Bir Aile Sporu; Kayak

Tatil gelince aklınıza sadece yaz gelmesin. Kışın bembeyaz karlar içerisinde hem tatil hem de spor yapmak mümkün. Kayağın ailece yapılabilecek en güzel spor olduğunu söyleyen Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Mehmet Yarar, insanların kayak bilmesiyle kışın dağlarda da turizm olacağını, böylece yaz-kış ekonomik açıdan daha istikrarlı bir ortam oluşacağını söylüyor.

“12 yıl içinde 48 ile yapılacak bir yatırım mevcut. Eğer uluslararası standartlarda güzel bir şekilde ilerlenilirse 12 yıl sonra Türkiye, dünya kış turizminin ana oyuncusu olur demektir.”

“Ailecek spor yapmak istiyorsunuz, kışın kayak elbiselerinizi giyip dağa çıkıp çoluk çocuk arkadaşlarla beraber kayabilirsiniz. Kayak bir aile sporu. Türkiye genç ve aile değerlerine önem veren bir ülke, o zaman Türkiye’nin sporu; kayak sporudur.”

Türkiye’de kayak turizmi ne noktada?

Türkiye’de kayak turizminin esasında çok uzun bir geçmişi var. Ama dünyadaki gelişim seviyesi ile kıyaslandığında, dünya 1960 ve 70’lerden sonra kış turizmine müthiş bir yatırım yaptı. Yaz turizminde dünyanın en önemli 6 ülkesinden biri olan Türkiye, kış turizm haritasında dünyada yok. Hiçbir devlet Türkiye’de kış turizmi olduğunu dahi bilmiyor. Hatta biz Kayak Federasyonu deyince ‘’Aa Türkiye’de kayak mı var?’’ diyecek seviyede. Bu bizim hem tanıtım açısından çok zayıf olduğumuzu gösteriyor hem de tanıtımın ötesinde altyapı ve Türkiye’deki tesisler açısından uluslararası standartlarda uzak bir ülke olduğumuzu gösteriyor. Zaten bizim Kayak Federasyonu olarak değiştirmek istediğimiz gerçeklik bu.

Peki, kayak ülkemizde spor olarak ne durumda? İnsanlardan talep nedir, belirli bir kitle veya yaş grubu var mı ?

Türkiye’de Kayak Federasyonu’nun sportif faaliyetlerinin 80.yılı bu sene. Bu demek oluyor ki, 80 yıldır Türkiye’de kayak var. Kış Olimpiyatları’na Türkiye az da olsa katılmış, çok kısıtlı bir sporcu sayısıyla temsil edilmiş. Halbuki federasyon olarak Türkiye’deki olimpik federasyonlar içerisinde en büyüğü Kayak Federasyonu. 63 altın madalyayı temsil ediyoruz. Türkiye’de hiçbir federasyon 63 altın madalyayı temsil etmiyor.

Neden bilinmiyor peki?

Türkiye spor deyince futbol odaklı bir ülke. Basketbol ve voleybol gibi diğer sporlar da son zamanlarda gündeme geldi. Bizim konvansiyonel, güreş gibi ata sporlarımız hariç olarak söylüyorum.

Kayak denince de algı, zengin sporu olduğu ile ilgili. “Dağa mı gideceksin çok pahalı, malzemeleri çok pahalı. Ben koşmak istersem bir lastik ayakkabı alır koşar, ama kayak yapmak istersem çok para vermem lazım gibi bir imaj var.”
Aslında bu hem yanlış hem doğru bir algı. Niye yanlış çünkü Türkiye’deki kayak sporcuları hep fakir ailelerin çocukları. Doğu’dan çıkan, karların ve yokluk içinde yetişmiş, eldivensiz ve gözlüksüz kayak yapmış insanlar hepsi. Eğer kayak zengin sporu olsaydı bir yönüyle sporcuların da zengin olması lazımdı.
Zengin sporu olduğuyla ilgili algı şu şekilde doğru. Kısıtlı yatak sayısı var. Talep arttığı için fiyatlar yükselmiş çünkü yeterli yatak sayısı yok. Bugün yaz turizminde 1 milyon 100 bin yataktan bahsediyoruz, kış turizminde 10 bin yataktan bahsedemiyoruz. 20 bin 30 bin kişi kayağa gitmek isteyince yatak fiyatları anormal şekilde sezonda yükseliyor. Bu da kayağı erişilmez hale getiriyor. Dolasıyla arz-talep dengesindeki arzın, azlığından dolayı anormal bir fiyat şişkinliği var Türkiye’de. Adeta bugün yurt dışında kayak yapsanız çok daha ucuza gitme imkanınız var…

Türkiyede Yaklaşık 150-200 Bin Kişi Kayak Biliyor

Kayak turizminin bu kadar ön planda olmamasında medyanın da biraz etkisi var gibi…

Kayak Seven Gazeteciler Derneği diye bir dernek bile var Türkiye’de. Çok kısıtlı üyesi olmasında rağmen bunlar bütün dünyadaki kayak seven gazetecileri toplamayı başarmışlar. Dünyadan 500 tane gazeteci getirmişler. Ama bunun bir medya haberi olabilmesi  için bu olayı  medyatikleştirmeniz lazım. Medyatik bir ismi oraya götürmeniz, uluslararası bir olay yapmanız lazım. Haber olabilmesi için de bizim gibi Kayak Federasyonu gibi bu işi haber yapabilecek bir mantalitenizin olması lazım. Biz 4 milyon kayakçıyı hedefledik.
Türkiye’de yaklaşık 150-200 bin kişi kayak biliyor. Biz bu rakamı 20-40 katına çıkarmayı planlıyoruz. Bunu yapabilmeniz için iyi bir pr yapabilmeniz lazım. İnsanları dağa getirmeniz lazım ve dağa getirdiğinizde de memnun etmeniz lazım. O insanların kötü deneyimler de yaşamaması lazım dağda. Sorunsuz bir dağ deneyimi için öncelikle kayak turizminin altyapısının güçlenmesi gerekiyor Türkiye’de. Artı kayağı öğretecek eğitmen kadrolarının, ehliyetlerinin artırılması gerekiyor. Nicelik ve nitelik açısından geliştirilmesi gerekiyor.
Biz doğru pr ile 80 senede çıkan kayak haberinden daha çok haber çıkarttırdık medyada. Bu haberler arttıkça dağların doluluk oranları artıyor.

 Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Mehmet Yarar

Türkiye’deki kayak sporunun, dünyadaki bilinirliliği ne durumda?

Bilinirliğimiz 0,1. 1’i de ben ekleyeyim. 80 senelik federasyon tarihinde Kış Olimpiyatları’nda hiç madalya alamamışız. Bronz alan, ilk 10’a bile giren yok. Bu ne demek, kış sporu alt yapımız çok zayıf.
Kayak Federasyonu’ndan sadece 4 kişi Kış Olimpiyatları’na gitmiş, bunun ikisi de ülke kotasıyla gitmiş. Uluslararası sporcu oldukları için gitmemişler yani.
Biz şimdi gençlere, alt yapıya önem veriyoruz. Bu sene ilk defa 3+Kayak Akademisi diye bir adım attık. Türkiye’de ilk defa 3 yaşındakiler için bir federasyon kayağa başlatıyor çocukları. Linsdey Vonn, dünyada erkekler dahil en çok 1.lik kazanan kayakçı, 3 yaşında kayağa başlamış. Dünyadaki ortak paydada başarılı olmuş bütün kayakçılar 3 yaşında kayağı ayaklarına takmışlar. Bu ne demek kayak onların doğal ortamı. Kayağın bu sporcuların doğal ortamı olması lazım. 3 yaşında hiçbir şeyden korkmuyorsunuz ve her şeyi öğreniyorsunuz. İşte biz de kayağı şehre indiriyoruz, İstanbul içinde kayak öğretmeye çalışıyoruz.
‘’Eğitimlerle, Kayağı Şehre İndireceğiz’’

Federasyonun sporcu yetiştirme anlamındaki çalışmaları ne durumda?

