sormalı ve bunu oldukça samimi bir şekilde yanıtlamalarını öneriyorum.

 

Çünkü toplumumuzda evlilik; okulu bitirmek, işe başlamak gibi gelişim görevlerinden biri olarak tanımlanıyor ve evlenmekte geç kaldığı düşünülen kişilere “Evde Kaldı!” benzetmesi yapılarak mahalle baskısı oluşturulmakta. Bu sebeple bireyin gerçekten neden evlendiğini sorgulamasını öneriyorum.

 

Çünkü evlilik dediğimiz şey; bir gelişim görevi değildir ve uzun yıllar devam etmek için çok daha derin bir hevese ihtiyaç duyar..

 

Her iki tarafında akrabalarıyla sağlıklı ilişkiler kurmak, kuşak çatışması ile başa çıkabilmek için neler önerirsiniz?

 

Toplumsal alt kodlarımızı incelediğimizde, bireysel değil, toplum değerlerin daha kıymetli olduğunu, bu sebeple toplumsal ilişkilerin ödüllerinin de bedellerinin de çok daha fazla olduğunu görebiliriz. Buda bize bireysel ilişkilerimizin toplumsal ilişkilerimizle aslında ne kadar iç içe geçtiğini ifade etmektedir.  Dolayısıyla -istisnalar hariç- bir birey ile evlendiğimizde aynı zamanda onun aile dinamikleriyle de evlendiğimizi bilerek adım atmak zorundayız.

 

Evlilik boyunca aile ilişkilerinde; aile büyükleriyle geçinmeye gönüllü olmak, sevmeye çalışmak ve nezakete dikkat etmek çok kıymetli..

 

 

 

Evlilik sürecince en çok önem verilmesi gerekenleri maddeler olarak sıralayabilir misiniz?

 

 

Oldukça önemli olduğunu düşündüğüm ve tüm çiftlerin dikkat etmesini önerdiğim maddeleri şöyle sıralayabilirim;

 

  • Değiştirmek istediğimiz değil, olduğu gibi kabul edebildiğimiz kişiyle evlenmek,
  • Neden evlendiğimizi sorgularken, kalbimizde çok daha derin ve uzun vadeli arzuların olduğundan emin olmak,
  • Cinselliğin sürekliliğini korumak, fiziksel temasa önem vermek,
  • Ebeveynliği kutsallaştırmadan, evlilikte haz almaya devam etmeye çalışmak,
  • Düzenli olarak anne-baba rollerinden çıkarak çocuksuz zaman geçirmeye mutlaka zaman ayırmak,
  • İletişimde uzlaşamama ihtimalini cebimizde tutmak,
  • Kendi doğrularımızı dayatmak yerine
  • Geçinmeye gönüllü olmak,

 

 

 

 

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın