Yves Saint Laurent, moda tarihine yazdırdığı uzun ve başarılı kariyeri sonucunda 72 yaşında ölmüş olsa da, moda dünyasına imzasını attığında bir hayli gençti. Hatta genç olan sadece kendisi değil, sektöre getirdiği yeni bakış açıları ve tasarımlarıydı da.
Saint Laurent’ın moda dünyasına pek çok getirisi olsa da, konuşulan en ikonik tasarımı, ünlü fotoğrafçı Helmut Newton tarafından canlandırılan “Le Smoking”di şüphesiz. Kadınlar için üretilen ilk “smokin” olmasa da bu tasarım, Laurent ile moda literatürüne ilk kez girmişti…
Kolonyal Cezayir’de burjuva bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Laurent, Fransa Haute Couture Sendikası okuluna gönderilmiş ve birbiri ardına katılıp kazandığı yarışmalardan birinde jüri üyesi, tasarımlarını Dior’unkilerle benzetmesi üzerine 17 yaşındaki Yves’i Dior’un yanına yollamış.
Kariyerine Dior’un asistanı olarak başlayan Laurent, 21 yaşında Dior’un zamansız ölümü üzerine bir anda kendisini markanın baş tasarımcısı olarak buluyor. Dior çatısı altında çıkarttığı ilk koleksiyonu ile oldukça güzel yorumlar alıyor; markanın isminin gerektirdiği şekilde kaliteli kumaşlar ve yetenek isteyen kesimlerle couture geleneklerine uyum sağlıyor…
Her şeyin iyi gittiği bir dönemde, zamansızca askere çağırılan Saint-Laurent, döndüğünde Dior’daki koltuğunda bir başkasını bulur. Önce kötü bir haber gibi görünen bu olay, aslında onu kendi markasını kurmaya iten şey olur. Yoluna devam eden YSL, daha uygun fiyatlı ürünlerini satmak için bir hazır giyim mağazası açan ilk büyük modaevi olur. Bu duruma ilk başta moda dünyası şüpheyle baksa da, bunun ne kadar isabetli bir hareket olduğu ilerleyen yıllarda hazır giyimin markaya sağladığı kazançlardan anlaşılacak ve diğer modaevleri de onu takip edecekti…
YSL, kendi adını taşıyan ilk koleksiyonunu sunduğunda daha 26 yaşındaydı. Keskin çizgilerini belli etmeye başladığı 1965’e kadar detaylarda bazı varyasyonlar gösterse de, Dior’da edindiği elit şıklık çizgisinden uzaklaşmadı.
60’lı yıllarda ressam Piet Mondrian’ın parlak renkli geometrik resimlerini; 60’ların düz hatlı siluetine uygulayarak oluşturduğu “Mondrian” koleksiyonundan sonra 1971’de çok tartışılan bir koleksiyona daha imza attı.
“Forties” koleksiyonu ile isminden belli, 1940’lı yıllara dönerek dönemin modasını yeniden yorumluyordu. Tartışmaların sebebi ise 1940’lı yılların savaş yılları olması ve toplumun çoğunun o dönemi hatırlamak istememesiydi. Fakat Laurent, dönemin kıyafetlerinde; savaş döneminde erkeklerin askere gitmesiyle iş hayatına dâhil olan kadınların özgürlüğünü görmüş ve buna odaklanmıştı. Bu yüzden koleksiyon, kendi adının yanı sıra “özgürleşme” anlamına gelen “Liberation” adıyla da anılıyordu. Hatta böylece bu koleksiyon, modada çığ gibi büyüyecek olan retro akımına da öncülük etmiş oldu.
2008’de aramızdan ayrılan Yves Saint Laurent, tartışmasız moda dünyasının en önemli isimlerinden biriydi. Onun ardından markası devam ederken; hisleri, moda görüşü, zevkleri ve fikirleri adının baş harflerini taşıyan YSL logosunda da yaşamaya devam ediyor.
