Oruç, sahurla imsak vaktiyle başlar ve iftarla, akşam ezanıyla sona erer. Oruçlu kişi kalan saatlerde bir şey yemeyecek, içmeyecek ve eşiyle yakınlaşmayacaktır. Nefsani arzularına geçici bir süre için ara verecek. Allah’ın diğer zamanlarda helal kıldığı şeyleri belli zaman diliminde kendine haram kılacaktır. Bu bir nefis terbiyesi, bir fedakârlık hamlesidir. Kutsal kitabımız Kuran’ın indiği ay diye nitelenen Ramazan, bereketiyle gelir, cömertliğiyle sofralarımıza konuk olur. Bize iyi ve güzel şeyler fısıldar, merhamet vurgusu yapar. “Sadece midenle değil; gözünle, dilinle, elinle, ayağınla vicdanınla, kalbinle oruç tut.” der. Hz. Peygamber (sav) “Başkasına kötü söz söyleyen orucu bıraksın. Onun orucu artık sadece aç kalmaktan ibarettir.” buyururken işin bu boyutuna işaret ediyor.
Oruç tutuyorsun ama zulüm ediyorsun, kötü söz söylemeye devam ediyorsun, günahlarından vazgeçmiyorsun. Haram yemeğe, kul hakkı çiğnemeye devam ediyorsun. Peki, kendi kendine “Böyle oruç olmaz!” demiyor musun? ”İyi ama ben aç kalmaya dayanamıyorum, kan şekerim artıyor, tansiyonum çıkıyor. Bir de sigarasızlık gelince sinirleniyorum, dayanamıyorum ne yapayım?” diyoruz. Bu mazeretler kişiyi haklı kılmıyor maalesef. Çünkü oruç zaten bir sabır ve kontrol imtihanıdır. Sen aslında şöyle demiş oluyorsun: “Ben hem oruç ibadetini tutayım hem de hiç sıkıntı yaşamayayım.” Peki, sence bu doğru mu? 40 derece sıcak altında kazma sallayarak, terleyerek, oruç tutan kardeşlerimizin halini düşününce ne kadar rahat bir oruç tuttuğumuzu anlayabiliriz.
Elbette evinde hiçbir sıkıntı yaşamadan oruç tutanın da sıkıntılar içinde oruç tutanın da yaptığı ibadet makbuldür. Kişinin defterine oruç tutmuştur diye yazılır. Yazılmasına yazılır da Allah katındaki manevi dereceleri, sevap boyutları farklı olabilir. Rasûlullah (s.a.v) bir gün dostlarına kıyametten bahsetmişti. Onlar da duygulanıp ağladılar. Sonra içlerinden on kişi Osman Bin Maz’ûn’un evinde toplandı. Aralarında Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali de vardı. Yaptıkları istişare neticesinde, bundan böyle dünyadan el etek çekmeye, gündüzleri oruçla, gecelerini de sabaha kadar ibadetle geçirmeye, et yememeye, kadınlara yaklaşmamaya, güzel koku sürünmemeye ve yeryüzünde gezip dolaşmamaya karar verdiler. Bu haber Peygamber Efendimiz’e ulaşınca, kalkıp Osman Bin Maz’ûn’un evine gitti fakat kendisini evde bulamadı. Hanımına, Osman ve arkadaşlarının kendisine gelmeleri için haber bıraktı. Onlar da Peygamber Efendimiz’in huzuruna çıktılar. Efendimiz, karar aldıkları hususları kendilerine sayarak: “Bu konularda ortak karar almışsınız, öyle mi?’’ dedi. Onlar, “Evet ey Allah’ın Resulü. Bizim böyle bir karar almakta hayırdan başka bir gayemiz yoktur,” dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v): “Şüphesiz ki ben bunlara emrolunmuş değilim. Bu doğru değil. Elbette sizin üzerinizde nefislerinizin hakkı vardır. Bazen oruç tutun bazen tutmayın. Gece hem ibadet edin hem uyuyun. Ben hem ibadet ederim hem de uyurum. Oruç tuttuğum günler de olur tutmadığım günler de. Kim benim Sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.’’ (Vahidi, s. 207-208; Ali el-Kârî, el-Mirkât, 182-183) buyurarak Peygamberimiz sahabeyi hayatın içine çekecektir.
SIKLIKLA SORULANLAR
Gıybet, küfür etmek, kötü söz söylemek orucu bozar mı?
Hepsi kötü ahlakın çeşitleridir ve oruçlu olana veya olmayana haram kılınmıştır. Peygamberimiz “Gıybeti ve yalanı bırakmayan kişinin orucuna Allah’ın ihtiyacı yoktur.” buyurur. Bütün bunlarla beraber saydıklarınızın hiçbiri orucu bozmaz. Belki manevi faydasını engeller.
Migren hastasıyım, ağrı başladığında ilaç almak zorundayım. Nasıl oruç tutmalıyım?
Oruca başlamanızı tavsiye ediyorum. Migreniniz tuttuğunuzda sabredemezseniz, ilaç alıp orucunuzu bozarsınız. Ramazandan sonra orucunuzu bozduğunuz günler için birebir oruç tutarsınız.
Namaz kılmayan bir kişi oruç tutabilir mi?
Namaz ve oruç ayrı iki farzdır. Elbette ki Müslüman’ın beş vakit namazını kılması ve orucunu tutması farzdır. Ancak namaz kılmayan veya kılamayan bir kişiye “oruç tutamazsın” deme hakkına sahip değiliz. Kişi neyi yapabilirse o onun için iyidir. Tümünü yapamayana, tümünü terk et demek doğru değildir.
HADİS
Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin (Kadir gecesinin) hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır. (Nesai)
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu
Hoş Geldin Ey Mağfiret Ayı
Henüz Yorum Yok