Doğuştan içimizde var olan güven ve haz duygularını ilerleyen yaşlarda kurban rolü oynayarak, kendimize güvenmeyerek, sevmeyerek, şimdi ve burada yaşamayı öğrenmeyerek ve kendimiz olmayarak ilişki süreçlerinde problemler olarak taşıyoruz.
“Tesadüf, Allah’ın gizli kalma şeklidir”
Albert Einstein’ın bu sözünde belirttiği gibi birlikte yaşam sürdürdüğümüz, sürekli ilişkide olduğumuz anne, baba, kardeş, akraba, arkadaş veya eşimiz tesadüf değil.
Hepimiz ruhumuzun tekamülü için karşımıza çıkan ilişkilerle belirli bir süreç geçiriyoruz. Bu amaçla kullandığımız fiziksel bedenimiz, Allah’ın bize tekamül için “al kullan” dediği bir hediyedir. Bir astronotun uzayda yaşam sürdürebilmesi için gerek duyduğu astronot elbisesi gibi, ruhumuzun dünya atmosferinde yaşam sürdürebilmesi için bu fiziksel bedene ihtiyacı var. Bedenin ruhtan ayrılmasıyla fiziksel ölüm gerçekleşir ancak ruh hiçbir zaman hastalanmaz, ölmez.
Ruhumuzun ilk derin ilişkisi anne karnındayken başlar. Annenin hamilelik sürecinde yaşadığı duygusal çatışmalar, hafta hafta bilinçaltımıza kaydolur ve ileriki yaşlarda karşımıza çıkabilecek ilişki problemlerin ilk nedenlerini oluşturur.
Bununla birlikte doğum anı çok önemlidir. Örneğin doğum süreci sırasında yaşanan olumsuzluklar, endişe, korku, telaş, oksijensiz kalma süresi gibi süreçler, yine ileriki dönemlerde oluşabilecek ilişki sorunların ikincil kaynağını teşkil eder.
Hayatımıza girmiş İlişkilerin şifa’ya ihtiyaç duyabileceği üçüncü kritik dönem ise 0-7 yaş aralığıdır. Bu yaşlarda karşımıza çıkan korku ve endişe yaratacak ortamlar, gerilimler ve travmalar olduğu gibi bilinçaltımıza kodlanır.
Çocuk yaşlarda oluşan hastalıkların (kanser dahil) ana kaynağı, bu üç evrede oluşabilecek duygusal çatışmalardır.
Doğuştan içimizde var olan sevgi, değer, güven ve haz duygularından bizi uzaklaştıran negatif bilinçaltı kayıtları, 7 yaş sonrasında karşımıza çıkan bütün ilişkilerde yaşam sınavlarımızı oluşturur.
Doğduğumuz ülkenin sahip olduğu değer yargıları, gelenek, görenek, din, dil ve etnik inançlar, deneyim içinde olduğumuz ilişkilerin şifalanmasında çok önemli bir yansıma sağlar.
İlişkilerimizi bu kayıtların etkisiyle seçeriz, aşık oluruz ya da duygusal çatışmalar içine gireriz. Bilinçaltımız, hayatımızın ilerleyen yıllarında karşımıza çıkan ilişkileri ve bu ilişkilerle oluşan kaderimizi belirler. Bu anlamda karşımıza çıkan hiç kimse tesadüf değildir.
Bilinçaltımızdan gelen duygusal zaaflarımızın yaydığı frekanslar doğrultusunda rezonansa girdiğimiz ilişkiler, hayatımızın parçası ve yaşam sınavımız haline gelir.
Bu kişi veya kişiler, bilinçaltımızın karanlık yüzüyle vedalaşabilmemiz ve şifalanmamız için önemli değerlerdir. Aşık bile olabiliriz. Ancak şunu unutmamamız gerekir; Hepimiz Allah’ın farklı görünümleriyiz ve yaşadığımız aşk, İlahidir.
İlişkilerin ilerleyen yıllarında cinsel çekimin de azalmasıyla birlikte bilinçaltı zaaflarımız ortaya çıkar, duygusal çatışmalar başlar. Bu aşama da ruhsal tekamül içinde olduğumuzu asla unutmamalıyız.
İlişkilerde Uyulması Gereken Kurallar
İlişkilerin şifalanmasında içselleştirmemiz gereken temel kurallar şunlardır;
- Kurban rolü oynamamak
Çocukluk yıllarında safiyane, erişkin dönemde dahiyane bir şekilde yaptığımız “ben yapmadım, o yaptı” duruşu, kurban rolü oynadığımızın en belirgin işaretidir. Hayatımızın kahramanı olmak istiyorsak, yaşadığımız tüm duygusal çatışmaların kaynağını kendimizde aramalıyız. Evrensel yasalar sayesinde yaşam sınavlarımızla yüzleşmemiz ve bilinçlenme bu şekilde sağlanır.
- Kendin ol
“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” der Atalarımız. Kendimiz olmadığımız zaman, hayatımıza giren korkutucu sahnelerde dublör kullanırız ve bu nedenle hayatın gerçeklerini öğrenemeyiz. Oyuncular değişir ancak tema aynıdır. Tekrarlar içinde yaşam sürdürürüz. Korkularımızdan vedalaşabilmemiz için dublör kullanmadan tüm sahnelerin içinde kalarak yüzleşmeyi öğrenmeliyiz.
- Bulunduğumuz ortama göre bir kişilik olmamak
Hepimiz Allah’ın farklı görünümleriyiz ancak tek bir bütünün içindeyiz. Bu nedenle kendi özelliklerimizi yanlış anlaşılırım, beğenilmem, ezik duruma düşerim, alay edilirim, incinirim ya da başarısız olurum diye geri planda bırakmamalıyız. Bütünlüğün içinde farklı özelliklerimizle hepimiz çok değerliyiz.
- İlişkiler de yaşanan duygusal çatışmaların ruhsal gelişimimiz için mesaj olduğunu algılamak
İlişkiler de yaşadığımız problemler, bilincimizi bir üst mertebeye çıkarabilmemiz için mesaj niteliğindedir. Örneğin ilişki yaşadığınız kişi sizi sürekli öfkelendiriyorsa almamız gereken mesaj, yaşam sınavımızın öfke kontrolü olduğunu fark etmek ve bu zaafımızı yok etmek. Eşimiz tarafından sürekli şiddet görüyorsak almamız gereken mesaj kendimizi değersiz hissetmek ve bu duygudan kurtulmanın yaşam sınavımız olduğunu fark etmek. Kendini değerli hissederseniz, hiç kimse size şiddet uygulamaz.
- Kendimizi sevmek
- Kendimize güvenmek
- Değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmek, değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabullenmek
- Şimdi ve burada yaşamayı öğrenmek
Allah hepimize doğuştan sevgi, değer, güven ve haz duygusunu içimize vermiş.
Değeri, sevgiyi, güveni ve hazzı dışarıda aradığımız sürece ilişki problemlerinden kurtulamayız. Şifalanma içimize dönmekle gerçekleşir. Bunun için tek koşul; “Kendin Ol”!