Her İki Kadından Biri İdrar Yolu Enfeksiyonu Yaşıyor

Özellikle kış aylarında ve özellikle de kadınlarda çok daha sık rastlanan şikayetlerden bir tanesi de idrar yolu enfeksiyonları. Kadınların idrar kanalının erkeklere göre çok daha kısa ve dolayısıyla dış etkenlere, özellikle de viral, bakteriyel ve mantar enfeksiyonlarına daha açık olması onları bu şikayetle daha sık karşı karşıya bırakıyor. Kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu görülme sıklığı yüzde 50 – 60 oranı ile ifade ediliyor.[1]

Her yaşta karşılaşılabilen idrar yolu enfeksiyonuna yol açan etkenler arasında tuvalet sonrası arkadan öne doğru yapılan temizlik işlemi, yoğun ve çok eşli cinsel yaşam, kirli deniz ve havuz suyunda yüzmek, ikinci el giysi ve çamaşırlar kullanmak, sonda kullanmak, spermisit ve tampon kullanmak başta gelmektedir. Bağışıklık sisteminin güçsüz olması ve bağırsak ve üriner sistemin doğal florasını bozacak şekilde bilinçsiz antibiyotik kullanımı da idrar yolu enfeksiyonunu tetikleyebilir. İdrar yolu enfeksiyonuna yol açan başlıca bakteriler ise E.coli (koli basili), klamidya ve mikoplazma bakterileridir.

İdrar yolu enfeksiyonunun en belirgin semptomları idrar yaparken yaşanan yanma hissi, az ve sık idrara çıkmak, kanlı ve kötü kokulu idrar yapmaktır. Bununla birlikte ilerlemiş bir idrar yolu enfeksiyonu, hastayı yorgun, halsiz, ateşli, sırt ve karın ağrılı kılabilir.

Enfeksiyonun mesanede tutulumu durumu sistit olarak açıklanır. Sık idrara çıkma ihtiyacı ve acılı idrar yapma ile karakterizedir. Ayrıca karın ağrısı yapabilir ve idrarınız kanlı olabilir. Böbreklerdeki enfeksiyon piyelonefritte, ateş, titreme, bulantı, kusma ve ağrı tablosuna rastlanabilir. Üretritte ise, idrar yaparken yaşanan yanmaya akıntı da eşlik edebilir.  Çoğu idrar yolu enfeksiyonu kolaylıkla tedavi edilebilen ciddi bir durum değilken, akut piyelonefrit ise ani ve ciddi bir böbrek enfeksiyonudur; acil müdahale gerektirir.

İdrar yolu enfeksiyonlarından korunmanın yolu öncelikle riskleri ortadan kaldırmaktan geçer. Bunun için en başta güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacımız vardır. Yeterince su içmek, alkol, sigara ve aşırı kafein tüketiminden kaçınmak, cinsel ilişkiden kısa süre sonra idrar yapmak, tuvalet sonrası temizliği önden arkaya doğru yapmak, tampon yerine hijyenik ped kullanmak, tek eşli cinsel yaşam, genital bölgede parfümlü ürünler kullanmamak, doğum kontrolü için diyafram veya spermisit kullanmaktan kaçınmak, pamuklu ve temiz iç çamaşırları tercih etmek riski ortadan kaldırmanın anlamlı adımları olacaktır.

Yine de bir şekilde idrar yolu enfeksiyonunun böbrekler, mesane ya da üriner sistemdeki bir şekline yakalandıysanız, ilk tedavi antimikrobiyal tedavi olmasına rağmen, antibiyotiklere maruziyeti azaltmak için farklı profilaktik rejimlerin kullanımı ve tamamlayıcı tedaviler de mevcuttur. Biorezonans metodu, idrar yolu enfeksiyonlarında etkin ve hızlı sonuç verebilen bir destek tedavi yaklaşımı sunar. Üstelik biorezonans tedavisinin herhangi bir yan etkisi de yoktur.

[1] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3749018/

Dr. Sinan Akkurt

Yazarımız Dr. Sinan Akkurt, biorezonans tedavisini Türkiye’ye tanıtan isimdir. Dergimiz'de uzmanlık alanı yanında, sağlıklı yaşam konusunda farkındalık yaratan makaleler ele alır.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo