Bu sebeple İstanbul 1. Bölge milletvekili Sayın Mihrimah Belma Satır’la görüştük. Siyasetten 15 Temmuz’a, yemek yapımından meslek sahibi olmaya kadar birçok meseleyi kadın bakış açısı üzerinden konuştuk.
Hukukçu olmanız dolayısıyla toplumsal meselelerle de yakından ilgilisiniz. İstanbul, bu meselelerin en üst seviyede olduğu şehirlerden birisi. İstanbul gibi büyük bir şehrin milletvekili olmanın zorlukları var mı?
Büyükşehir ve küçük bir Anadolu şehri Milletvekili olmak arasında çok fark var. Çalışma şartları, seçmen beklentileri, icraatlar açısından şartlar farklı. Büyük şehirde seçmen sayısı fazla, seçmen profili farklı ve sosyal sınıflara dayanır. Ben İstanbul 1.Bölge Milletvekiliyim. Bölgemde 14 ilçe var ve 3.373.219 seçmenimiz bulunmaktadır. Eğitimli, eğitimsiz, gelir seviyesi yüksek, yurtdışında yaşayan, çifte vatandaşlı seçmenler olduğu gibi, göç ettiği il ve yaşadığı ilçe dışında yer bilmeyen seçmenlerimiz de var. Talep ve beklentilerde bu nedenle farklı. Yerel sorunlar ile ilgilenirken, makro siyaset ve çözüm önerileri de üretmek zorundasınız. Anadolu vekilleri daha çok yerel talepler ve ihtiyaçlar ile ilgilenir. Bizim teşkilatlarımız ve belediyelerimiz bu konuları çözerler, bizlere bu anlamda çok görev düşmez. Biz genel politika ve makro siyaset, ekonomi, sosyal politikalar üzerine kafa yorarız.
Kadınlar için pozitif ayrımcılığa inanıyor musunuz?
Kadın erkek fırsat eşitliğine inanıyorum. Fırsatları eşit verirseniz kadın kapasitesi her konunun üstesinden gelebilecek ve her makamda başarılı olabilecek yetkinlikte. Eşitliğin olmadığı, bugüne kadar dengenin sağlanmadığı alanlarda, sektörlerde pozitif desteklere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yaradılış olarak kadın ve erkek zeka, üretme kapasitesi, iletişim ve yönetme yeteneği açısından eşit. Siyaset gibi, iş dünyası ve kamuda kadınların üst makamlara gelebilmesi için pozitif desteklere ihtiyaç vardır. Buna ister pozitif ayrımcılık, ister pozitif destek diyelim, bir mekanizmanın şart olduğu kesin.
15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili söylemek istedikleriniz var mı? Bu kalkışmayla birlikte ülkemizde neler değişti ve değişecek?
15 Temmuz milli iradeye asker kıyafeti giymiş hainler tarafından yapılmış bir darbedir. Tarih, darbecileri ve destekçilerini unutmayacaktır. Bu hain girişimi Sayın Cumhurbaşkanı’mızın kendi canını ve ailesini feda edecek derecede risk alarak kahramanca karşı duruşu ve Sayın Başbakanımızın başarılı yönetimi ile püskürttük. Vatandaşlarımızın sokağa çıkması vatanını, bayrağını, daha doğru bir ifadeyle geleceğini korumak için canını feda etmesi büyük bir kahramanlıktır. Medya, Sivil Toplum Kuruluşları, Muhalefet Partileri ve toplumun tüm dinamikleri darbeye karşı durdular. TBMM de o gece üstüne düşen görevi yapmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekilleri olarak bizler meclisteydik. Ben o gece sabaha kadar mecliste sığınakta çok zor ve tehlikeli şartlarda darbeye direnen vekillerden birisiyim. Ölmeyi göze alarak milli iradeyi koruduk ve meclisten ayrılmayı hiç düşünmedim. Orada halkın iradesine sahip çıktım, aldığım vekalet görevimi hakkıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum. Gelecek nesillere anlatacak kahramanlık hikayeleri ile dolu o gecede vefat edenlere Allahtan rahmet, ailelerine başsağlığı, gazilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Günümüzde kadınların siyasetteki rolü arttığı gibi güçleri de her geçen gün artıyor. Ayrıca gençler içerisinde de siyasetle içi içe olmak isteyen çok fazla genç kadın var. Siyasete atılmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Siyaset uzun soluklu bir iş. Siyaseti bir meslek olarak değil hayatın bir dönemimde hizmet üretmek şeklinde anlamak lazım. Türkiye’de siyaset pratikte siyasi partiler kanalıyla yapıldığında başarılı oluyor. Öncelikle gençlerin hayat görüşüne, ideallerine ve gelecek tasavvuruna uygun temele dayanan, felsefesi olan ve bu yönde politika üreten bir siyasi partiye üye olması gerekir. Bu partinin çeşitli kollarında çalışması, eğitimlere katılması ve emek vermesi gerekir. Parti organlarında kadın kolları, gençlik kolları komisyonlarda çalışmanın siyasi tecrübe ve birikim için şart olduğunu düşünüyorum. Siyaset sadece Milletvekili olarak yapılmaz.
