Daha az güçlü olanlarımız başımıza gelen ilk zorlukta ilk baskıda gevşer, korkar ve kendini bırakır. Hemen vazgeçme yolları arar, güçlü dediğimiz insanların ise ilk baskı anında aklına hemen vazgeçmek gelmez; o daha çok direnmeyi, başka çözümler üretmeyi dener, tahammül eder, kolay değişmez.
Bu iki insandan biri olmak da çok normaldir, daha az güçlü olmak sadece geliştirmemiz gereken bir zafiyetimizdir. Çünkü daha az güçlü kişiler zayıf diye isimlendirilir ve toplum içinde zaman zaman küçümsenir, ezilir ve böylece yalnızlaşır. Bu sebepten zafiyetlerimizi bulmalı ve onlara karşı direncimizi geliştirmeliyiz.
Daha güçlü olabilmek için neler yapabiliriz? Geçmiş deneyimlerimiz bugüne dair bizi güçlü ve güçsüz kılanlardır; yani geçmişteki çelişkiler kişiliği zayıf inşa eder, tam tersi istikrarlı, tutarlı davranışlar ise kişiliği güçlendirir. Zihnimizde her geçen gün gözlemlediklerimiz, deneyimlerden çıkarımlarımız, tecrübelerimiz, sezgilerimiz, rüyalarımız, telkinlerimiz gibi her biri birbiriyle temas halinde yoğrulur ve bizim davranışlarımızı oluşturur. İşte eğer biz değişmek istiyorsak, zihnimizi yeniden inşa etmek, yeniden programlamak durumundayız.
Bazı sorular bize yol gösterici olabilir:
Ben niye böyle yapıyorum?
Bunun bana yararı nedir?
Bunun bana zararı nedir?
Peki, yararlı olan davranış biçimi hangisidir?
Başarabilecek deneyimlerim mevcut mu?
Mevcut değilse nasıl deneyimleyebilirim?
Yaşam Koçu Ayşe Güler Usta