Oysa, kadın ve erkek arasındaki ilişki de bir bebek gibidir ve ilgi ister. Bu ilişki, yeterince ilgi görmediğinde, zarar görür ve çeşitli sorunların doğmasına neden olabilir.
Anne olan kadın, doğum nedeni ile bedeninde meydana gelen değişimlere alışmaya çalışmaktadır. Cinsel bir çekim unsuru olan göğüsleri artık bebeği için besin kaynağıdır.
Cinsel hazzın kaynağı olan cinsel organı, lohusalık süresince eski haline dönmeye başlar ve doğum yapma şekline bağlı olarak gelişen bazı rahatsızlıklar da bu süreçte iyileşmektedir. Ama cinsel organ, artık sadece cinselliği değil, doğumu da temsil etmektedir.
Baba olan erkek, eşinde meydana gelen bu değişimi gözlemleyebildiği kadarı ile anlamaya çalışır. Hem eşi aniden büyük bir değişim geçirmiştir, hem de hayatlarına yeni bir canlı girmiştir. Üstelik de aile büyükleri ve arkadaşları ile çevrelenmişlerdir.
Bu süreçte erkekler de duygusal bir değişim sürecine girerler. Babalık rolünü oturtmaya çalışırlar ve bir yandan da geçmiş yaşamlarını düşünebilirler. Artık her şey değişmiştir. Peki ne zaman eşi ile beraber olabilecek, ilişkileri eski haline gelebilecektir?
Hem kadim kültür hem de modern tıp, ilk 6 hafta cinsel ilişkiye girilmemesi gerektiğini söyler. Lohusalık evresi olarak bilinen bu süreç, hassas bir süreçtir ve sonrasında yaşam yeni hali ile bir düzene girmeye başlar.
Cinsel yaşam da bu değişimden payını almalıdır. Bebeğin uyku ve beslenme düzeni, evde bebek bakımına yardım etmek için kalan diğer kişiler, kadının kendi ile ilgili duyguları ve eşine karşı istekliliği, erkeğin duygularını ifade edebilmesi burada önemli etkenlerdir.
Anne ile uyuyan bebeğin varlığı, çiftlerin birlikte olmalarını engelleyebilir. Kimi uzmanlar, bebeğin kesinlikle farklı bir odada uyuması gerektiğini önerirken, kimileri aynı odada bulunmasında bir mahsur olmadığını iddia etmektedirler.
Bu bilgiler, günümüz çiftlerinin zihnini karıştırmakta, kendilerine uygun çözümü bulmalarını güçleştirmektedir. Oysa ki her ilişki farklıdır ve her ailenin iç yapısı da değişkendir. Bu nedenle yazının başında belirtilen unsurlar göz önüne alınarak, her aile kendine özgü bir çözüm üretebilir.
Burada en önemli nokta, “anne ve baba” olunduğunda da “kadın ve erkek” olmaya devam edildiğidir. Sağlıklı bir cinsel yaşam, anne-baba ilişkisinin sağlıklı sürebilmesinin temelidir. Birbirlerini arzulayan, seven, birlikte olmak isteyen çiftlerin arasındaki enerji, bebekleri üzerinde çok olumlu etki yapmaktadır. Bu nedenle, cinsel yaşam, ertelenmesi, çocuklar büyüdüğünde devam etmesi gereken “ekstra bir arzu” değil, insanların en temel ihtiyaçlarından biridir.