İki Genç Kadın, Girişimciliğini Ve Sanatseverliğini Buluşturursa… Mood Atölye

Sonbahar’ın ilk günü. Ama İstanbul’da hala kavurucu yaz sıcağı hakim. Mart ayından beri dünyamızı etkisi altına alan korona virüs salgını bitmese de, en azından hayatta kalmaya ve keşfetmeye devam ediyoruz.  Bugün, bir sanat atölyesi olan Mood Atölye’nin kurucuları Miray ve Oya Hanım ile tanışmaya, atölye fikrinin nasıl ortaya çıktığını ve daha fazlasını dinlemeye geldim… Miray Ergün Öztürk, 36 yaşında. Uzun yıllar kurumsal bir firmada insan kaynakları departmanında çalıştı. Son olarak insan kaynaklarında müdürlük yaptı. Hayali, sanat atölyesi kurup kızıyla birlikte daha kaliteli vakit geçirmekti. Ardından hayalini kurduğu sanat atölyesini hayata geçirdi. Oya Ergün, 38 yaşında. 15 yıl reklam sektöründe çalıştı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun olan genç girişimci yıllardır tanıdığı dostuyla en büyük hayalini gerçekleştirdi.

Gamze Yurtlu

 

  • SANAT ATÖLYESİ FİKRİ NASIL ORTAYA ÇIKTI? BU GİRİŞİM SİZİN HAYALİNİZ MİYDİ?

Miray Ergün Öztürk: Oya benim ağabeyimin eşi… Biz “görümce power”ız. 2007 yılından beri tanışıyoruz. Aslında ikimizin farklı hayalleri vardı. Ben sanat atölyeleri yapabileceğim bir yerim olsun istiyordum. Sanat atölyelerine katılıp gerekli araştırmaları yaptım. Ancak bu hayalimi “emekli olunca gerçekleştiririm” diye düşünüyordum. 16-17 yıldır insan kaynaklar departmanında çalışıyordum. Bu atölyeyi kurmadan önce ise insan kaynakları yöneticisi müdürü olarak çalışıyordum. Kurumsal hayatı bir kenara bırakıp, kendi istediklerimizi yapabilmek için hayalimizi daha erken gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Burayı çok hızlı bulduk, hemen her şeyi kendimiz hazırladık. Logomuzu Oya tasarladı. Tüm bunları ikimiz de kurumsal firmalarda çalışıyorken yaptık.

Oya Ergün: Grafik tasarımcısı olarak yıllarca reklam sektöründe çalıştım. Sürekli ellerimle bir şeyler üretme arzum vardı. Sürekli bilgisayar başındaydım. Sanatçı bir aileden geliyorum; babam seramik sanatçısı. Küçüklüğümden beri atölye ortamında bulundum. O sebeple atölye ortamına çok alışkınım ve seviyorum. Miray’ın da dediği gibi, bu hayal benim de hep emeklilik sonrasına bıraktığım bir şeydi. “Yaparım ama nasıl olur? Üstesinden gelebilir miyim?” gibi tereddütlerim vardı. Sonra hem çok yakın arkadaş, hem akraba ve hem de farklı dallardan olduğumuz için, bunu birlikte yapmamız bize çok şey kattı. Karşılıklı güven ilişkimiz de olduğu için, bu hayali gerçekleştirmeye daha cesaretle atıldık ve çok hızlı oldu. Yaklaşık 20 yıl öne aldık hayallerimizi.


 

  • KENDİNİZİ HANGİ SANAT DALINDA/DALLARINDA GELİŞTİRDİNİZ? SİZ DE ATÖLYE YAPIYOR MUSUNUZ?

M.E.Ö. : Ben sanatla hobi olarak ilgileniyorum, bireysel olarak bir şeyler yapıyorum ama, bir eğitim verebilecek düzeyde bir sanat bilgim yok.

O.E. : Okulda kaligrafi ve modern kaligrafi eğitimi aldım. Kendim de hobi olarak geliştirdim. Burası açıldığından beri modern kaligrafi dersleri veriyorum. Onun dışında mum üretiyorum; kendi ürettiğim mumları burada satışa çıkarıyoruz. Beton ile mumu birleştirdiğim bir tasarımım var. Şimdilik başka bir eğitim vermiyorum belki zamanla “linol baskı (plastik üzerine oyularak yapılan ve üstüne boya sürüldükten sonra istediğiniz yere geçirebildiğiniz bir transfer tekniği)”, tablo boyama olabilir.

