9. Filantropi Semineri’nde ‘‘İnsan Sevgisi’’

Bu yıl 9.su düzenlenen seminer, insan hakları konusundaki çalışmalarıyla dünya çapında ses getiren iki ismi; sivil toplum, özel sektör ve kamu temsilcileriyle buluşturdu.
 

sabancı vakfı

 
Sabancı Center’da düzenlenen “Her Şeye Rağmen İnsan Sevgisi” başlıklı seminerin konuşmacıları, yazar Amanda Lindhout ile model ve insan hakları aktivisti Waris Dirie oldu. Bu iki ismin de ortak özelliği, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen ayakta durmayı, insan sevgisini ön planda tutarak başarmaları.
 
Seminerin açılış konuşmasını yapan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Filantropi Seminerlerini her yıl 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile aynı haftada düzenlediklerini belirterek “İnsan haklarının sivil toplum çalışmalarında çok büyük önemi var. Sivil toplum çalışmalarının özüdür insan hakları… Maalesef bugün dünya genelinde insan haklarının ideal şekilde uygulandığı bir ortamdan söz etmemiz mümkün değil. Bu nedenle de toplumsal gelişmeyi sağlayacak etkili çalışmalara çok ihtiyacımız var.” dedi.
 

insan sevgisi sabancı vakfı

 
Güler Sabancı: “İnsan haklarının önündeki engelleri insan sevgisiyle kaldırabiliriz.’’
 
İnsan hakları alanında yapılacak her katkının büyük önem taşıdığını dile getiren Sabancı, “İnsan hakları, engellilerin hayata eşit katılımını teşvikten erken yaşta zorla evliliklerin önüne geçilmesine, kadınların eğitimine ve iş hayatına katılımından bunun devamlılığının sağlanmasına kadar hayatımızı çevreleyen pek çok konuda karşımıza çıkıyor. İnsan haklarının önündeki engelleri ancak bütüncül bir yaklaşımla çözümün parçası olarak, daha  önemlisi her işimizde insan sevgisiyle hareket ederek kaldırabiliriz. Bu konuda önemli bir görev üstlenen, çözümün parçası olmayı seçen sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını desteklemeye Sabancı Vakfı olarak devam edeceğiz.” dedi.
 

insan sevgisi sabancı vakfı

 
Amanda Lindhout: “Kendi içimizde barışı bulduğumuzda, daha barışçıl bir toplumda ve dünyada yaşayabiliriz.”
 
Gazeteci olarak gittiği Somali’de isyancılar tarafından kaçırılıp 460 gün boyunca esir edilen Amanda Lindhout, isyancıların elinden kaçmaya çalışırken kendisine yardım eden bir kadının hikayesini anlatarak, “Rehin tutulduğum günlerde, asla benden alınmayacağını düşündüğüm şeyleri bile kaybetmeye başladım. Işığı, gökyüzünü ve hatta ismimi bile. Böyle zamanlarda kendine dönüp kendi içinde cesaret bulmaya çalışıyorsun. O kadın beni kurtaramasa da, bana güç vermesi, gücün hediye edilebilen bir şey olduğunu fark etmemi sağlaması çok önemliydi. Anladım ki, ancak çok acı çeken insanlar başkalarına bu kadar acı çektirebilir. Etrafımızdaki öfke ve nefret bizim kendi düşmanımız haline geliyor. Kendi içimizde barışı bulduğumuzda, daha barışçıl bir toplumda ve daha barışçıl bir dünyada yaşayabiliriz. Bu nedenle ben de öfke ve nefretten uzaklaşarak, Somali’deki koşulları değiştirmek için çalışmaya karar verdim ve bir vakıf kurdum.” dedi.
 
Waris Dirie: “Birlikte olmaya ve birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var. Dünyayı ancak böyle değiştirebiliriz.’’
 
Kadın sünnetiyle mücadelede dünyada yapılan çalışmalara öncülük eden Waris Dirie, “Kadın ve erkek eşitliği çok önemli, hiçbir farkımız yok. Aynı şekilde seviyoruz, aynı şekilde yaşıyoruz. Bu nedenle değişmek zorundayız, eşitliği sağlamak zorundayız. Bütün bu sorunların temelinde iki sebep var, umursamazlık ve eğitim eksikliği. Benim hayata geliş amacım da 200 milyon kadının hayatını etkileyen kadın sünnetiyle, erken yaşta zorla evliliklerle ve kadına karşı şiddetin her türlüsüyle savaşmak. Hayatın amacını unutuyoruz. Birlikte olmaya ve birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var. Dünyayı ancak böyle değiştirebiliriz.” dedi.
 
 
 
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

yazılım