Sağlıklı Uyku Tüm Yaşamı Etkiliyor

Rüyaların görüldüğü REM dönemi zihinsel fonksiyonların tazelendiği, hafızanın sabitlendiği bir süreç. Bu nedenle REM yoksunluğu öğrenme ve hafıza bozukluklarını da beraberinde getiriyor. Son yıllarda uykunun metabolizma, kilo alımı, şeker düzeyi ve bağışıklık sistemiyle ilgili yeni fonksiyonları belirlenmiş durumda.

Ne Kadar Uykuya İhtiyacımız Var ?

Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiriyoruz. Gerçekten de bu kadar uzun bir süreyi uykuda geçirmek zorunda mıyız? Çevremizde seyrek de olsa çok daha kısa süreli uykuyla yetinen insanlara rastlamaktayız. Uykuda geçen süreyi kısaltmak mümkün mü ?

Uyku süresi genetik etkenlerin etkisiyle kişiden kişiye 4-5 saat ile 11 saat arasında değişir. Türkiye’de toplumun büyük çoğunluğunun (% 75) 7-8 saat süreyle uyuma alışkanlığına sahip olduğu bilinmektedir.
Napoleon, Churchill gibi bazı tarihi kişilikler kısa uyku süreleriyle tanınmıştır. Kısa bir süre uyuduğu halde ertesi gün fonksiyonlarında değişiklik olmayanların sayısı çok fazla değildir. Türkiye’de, toplumun sadece % 10’unu  6 saatin altında bir uykuyla hayatını sürdürür. Sekiz saatten daha uzun süre uyuyanlara, kısa süre uyuyanlara oranla biraz daha sık rastlanır, bunların oranı % 15’e kadar yükselmektedir. Uyku süresi uzun fakat çalışmak için daha çok zamana ihtiyacı olanlar, çoğunlukla uyku sürelerini kısaltmak isteği duyarlar. Ancak uyku süresini belli bir oranın ötesinde kısaltmak mümkün değildir.

Uykusuzluk

Uykusuzluğun en sık karşılaşılan biçimi uykuya dalma güçlüğüyle ortaya çıkan uykusuzluktur. Bu tür insanların uykuya dalması uzun saatler alır ve uykuya dalamama aşırı bir sıkıntıya yol açar. Bu sıkıntı, uykuya dalmak için geçirilen sürenin olduğundan daha da uzun olarak algılanmasına neden olur. Uykuya dalma zorluğunun gerçekte sıkıntısı ,bazı hastalarda daha yatağa gitmeden once akşam saatleri yaklaştıkça başlar. Hastalar “Acaba bu gece uyuyabilecek miyim?” kaygısını taşır. Bir diğer grup hasta ise uykuya dalma güçlüğü çekenlerin aksine kolayca uyurlar ancak uykuyu sürdürmekte güçlük çekerler. Gece içinde en ufak bir gürültü veya eşlerinin kıpırdanması onları uyandırır. Uyandıklarında yeniden uykuya dalmakta zorlanırlar. Uykusuzluğun bir diğer türü de sabah erken uyanıp bir daha uyuyamama biçiminde görülür. Bu durumdakiler genellikle depresif denebilecek yakınmaları olan hastalardır. Uykuya problemsiz dalmaları, uyumaları kısmen mümkün olsa da sabaha karşı uyanırlar, bir daha da uyuyamazlar. Diğerlerine göre daha seyrek görülen ancak hepsinden daha kötü olan bir uykusuzluk türü de hiç uyuyamama durumudur. Bazen de hastalar gece uykularıyla ilgili bir sorunları olmadığı halde sabah dinlenmemiş olarak kalktıklarından şikâyet ederler. Bu durum da bir tür uykusuzluk olarak değerlendirilebilir.

Uykusuzluğun Tedavisi

Mide ağrısı çekildiğinde hangi hekime başvurulacağı bilinir. Nezle veya grip olunduğunda kulak-burun-boğaz hastalıkları uzmanına başvurulur. Uykudan şikâyetçi olunduğunda ise hangi uzmana başvurulabileceği çoğunlukla bilinmediğinden, bir psikiyatriste başvurulur veya bir nöroloğa danışılır. Ancak bu hekimler genellikle uykusuzluk şikâyetiyle başvuran hastanın asıl şikâyetini ikinci planda ele alır, hastaya bir uyku ilacı veya bir sakinleştirici verir, sorunun ayrıntılarına girmez.

Uykusuzluk çeken hasta öncelikle probleminin ciddiyetle ele alınmasını ister. Bu nedenle, uykusuzluk çeken hastaya en uygun yaklaşım, onu dikkatle dinlemek ve sorununun önemsendiğini fark ettirmek olmalıdır. Şikâyetinin ciddiyetle dinlendiğini fark eden hasta, duyduğu güvenle rahatlar ve şikâyetlerini uzun uzun anlatır. Hekim de bu uzun görüşme sırasında hastanın psikolojik durumu ve uykusuyla ilgili önemli bilgileri toplama imkânı bulur.