 

  • COVİD-19 VİRÜSÜ SALGINI ORTAYA ÇIKTIĞINDA, ATÖLYENİZ BİRKAÇ AYLIK FAALİYETTEYDİ. TAM DA TANINMA AŞAMASINDA, ATÖLYE ÇALIŞMALARINIZDA NE AKSAKLIKLAR OLDU MU? ONLİNE ŞEKİLDE YAPTIĞINIZ ATÖLYELERDE, EL SANATLARININ GEREKTİRDİĞİ “DOKUNMA” VE “MELAİKE EDİNME/EDİNDİRME” AÇISINDAN ÇALIŞMALARINIZDA YETERLİ VERİMİ ALABİLDİNİZ Mİ?

M.E.Ö.: Resmi olarak hiçbir yer kapatmadan, süreci göz önünde bulundurarak, Mart’ın sonunda atölyeyi kapatma kararı aldık. Çünkü atölyede 10-15’e yakın kişiyi ağırlıyoruz. İnstagram sayfamızı aktif tuttuk, paylaşımlar yaptık. Ancak online atölye yapmak istemedik. Bu atölyenin kuruluş amacı sosyalleşmek, beraber dertleşerek bir şeyler paylaşarak icra etmek ve başarmaktı. O yüzden bu süreçte ticari açıdan bakmadık. Bizim de online şekilde yaptığımız dersler oldu. Onlar da çocuk atölyeleriydi; 40 dakikalık Zoom Meeting uygulaması üzerinden gerçekleştirdik. Pandemi döneminde de çok sıkı İnstagram takipçilerimiz oldu.

O.E.: Online atölyeye sıcak bakamıyoruz. Size bir çamur ve bir tahta verip, hadi başlayın demektense, onu daha iyi bir plana oturtup daha verimli olabilecek şekilde olursa buna girişiriz. Dediğimiz gibi hocayla ve katılımcılarla bire bir iletişim halinde olmak size de bize de çok şey katıyor. Öteki türlü arada ciddi boşluklar olduğunu düşünüyoruz. Tabi ki maddi kaygılar yüzünden bunlara başvuruluyor, elbette o şekilde yürütenleri de kötülemek istemeyiz… Zaman bizi nereye götürürse, biz de online atölye vermek durumunda kalabiliriz. En verimli şekilde gerçekleştirmeye çalışacağız.

 

  • YENİ NORMALE NE ZAMAN GEÇTİNİZ? BU SÜREÇTE NASIL ÖNLEMLER ALIYORSUNUZ? PANDEMİDEN ÖNCE YAPMADIĞINIZ ATÖLYELER GELİŞTİRDİNİZ Mİ?

M.E.Ö. ve O.E. : Aslında 1 Haziran’da buraya geldik. Önce atölyemizi ve kendimizi normalleştirmeye başladık. Temmuz ayında başlayacağımız için plan ve programımızı ona göre oluşturmaya çalıştık. 1 Temmuz itibariyle aktif olarak, maksimum 6-7 kişilik kapasiteyle başladık. Dünyada ve Türkiye’de nasıl önlemler alınıyorsa, biz de o şekilde önlem alıyoruz. Herkese özel dezenfektanlar veriyoruz. Hocalarımız ve katılımcılar maskeyle çalışıyorlar. Her atölye bitiminden sonra içerisi ve kullanılan malzemeler dezenfekte ediliyor. Her ürün kişiye ait oluyor. Pandemi öncesi daha çeşitli ikramlar yapıyorduk. Artık tek içimlik plastik bardakta su ve kapalı ambalajlı yiyecekler ikram ediyoruz. Pandemi sonrasında, mum atölyesi, mandala atölyesi yapmaya başladık. İlerleyen zamanlarda maket yapımı atölyesi yapmaya başlayacağız.

Biz aslında gelişen dünyayı takip ederek atölyeler hazırlıyoruz. Ben daha çok sanatsever ve katılımcı gözüyle, “Bu olsa gelirim” diyerek empati kuruyorum. Sanatsal tarafıyla Oya ilgileniyor. Aslında geliştirmek istediğimiz daha çok atölyeler vardı; kurumsal firmalarda sanat terapisi örneğin. Dünya değiştikçe biz de o yöne doğru bakıp değişik atölyeler yapmayı düşünüyoruz.

  • EN ÇOK HANGİ ATÖLYELER TERCİH EDİLİYOR?

O.E. : Çok değişiyor. Sabit sanatseverler; çini, seramik, heykel, sulu boya gibi daha sonrasında aylık programa dönen kitle oluyor. Alkol mürekkebi çok ilgi çekti. Genelde tercih edilenler dışında, makrome, mum, örgü, modern kaligrafi dersleri seviliyor.

 

  • FARKLI ALANLARDA ATÖLYELER YAPIYORSUNUZ… ATÖLYELERİ YAPAN HOCALARLA NASIL BULUŞUYORSUNUZ/İRTİBAT KURUYORSUNUZ?

M.E.Ö.: Tanıdığımız sanatçı dostlarımızın referansı bu konuda yardımcı oldu.

O.E. : Bir taş atarsınız, halka halka yayılır. Bizim de öyle oldu. Bir arkadaşıma sordum. Ondan sonra o ona yönlendirdi. Bu şekilde bir çevre oluştu. Bizi bulanlar da oldu. Sosyal medyadan da irtibata geçen hocalar da oldu.

  • KALİGRAFİ NEDİR? MODERN KALİGRAFİ İLE ARASINDAKİ FARKLILIKLAR NELERDİR? BU ZAMANA KADAR NE GİBİ KALİGRAFİ VE MODERN KALİGRAFİ ÇALIŞMALARI YAPTINIZ?

O.E. : Kaligrafi “güzel yazı” demek. Kaligrafinin belli ve sabit, oynanamayacak kalıpları var. ama modern kaligrafi onun biraz daha esnetilmiş hali. Modern kaligrafi el yazısıyla karıştırılıyor. Modern Kaligrafi, belli form ve şekillerle meydana getirdiğimiz bir alfabe aslında. Farklı alanlarda uygulayabildiğimiz bir kaligrafi türü. Hat, kaligrafi gibi yazı sanatlarına göre daha çağdaş ve günümüze uyarlanmış bir yazı türü diyebilirim. Atölyede kaligrafinin en başından başladık, öğrenilmesi gereken şekilleri uyguladık. Son aşamayı bez çantada uyguladık. Cam üzerine de uygulanabiliyor.

 

  • VEGAN MUMLAR NASIL YAPILIYOR? MANDALA ATÖLYESİ TAM OLARAK NEDİR?

O.E.: Vegan mumlar çok ilgi gördü. Çünkü mumun ham maddesi parafin dediğimiz bir kimyasal madde ve yandığı zaman, havaya zehirli kimyasallar salıyor. Vegan mumları soya yağı ile yapıyoruz, soya yağı tamamen insana ve hayvana dönük bir malzeme. Derste kullandığımız tüm malzemeler de vegan. Bu atölyeden sonra bir büyük ve küçük; uzun süre yakabileceğiniz (normal mum 3 saat yanıyorsa vegan mum 10 saat yanıyor) iki tane mumla ayrılıyorsunuz.

M.E.Ö.: Mandala zaten o felsefeyi takip edenlerin ilgisini çizen bir hobi. Daireyi çizmek, çiçeği içine oturtmakla uygulanan ve sabır gerektiren medidatif bir atölye.

  • EL SANATLARI ÖNCEKİ ZAMANA GÖRE DAHA MI ÇOK RAĞBET GÖRÜYOR? YOKSA DAHA MI AZ TERCİH EDİLİR OLDU? SOSYAL MEDYADAN YAPTIĞINIZ TANITIMLAR SİZCE ETKİLİ OLUYOR MU?

M.E.Ö.: Sanatın bittiğine inanmıyorum. Her dönem aynı, hatta daha yüksek bir ilgi olabilir. Çünkü hayatın getirdiği stres, sıkıntı, dijitalleşme insanlarda eskiye ve özüne dönüp eliyle bir şeyler üretme isteği uyandırıyor. Atölyemize gelenler daha çok, öğrenciler, beyaz yaka ve ev hanımları oluyor. Bir şeyler üretmek, sosyalleşmek ve kendilerini keşfetmek istiyorlar. O sebeple mottomuz, tecrüben olmasına gerek yok, elin kalem tutsun yeter.

O.E.: Sanatla ilgilenen herkes bir şekilde farklı bir dalla da ilgilenmek istiyor; heykel yapan sulu boyayı merak ediyor. Bize gelenler genelde diğer dallardan sıçrayıp gelenler oluyor. Katılımcılar buraya geldikçe kendilerini keşfediyorlar, neler yapabileceklerini öğreniyorlar. Biz de buna tanıklık etmiş oluyoruz.

  • SONBAHAR VE ÖNÜMÜZDEKİ KIŞ DÖNEMİNDE ATÖLYE İÇİN NELER PLANLADINIZ?

M.E.Ö.: Yine Cihangir’de olup büyümeyi hedefliyoruz; aynı anda birden fazla atölyeler yaptığımız bir konsept oluşturmak istiyoruz. Tiyatro ve diğer sanat dalları üzerine söyleşiler yapmayı planladık. Yeni atölyeler katmak istiyoruz. Sürpriz… Tabi öncelikle sağlık diliyoruz, ülkemizin ve dünyamızın bu hastalıktan kurtulmasını istiyoruz. Konu sanat olunca çok plan yapmıyoruz.

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

yazılım