Kadın sorunları ülkemizde sıkça konuşulan konulardan biri. Türkiye’deki en önemli kadın sorunu nedir sizce ve bu konuda meclisimizde ne tür çalışmalar yapılıyor?
Yasal mevzuat bakımından Türkiye dünyadaki iyi örnekleri inceleyerek yasalarına eklemiş bir ülkedir. Kadim geleneğimizin kadın konusuna bakışını yasal zırh ile korumayı esas aldık. Bir hukukçu olarak yasaların önemli olduğunu ancak uygulayıcılara çok iş düştüğünü düşünüyorum. Kadın erkek eşitliği, hak ve fırsatların eşit dağılımı bu konudaki kültür ve bakış açısını değiştirecek olan bizleriz. Sadece siyasetçiler değil, uygulayıcılar, yöneticiler anneler ,babalar tüm toplum.. İnsan faktörü çok önemli. Yaşanan bir takım olumsuzluklar yasaların yetersizliğinden, değişen insan faktöründen kaynaklanmaktadır.
Bir siyasetçi olmanın herhangi bir meslek erbabı olmaktan farkı nedir? Örneğin bir doktor, mühendis ya da öğretmen…
Siyaset kamusal bir faaliyet. Politika üretiyorsunuz ve bu politikalar doğrultusunda hizmetin seçmene, vatandaşa ulaşmasına çalışıyorsunuz. Kimi zaman toplumsal barış, insan hakları temelli iş ve işlemler, kimi zaman ilçenizdeki bir kara yolunun, okulun, hastanenin yapımı ile ilgileniyorsunuz. Siyasetin malzemesi insan ve siz insanlarla birlikte çalışarak insana ve topluma hizmet ediyorsunuz. Mesleğinizi icra ederken muhatap olduğunuz topluluk ve hizmet alanı daha sınırlı…
Çalışan kadın ‘erkekleşmek’, kendisini ‘dişil’ unsurlardan koparmak zorunda kalıyor mu? Uzun yıllardır çalışan ve erkek egemenliğin üst seviyede olduğu siyasetin içerisinde yer alan bir kadın olarak siz bu unsurları nasıl ayakta tutabiliyorsunuz?
Allah insanı kadın ve erkek olarak yarattı. Kadın olmanın fiziki farklılığı, yetkinliği, avantaj ve dezavantajları var. Bütün bunlara yaradılıştan kaynaklanan konular. Önce insan olmak gerekir. Ben 25 yıl avukat olarak bilfiil çalıştım. Mesleğimi yaparken kadın avukat değil iyi ve başarılı bir avukat olmaya çalıştım. Milletvekili olarak ta Kadın Milletvekilliğinden ziyade, çalışkan beklentilere ve taleplere cevap veren vekil olmaya çalışıyorum. Sorunuzdaki “Erkekleşmek ve dişil olmak “ benim gündemimde pek olan bir durum değil. Ben kadın erkek her insanın bir duruş sergilemesi gerektiğini düşünürüm. Bu duruş doğal olarak yaradılış ilkelerine uygun olacaktır. Benim hayattaki duruşum her zaman ÖLÇÜLÜ OLMAK tır. Bu giyimde de konuşmada da, iletişimde de uyguladığım bir ilkedir.
Birçok sivil toplum kuruluşunda yer alan bir isim olarak, ülkemizde STK’ların durumunu nasıl buluyorsunuz? STK’lara yeterince önem veriliyor mu?
Sivil Toplum Kuruluşları üçüncü ve önemli bir güçtür. Kamu sektörü, Özel Sektör ve Sivil Sektör dediğimiz dernekler, vakıflar meslek örgütleri sendikalar barolar vs. ileri demokrasilerde var olmalı ve güçlerini göstermelidirler. Bizde kadın dernekleri bir dönem sadece hayır işleri yaparlardı. AK Parti felsefesi Sivil Toplum Kuruluşlarına önem ve değer verdi, Yasama süreçlerine dahil etti. Bu durumda Sivil Toplum Kuruluşlarının sayıları ve etkinliği arttı. Biz Sivil Toplum Kuruluşlarını dinliyoruz, faaliyetlerine katılıyoruz, destek veriyoruz.
Son dönemde meclisteki kadın milletvekilleri şıklıkları ile de çok konuşuluyor. Bu yoğun çalışma temposu içerisinde siz modayı takip edebiliyor musunuz?
Mevsime ve bulunduğum ortama göre giyinmeyi daha önemsiyorum. Kıyafetin tavır ile birleştiğini düşünüyorum. Çok şık veya moda olan bir giysi davranışlarınız nedeniyle sırıtabilir. Doğru yerde, doğru giyinmeyi uygun görüyorum. Avukatlık mesleğim sırasında adliye ve kamu kurumlarında çok bulunduğum için mecliste sıkıntı yaşamadım. Bu konuda mütevazi olamayacağım, döpiyeslerim, eşarp, fular seçimlerim, takı seçimlerimin beğenildiğini görüyorum.
Yemek ile aranız nasıl? Evde yemek yapma fırsatınız oluyor mu? Çok sevdiğiniz ve ‘İyi yaparım’ dediğiniz yemekler var mı?
Yemek yapmayı severim. Ancak vakit bulamıyorum. Her Türk kadını gibi iş başa düştüğü zaman değme ahçıları imrendirebilecek sofralar kurabilirim. Barbunya ve imambayıldıyı iyi pişirdiğimi söylerler, çünki bu iki yemeği severek pişiriyorum ve yiyorum.
‘Bakımlı olmak’ sizin için ne anlam ifade ediyor? Kişisel bakımınız için özellikle uyguladığınız bir şey var mı?
Bakımlı olmak bence temiz olmak, dikkat çekmemek ve göz zevkini bozmamaktır. Her türlü iletişimin bu kadar arttığı, sosyal medya, görüntülü basın ve yazılı basının olduğu günümüzde kadınların doğru giyinmemesini, bakımsız ve dağınık olmasını kabul etmem mümkün değil. Temiz bir saç, başörtü kullanılıyorsa ütülü ve soft renklerde eşarp şart. Ütüsüz giysi, sarkan etek, temiz olmayan ayakkabı kabul edilemez. Aşırı makyaj, abartılı gözlük mesai saatleri için uygun değil. Şıklık zerafet ile bütünleşmeli. Giysi, davranış, konuşma tarzı, ses tonu hep bir bütün.
Peki ya annelik? Anneliği nasıl tanımlarsınız? Çalışan bir anne olarak çocuğunuzla ilgili paylaşımlarda sıkıntılar yaşadığınız oldu mu?
Annelik Allah’ın kadın cinsine verdiği en büyük lütuf. Bir oğlum var ODTÜ de öğrenci. Çalışan bir anne olduğum için zamanı iyi kullandığımı ve diyalog kurduğumu düşünüyorum. İlişkimiz de sıkıntı yaşamadım, hiç pişmanlığım yok.