Hastadaki uykusuzluğun nedeni net bir biçimde ortaya konduktan sonra tedaviye başlanmalıdır. Tedavi sebebe yönelik olmalı, uyku ilaçları, sakinleştiriciler ve alkol gibi geçici çözümlerden kaçınılmalıdır.

Sağlıklı Bir Uykunun Kuralları

Çevrenizde her türlü ortam ve şartta uyuyabilen, ışık ve gürültünün hiçbir şekilde rahatsız etmediği, birkaç bardak çay ve kahveyi üst üste içtikten sonra bile uyumakta güçlük çekmeyen insanlara mutlaka rastlamışsınızdır. Hatta belki siz de onlardan birisiniz. Ancak bazı insanlar bu grubun tam tersine en küçük gürültüden rahatsız olurlar, kafalarındaki küçücük bir problemi büyütürler, bütün geceyi uykusuz geçirirler. Uyumakta güçlük çeken insanlar, iyi uykunun kurallarına uyduklarında bile zaman zaman uyku problemleri yaşamaya devam ederler. Aşağıdaki kurallar uyku problemlerini bütünüyle ortadan kaldırmaya yaramasalar bile en aza indirmeyi sağlamak üzere öngörülmüştür.

1. Uyku saatlerine ve süresine dikkat edin.
Herkesin uyku süresi birbirinden farklıdır. Uyku saatlerinin ve süresinin bilinmesi, bunlara uygun saatlerde yatılması ve kalkılması sağlıklı bir uykunun ilk şartıdır.

2. Uykunuza gündüzden hazırlanın.
Zihinsel etkinliğin artışının getirdiği gerginlik, uykuyu zorlaştırıcı bir etkendir.

3.Yiyecek ve içeceklerinize dikkat edin.
Akşam saatlerinde yenilen aşırı miktarda yemek, mideyi rahatsız ederek iyi bir uykuyu engeller. Horlama veya uykuda solunum bozukluğu varsa aşırı yemek bu problemleri artırır. Yatmadan önce alınan alkol de uykuyu kötü bir biçimde etkileyen etkenlerden biridir. Alkol , uykuya dalmayı kolaylaştırırsa da gece, özellikle de gecenin ikinci yarısında sık uyanıklıklara neden olur, uykunun kalitesini bozar.

4.Uyku ortamının fiziksel şartlarına dikkat edin.
Bazıları uyurken gürültüden rahatsız olmaz, bazıları en hafif gürültüden etkilenir, sık sık uyanır. Sese karşı özel hassasiyeti olanların odalarında ses yalıtımı yaptırmaları gerekir. Uyku öncesi vücut ısısını yükseltecek ılık veya sıcak bir banyonun ardından serince bir odada uyumak, uykuya kolay dalmayı sağlar ve derin bir uyku sağlar. Odanın ışık düzeyi de uykuya etkisi kişiden kişiye değişen etkenlerden biridir. Bazılarını hafif bir ışık bile rahatsız ederken, bazıları karanlıkta uyumaktan ürker. Herkesin, yatağın sertliği ve yastığın yüksekliği konusundaki tercihleri farklıdır. Bazıları sert yatakta daha rahat uyur, bazıları yumuşak yatak sever. Ancak eskimiş bir yatakta yatmak, herkesin uykusunun kalitesini olumsuz yönde etkiler.

Yapılan çalışmalar eşlerin birbirinin uykusunu kötü yönde etkilediğini göstermektedir. Uyku kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla eşler, birbirlerinin gece içindeki hareketlerinden etkileniyorlar, birinin dönmesi sırasında eşi de uyanıyor. Bu uyanıklıklar bilinç düzeyinde algılanmasa da uykunun yüzeyselleşmesine neden olur, uykunun kalitesini etkiler. Bu nedenle geleneklerimiz içinde yer almasa da özellikle uykusuzluk çekenlerin ayrı yataklarda yatmaları, uykuya kolay dalmalarını ve gece uyanmadan uykularını sürdürmelerini sağlar.
5. Yatak odasını oturma odası gibi kullanmayın.

Prof. Dr. Hakan Kaynak
Uykum Uyku Bozuklukları Merkezi

 

Merve Akdoğan

İstanbul Üniversitesi Radyo TV bölümü mezunu olan Merve Akdoğan, web içerik editörüdür. Moda, Kadın, Stil, Güzellik, Seyahat/Gezi alanlarında içerikler üreten editörümüz, alanında uzman isimlerle röportajlar da yapmaktadır.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın