EGGOCOUTURE markası ile canlı ve özgün desenleri ile %100 ipek eşarplarını müşterilerinin beğenisine sunuyor. İthal markaların kalitesini Türk markası olarak üretim yapmak isteyen EGGOCOUTURE markasının sahibi aynı zamanda tasarımcısı, Aysha Dergi okurları için sorularımızı cevapladı.
Öncelikle EGGO COUTURE markanızın doğuş hikayesinden bahseder misiniz?
Tekstil alanında her zaman bir şeyler yapmak istiyordum. Bursa, tekstilin ve ipeğin başkenti biliyorsunuz. Canlı renkleri, özgün desenleri %100 ipekle buluşturmak, bir Türk markası olup, ithal markaların kalitesinde üretim yapmak fikri beni çok heyecanlandırdı. Piyasada ithal markalara olan ilgi, marka taklitleri ve orijinalleri arasındaki haksız fiyat rekabetleri derken özgün, kaliteli, yerli bir marka neden olmasın dedim. Böylece sınırlı sayıda bir üretimle geçtiğimiz yıl 2019 sonbahar-kış sezonu ile başladık.
EGGOCOUTURE markanızın ilginç bir ismi var. Bu ismi tercih etmenizin özel bir nedeni var mı?
Markayı kurma aşamasında her şey çok heyecanlıydı, her detayıyla bizzat ilgilenmek, desenleri çizmek, renklere karar vermek. Markam beni yansıtmalıydı ve isimde de benden bir şey olmalıydı. Her fikri değerlendirdik ama en sonunda içime en çok sinen adımın baş harflerini kullandığım EGGO oldu. G harfini iki kez tekrar ederek marka tescil belgemizi alabildik. Böylece serüven başladı. EGO’ya benzemesi dolasıyla ben onu “ehlileştirilmiş EGO” olarak anlamlandırdım. EGGO’lu kadın kendine güvenen, ne istediğini bilen, stil sahibi, güçlü, gösterişli ama bir o kadar vakarlı ve kibirsiz.
Siyahi modellerle çalışmanızdan dolayı oldukça dikkat çekiyor. Bu konuda nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Ben eşarbın evrensel bir aksesuar olarak lanse edilmesini istedim. Türk, yabancı, Müslüman ya da diğer inançlara sahip herkese hitap edebilecek bir pazarlama stratejisi geliştirelim istedim. Eşarbı aksesuar olarak pazarlamayı tercih ettim. Markanın ilk çekimlerini gerçekleştireceğim zaman siyahi model istediğimi söylediğimde çok şaşırmışlardı. Yerli eşarp markası olarak ilk siyahi model kullanan EGGOCOUTURE oldu. Ayrıca şahsen bu çikolata renkli insanları özgün ve sempatik buluyorum ve bazı renkler cidden onlarda patlıyor.
Markanızın isminden dolayı yabancı marka algısı oluştu mu?
Ah! Evet 😉 global vizyondaki çekimler ve yabancı influencerların da desteğiyle bu algı oluşmuş durumda. Hatta mesajlarda “Siparişimiz şu güne yetişir mi?” “Kaç günde Türkiye’ye gelir?” gibi sorular oluyormuş. Türkiyeliyiz arkadaşlar, milli gururunuz olmaya geldik!
Farklı ülkelerden yüksek takipçiye sahip influencerlar da sizi takip ediyor. Bu süreç nasıl gelişti?
Tamamen şans diyorum. Takip ettiğim ve stilini beğendiğim İtalyan bir İGER’a Türkiye’ye geldiğinde hediye göndermiştim. Onun paylaşımından sonra diğer influencerlar kendileri ürün isteyip, bizimle çalışmak istediler. Yabancılar çok enteresan beğendikleri bir şey olduğunda ticari çıkar ya da kâr gütmüyorlar. Çok samimi ve çıkarsız iş birlikleriydi. Bu sayede Amerika, Avrupa ve özellikle Rusya’da müşterileri kitlemiz oluştu.
EGGOCOUTURE markasının yakın zamanda gerçekleştireceği hangi projeler var?
Açıkçası zaman ne gösterir bilemiyorum. Eşarbın tüm markalarda öne çıktığı, trend olduğu bir dönemde başladık ve bu şekilde yurtdışında ilgi görmesi beni mutlu ediyor. Ama yurt içinde de tanınmak, Türk kadınında eşarplarımı görmek beni önere eder. İç piyasada daha aktif olmak isterim ki, daha ulaşılabilir bir marka için seri üretim şart. İki yıl sonrasında herkes “EGGOCOUTURE” u bilsin, herkesin bir EGGO’su olsun!
Son olarak söylemek istediğiniz…
Türkiye’nin tek muhafazakar kadın dergisine röportaj vermek; sizinle markamı konuşmak benim için çok keyifliydi. İlginiz için çok teşekkür ederim.