İnsan Gözünün Görebileceği En Güzel Yer: Küba

Şimdilerde ise ülke büyük bir değişimin şafağında. Amerikan fast-food zincirlerinin ve dünyayı saran aynılığın zincirine eklenen halka olmadan görmek gerek. 110 bin kilometrekarelik yüz ölçümüne sahip Küba, fotoğraf çekmeyi sevenler için hazine gibi bir coğrafya. Her köşede dondurup saklamak isteyeceğiniz bir sürpriz var. Başta Avrupa’dan gelen göçmenlerin, ardından köleliğin kaldırıldığı 1886’ya kadar Afrika’dan getirilen zencilerin Kızılderililerle karışması ile etnik bir mozaik ortaya çıkmış. Sokaklar renk cümbüşü gibi, Fellini filmlerinden fırlayıp soluğu bu ülkede almış insanlar var dört bir yanda.
 

KÜBA GEZİ REHBERİ

Havana Sokaklarında Kaybolmak
Başkent Havana, ulaşım araçlarının çeşitliliği ile şaşırtarak karşılıyor sizi. Bir yanda at arabaları, hörgüçlü olduklarından “camelio” yani deve dedikleri eski tırlardan bozma otobüsler, bisikletinin ya da motosikletinin arkasında yolcu taşıyanlar… Diğer yanda yıllardır süren Amerikan ambargosunun getirdiği “elindekini korumak zorunda olma” alışkanlığından kalan 1940 – 1950 model Amerikan arabaları; hem de rengârenk!
 

 
Yapacağınız en keyifli şey, eski Havana’nın sokaklarında kaybolup kolonyal dönemin en güzel örneklerinden olan şehri doyasıyla keşfetmek. 1777’de bitirilen ve Aziz Cristobal’e yani Kolomb’a adanan katedral, Amerika kıtasındaki en güzel dini binalardan biri. Yan sokakta da 1954’te aldığı Nobel Ödülünü Küba’ya adayan Ernest Hemingway’ın meşhur ettiği Bodeguita del Medio isimli restoran var. Washington’daki Capitol’un bir kopyası olan eski parlamento binası da görülmesi gerekenler arasında.
 

eski parlamento binası

 
Misafirperver ve Müziksever Halk
Kübalılar sıcak ve konuşkan insanlar. Her an bir fincan kahve ikram etmeye hazırlar. Müzik ve dans hayatın ayrılmaz parçası gibi… Sokak müzisyenlerini dinlemek ise başlı başına bir keyif. Rastlamakta zorlanmıyorsunuz çünkü sokaklar şarkı söyleyen hatta dans eden öyle çok insan çıkarıyor ki karşınıza bu atmosferi yaşayınca Küba’nın rumba, mambo, çaça ve salsanın doğduğu yer olmasına şaşırmıyorsunuz. 
 

küba gezisi

 
Begonvillerle Bezeli Varadero
Havana’ya yaklaşık iki saat mesafede yer alan Varadero, palmiye ve begonviller arasında bol miktarda otel, restoran ve tatil köyüne ev sahipliği yapan bir sayfiye yeri. Yakınındaki Cayo Blanco adasını da mutlaka seyahat planlarına dâhil etmek gerekiyor. Özellikle dalmaya meraklı olanlar için ideal bir rota.
 

küba gezi rehberi

 
Trinidad’ın Masalsı Hâli
Küba’nın güney sahiline yakın Trinidad, 28 yıl önce UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmış. Kolonyal mimarinin örnekleriyle bezeli kentte, taş döşeli sokaklar küçük renkli evlerle birleşince, insanın gerçek dünyadan kaçmak için uydurduğu masallardaki gibi bir manzara çıkıyor karşınıza. Renkli Amerikan arabaları da tabloyu tamamlıyor. Adeta başka bir döneme ışınlandığınızı hissediyorsunuz. Nereye baksanız elindeki tabletin ekranını kaydırmakla meşgul, cep telefonuyla konuşan, sanal sohbete dalıp gitmiş insanlar görmüyorsunuz. Zaten hem teknolojiye erişim hem de internet kullanımı oldukça pahalı. Şehirde, Latin Amerika ve Karayipler’i saran İspanya ve Portekiz izlerine fazlasıyla rastlıyorsunuz. Tezatlıklar da çıkıyor karşınıza. Kapısı açık, içeriden müzik seslerinin yayıldığı mütevazı evlerin yanı sıra şeker tüccarlarının yaptırdığı ihtişamlı evleri de görüyorsunuz.

Ne Yenir, Nasıl Gitmeli?
Küba’daki tarihi İspanyol etkisi mutfak kültüründe de kendini gösteriyor. Karayipler’in damak tadıyla İspanyol mutfağının harmanlanışı var karşınızda. Deniz mahsulleri ve balık çok tüketiliyor; siyah fasulye, mısır ve pirinç de sıkça kullanılan ürünler.

Saffet Emre Tonguç

 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo