Kaderimizi Belirlemek Elimizde Mi?

Kendi kaderimizi veya çocuklarımızın kaderini belirlemek kesinlikle bizim elimizde olan bir şeydir. Kişilik ve şans durumları belirlendikten sonra, doğum tarihine göre, olumlu ve olumsuz yıllar belirlenir, belirli şanslı yılımızda atacağımız her adım bizi mutlak başarıya götürecektir.

Şanslı yılımızda yaptığımız evlilik mutlu ve sorunsuz bir şekilde devam edeceği gibi, o yılda kurduğumuz iş verimli ve bereketli olacaktır. İnsanların hayatlarındaki en önemli iki olay işleri ve evlilikleridir. Çocuklar tabi ki ilk sırada yerlerini alacaklardır. Fakat zamanı gelince onlar da kendi hayatlarını kuracaklardır.

Çok şanslı insanlar dahi, belirli şanslı yıllarından önce iş kurma veya evlilik yaptıkları takdirde, bazı hayal kırıklıkları yaşayabilirler. Bunu dikkate aldıkları takdirde kaderlerini olumlu yönde belirleyebilirler.

Birbirlerini çok seven ve çok iyi anlaşan bir çift, belirli bir zamanda ortada bir şey yok iken bir dış etkenden dolayı ayrılmak zorunda kalabiliyor. İşte bütün mesele, o zor yılı önceden belirleyip, gerekli önlemleri alıp o zor yılı sorunsuz atlatmalarıdır. Sonrasında geri kalan hayatlarını sorunsuz, mutlu ve huzurlu bir şekilde devam ettireceklerdir. Bu durum evlilik hayatında olduğu gibi iş hayatında da geçerlidir.

Üniversite sınavlarında istediği sonucu alamayan çocuklarımıza karşı son derece anlayışlı davranmamız gerekmektedir, belki de şanslı yılları daha gelmemiştir. Yeteneği dışında bir yeri kazanıp hayat boyu sevmediği bir işi yapmaktansa, bir yıl sonra yeteneği ve isteği doğrultusunda bir yeri kazanıp, hayatı boyunca severek ve isteyerek kendi işini yapacaktır. Severek yapılan bir işte asla zorluk yoktur. Yetenek Allah vergisidir.

Büyü ve Nazardan Korunmak

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan büyü, tarih boyunca farklı kültürlerde, değişik çağlarda ve farklı toplumlarda hep aynı amaç için kullanılmıştır. Güç, kudret, zenginlik ve kendince güzel olanı elde etmek için kullanılmıştır. Tarih boyunca, kralların ve imparatorların büyücülerinden bahsedilir.

Elde ettiği gücü hakkıyla ve adaletli bir şekilde kullanan bir kişiye söyleyecek bir söz yoktur, en azından elde ettiği gücü hak etmiş demektir. Fakat tam tersi, elde ettiği gücü, geçici hevesler ve kompleksleri için kullanan biri için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir.Elde ettiği gücü geçersiz kılmak bir vijdan borcudur.

Eskiden zor işleri kolaylaştırmak için kullanılan büyü, günümüzde sadece aşk için baş vurulan bir çare olarak görülmektedir. Samimi bir duyguyla ve içten bir sevgiyle başvuran bir insana söyleyecek bir şey yoktur. Ama yinede özgür bir iradeyle verilen karar, tabi ki en iyisidir. Birde madalyonun öbür yüzü, sadece beğendiği ve elde etmek istediği için, mutlu bir yuvayı dağıtmaktan çekinmeyen ve bunun için değişik yöntemlere başvuran birine engel olmakta, bence insanlık borcudur.

Çok az sayıda olmakla beraber, bazı kıskanç ve haset insanların nazarlarıda kötü bir büyü etkisi gösterebilir, aslında arada fazla bir fark yoktur. Gösterdikleri etki neredeyse aynı gibidir. Zaten, Felak ve Nas sureleri bu yüzden indirilmiştir. En basit şekliyle, evden çıkmadan önce bu sureleri okumak ve evden öyle çıkmak bir alışkanlık haline getirilmelidir, basit bir önlem olarak.

Defalarca başımıza gelmiştir. Evden dinç bir şekilde çıktıktan kısa bir süre sonra, üzerimize bir bitkinlik, bir halsizlik geldiği olmuştur ve sebebi bilinmez. Düz yolda bile tökezleriz veya ayağımız burkulur. Halbuki yol düz ve engelsizdir. Sağa, sola bakmak bile zor gelir ve dalgınlaşırız. Son derece dinlenmiş ve uykumuzu almış olsak da bazen bu durum başımıza gelebilir.

Bu yüzden evden çıkmadan önce Ayet El Kürsi, Felak ve Nas surelerinin okunmasını tavsiye ederim. Kötü insanların ve kötü niyetlerin olmadığı bir dünyada yaşamak ve esenlikler dileklerimle.

Celalettin İpekbayrak

 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın