Obezite, vücut ağırlığındaki artış ve bununla birlikte gelişen vücut yağı fazlalığıdır. Obezite harcanan enerjiden fazla yiyecek (enerji) alındığı durumda ortaya çıkar. Çocukluk döneminde enerjisi fazla atıştırmalık besinler yerine, besin değeri yüksek kalorisi az besinler tercih edilmelidir. Bu noktada anne ve babaların obeziteyi engellemede rolü çok önemlidir çünkü besinleri seçen ve model oluşturan onlardır. Anne ve baba obeziteyi engellemek, çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamak için çocuğun yaşına göre boy ve kilosunun ideal değerlerini bilmeli ve çocuğunun gelişimini takip edebilmelidir.
Klinik olarak obeziteyi tanımlamak için kilonun boyun karesine oranlanması (kg/m2) ile elde edilen vücut kitle indeksi kullanılır. Buna göre erişkinlerde vücut kitle indeksi 25’in üzerinde olan kişiler aşırı kilolu, 30’un üzerinde olanlar obez olarak tanımlanır. Çocuklarda ise yaşa ve cinsiyetine göre hazırlanan persantil eğrileri kullanılarak sınıflama yapılmaktadır. Bu persantil eğrilerine göre 85.persantilin üzerinde çocuklar aşırı kilolu, 90.persantilin üzerindeki çocuklar ise obez olarak sınıflandırılmıştır. Ayrıca yaşa göre vücut ağırlığı, boya göre ağırlık, deri kıvrım kalınlığının ölçümü ve içerdiği yağ bakımından vücut kompozisyonu da kullanılan diğer yöntemlerdir.
Erişkin dönemde obez olanların 1/3’ünde obezite çocukluk çağında başlamıştır. Obezite hormonal bozukluklara bağlı olarak görülebileceği gibi; obez çocukların çoğunda şişmanlığa neden olacak herhangi hormonal bozukluk saptanmaz. Obezitenin nedeni çoğunlukla aşırı yemek yemeye bağlıdır ve bu tip obeziteye “basit obezite” veya “ekzojen obezite” denir. Ekzojen obezitesi olan çocukların boyları da yaşıtlarına göre uzundur. Bazı durumlarda da obezite nedeni olarak tıbbi bir sorun saptanabilir. Bir hastalığa bağlı olarak obezite tablosu ortaya çıkar ki, buna “patolojik obezite” denir ve çoğunlukla kısa boy eşlik eder.
Çocukluk obezitesinde çevresel etmenler içinde ailenin beslenme biçimi ve aktivasyon azlığı bulunmaktadır. Uzun süre televizyon izleyen ve televizyon izlerken yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmesi obeziteyi daha da artırmaktadır. Obezite sıklığı 4 saatten daha fazla televizyon izleyen çocuklarda, 1 saatten daha az televizyon izleyen çocuklara göre daha yüksek olarak saptanmıştır.
Obezite hormonal bozukluğa bağlı olarak oluşmasa bile obezitenin bir sonucu olarak hormonal bozukluk görülebilir. Özellikle insülin salgısını etkileyerek kan şekeri aşırı artışına ve erişkin tipi şeker hastalığının çocukta da ortaya çıkmasına neden olur. Eğer ailede şeker hastalığı varsa bu tablonun ortaya çıkma olasılığı daha da artar. Obez çocuklarda insülin fazlalığına rağmen normal glukoz düzeyleri insülin direncinin varlığını gösterir. Önlem alınmadığı durumda insülin direnci nedeniyle glukoz toleransı bozulup hiperglisemi gelişebilecektir. Obezitenin çocuklarda diğer önemli etkisi üreme fonksiyonları üzerinedir. Obez çocukta ergenlik normalden erken gelişebilir. Şişman kız çocuklarında ergenliğin erken gelişmesi yanısıra kıllanma ve adet düzensizlikleri de ortaya çıkabilir. Aşırı şişmanlık ergenlik gecikmesine de yol açabilir.
Diyet yetişkinlerde ve çocuklarda obezite kontrolünün temelini oluşturur. Dengeli ve az kalorili diyet uygulanır. Normal kalori gereksinimi %30-40 oranında azaltılır. Toplam kalori 5-8 öğüne bölünerek verilmelidir. Bu diyet 5 yaş ve üstü çocuklarda güvenle uygulanır. Haftada 0.5 kg verilmesi amaçlanır. Diyet ve egzersiz birlikte uygulandığında yalnızca diyete göre daha fazla kilo kaybına yol açtığı unutulmamalıdır. Özellikle uzun dönemde, verilen kilonun korunabilmesi için egzersiz vazgeçilmez unsurdur. Bu nedenle egzersiz kilo vermeye yönelik tüm programların vazgeçilmez bir parçasıdır. Davranışsal yaklaşımların en önemli amaçlarından birisi düzenli fiziksel aktivite alışkanlıklarının hastalara kazandırılmasıdır. Obezite merkezimizde erişkin popülasyon için uygulanan medikal ve cerrahi işlemler çocuk yaş grubu için önerilmemekte ve uygulanmamaktadır.
Bora Koç