Biz şehirlerdeki çocukları eğlendirerek kayağa alıştırmayı hedefliyoruz. 3-18 yaş kayak programları oluşturduk. Böylece çok küçükten başlayan bir yolculukta önce oyunla sporu, sonra sporla oyunu, en sonda da çok ciddi olarak uluslararası standartlarda bir spor geçişini yapmayı hedefliyoruz. Federasyon olarak biz hem şehri hem dağı planlıyoruz. Çocuk dağa gittiği zaman oyun parkları, eğlence merkezi vs. çocuğun yaş grubuna göre onu muhafaza edebilecek, okuldaki derslerinde de hocalarının başında olabileceği şekilde bir sistem kuruyoruz.
+3 Kayak Akademisi’nin şu anda yeni tanıtımı yapılıyor. Okullarda, avmlerde, fuarlarda tanıtılacak. Geniş bir tanıtım kampanyamız olacak.  Kalkınma projemiz ile 48 ilde kayak yapılabileceğini gösteriyoruz. Netice olarak şuan tesisler bunu kaldıramaz ama bizim bu prjemiz hayata geçirlirse kaldırır duruma gelecek.

Peki bizim sporcu sayımız nedir?

Bizim sporcu sayımız şuanda 600-700 kadar, toplamda 2000 kadar lisanlı sporcumuz var. Milli takımda çok daha az tabii sayımız. Ama biz sporcu piramidini 100 bine çıkarmak istiyoruz. 12 yıl içinde böyle bir projemiz var. Eğitimlerle, kayağı şehire indirerek… Tabii şehre indiriyoruz diye de Erzurum’daki çocuğu unutacağız anlamına gelmiyor. Büyük şehirlerdeki nüfusları kayaktan uzaklaştırmamız lazım.  Çünkü bugünün çocuğu kayağı öğrenecek ve yarın veli olduğunda kayak turizmine gidecek. Kayağı yapıyor ve seviyorsanız, kış ayı gelince, konuşacağınız konu kayağa nereye gideceğiniz olur. Türkiye’de 4 milyon kayakçı olsa, aileleriyle beraber 20 sene sonra 15 milyonluk bir kitleyi oluştururlar.

Kamp süreleri ne kadar?

3 yaşındaki çocuklar daha az, 18 yaşındaki çocuklar daha fazla kalacak. Yaşı büyüdükçe dağda kalma süresi de artacak  çocuğun. Hatta öyle bir safhaya gelecek ki çocuk yaşı büyüdüğünde internet üzerinden derslerine girebilecek. Hocasıyla iletişimde olacaklar, belli saatlerde önlerine bilgisayar verilecek, interaktif programlarla dersleri görecekler. Ya banttan çektireceğiz dersleri önceden ya da çocuk direkt hocasıyla iletişime girebilecek, anlaşmalı okul ve hocalarla bunu ayarlayacağız.  Çocukla oyun diye yola çıkacağız olimpik sporcu diye bitireceğiz.18 dediğimizde artık olimpiyat sporcusudur o. Böylece çocuğunun üst seviyede başarısını isteyen bir aile de, çocuğunu oraya kadar götürebilecek bir karşılığını, federasyon yapısı içerisinde resmi bir kurumsal yapı içerisinde görebilecek. Hedefimiz bu.

Merve Akdoğan

İstanbul Üniversitesi Radyo TV bölümü mezunu olan Merve Akdoğan, web içerik editörüdür. Moda, Kadın, Stil, Güzellik, Seyahat/Gezi alanlarında içerikler üreten editörümüz, alanında uzman isimlerle röportajlar da yapmaktadır.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın