Sömestri tatili yaklaştıkça artan heyecanı çocuklar ve ebeveynler birlikte paylaşıyorlar. Aslında bu heyecanda biraz tatil sevinci biraz da karne merakı birleşiyor… Ama sonuç ne olursa olsun her durumda çocuğunuza doğru yaklaşmanız, eğitim hayatının devamı için son derece önemli. Peki karneye ne kadar anlam yüklenmeli? Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Arzu Önal Sönmez, anne ve babalara özel, karne değerlendirme tüyoları verdi.
Karne için geriye sayım başladı. Çocuğunuzun başarısını merak ettiğiniz karne tatiline günler kala, yine aynı soru gündeminize geldi: Karne en doğru şekilde nasıl değerlendirilmeli? Yalnızca karne notlarından yola çıkarak ‘başarılı ya da başarısız’ olarak değerlendirmenin çok doğru bir yaklaşım olmadığını söyleyen Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Arzu Önal Sönmez, anne babalara bu süreçte çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda şu önerilerde bulundu.
Her zaman onun yanında olduğunuzu söyleyin
Öncelikle karneyi çocuğunuzla birlikte değerlendirin. İyi bir karne almışsa bunun anlamı ve değerini kavramasına yönelik kendisiyle konuşun. Kötü bir karne almışsa da nerede hata yaptığını, bu hataları düzeltme konusunda yalnız olmadığını ve ailesinin hep yanında olduğunu hissettirin.
Sonuçlardan kendinizin de sorumlu olduğunu unutmayın
Çocuğun öğretmenleri ya da okuluyla çok fazla ilgilenemeyen ve durumunu karnesinden öğrenen ebeveynlerin şok yaşayabildiklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez, karnenin bir sürecin son basamağı olduğunu ve sonuçlardan ailenin de kendini sorgulaması gerektiğine işaret ediyor. Karne ile gelen sonucun ne kadarının çocuğu yansıttığı, ne kadarının aile içi ilişkilerle ilgili olduğunu saptamak önem taşıyor. Bu nedenle başarı ya da başarısızlığında mutlaka ailenin de payı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Üzerinize düşen sorumluluklar konusunda tekrar düşünmeye çalışın.
Onu dinleyin…
Başarısızlık durumunda ebeveynlerin en sık yaptığı hata, öfkeyi kontrol edememe ve çocuğu dinlemeyi reddetme oluyor. Aslında başarısız olması için sayısız neden sunabilen çocuk, bu sonuçtan ebeveynini bile suçlayabiliyor. Bu nedenle konu ne olursa olsun önce mutlaka çocuğu dinleyin. Yılın kısa bir özetini size anlatmasını isteyin. Hangi deneyimleri kazandığını, mutlu olduğu, hayal kırıklığı yaşadığı, eğlendiği, üzüldüğü şeyleri hatırlamasını sağlayın. Farkındalık kazanmasına yardımcı olun ve sonucun değil sürecin önemini anlamasına destek olun. Durum değerlendirmesi yaptıktan sonra mevcut hatalar ve sorunları birlikte belirleyip, çözüm önerileri getirip yıl içinde yapabileceklerini birlikte planlayın.
Yaklaşımı çocuğun yaşına göre belirleyin
Küçük yaşlarda alınan ilk karneler daha çok oyun ve motivasyon amaçlı iken, ortaokul ve lise gibi bir sonraki basamakta daha değerli hale geliyor. Çünkü ileriki sınıflarda notlara verilen önem ailenin ve okulun tutumuna göre artıyor. Dolayısıyla ebeveynlerin karneleri değerlendirirken sergilediği tutum ve davranışlarda çocuklarının yaşını dikkate almaları gerekiyor. Küçük çocuklarda şefkatli ve destekleyici, yol gösterici bir tutum sergilemek önem taşıyor. Ancak, daha büyük çocuklarda ve gençlerde çözüm önerisini onlara bırakmak daha doğru bulunuyor.
Pozitif olun, abartılı söylemlerden kaçının
Başarılı çocuk bütün bir yıl boyunca emeğinin karşılığını alabilecek olmanın heyecanı içerisindedir. Sadece karnesindeki takdir yeterli olmayabiliyor, ebeveynlerinden de hak ettiği takdiri görmek istiyor. Bu nedenle ona başarı öyküsünü özetlemenin ve yaşadığı hayal kırıklıklarını nasıl aştığını hatırlatmanın önemine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez, şöyle konuşuyor: “ ‘Zaten bu senin görevin’ gibi sert cümleler yerine, ‘bir öğrenci olarak üzerine düşen görevleri çok güzel bir şekilde yerine getirdin, tebrik ediyorum, bu bizi de çok mutlu ediyor’ demek daha pozitif bir yaklaşım olabilir. ‘Zaten sen dünyanın en zeki, en akıllı, en başarılı çocuğusun, başka türlü bir karne beklenemezdi’ gibi realiteden uzak, abartılı ve beklenti düzeyi çok yüksek söylemlerden de kaçının.
Maddi değil manevi ödüllere yönelin
Peki başarılı olduklarında hiç ödüllendirmeyecek miyiz? Yrd. Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez, soruyu şöyle yanıtlıyor: “Onunla gurur duyduğunuzu mutlaka belirtin. Maddi ödüllerden çok birlikte zaman paylaşmak, tatil yapmak gibi manevi ödüllere yönelmeye çalışın. Fakat uzun süredir hevesle beklediği hediyeler de yaşına uygun olmak suretiyle verilebilir. Bu sayede, beklemeyi, başarmanın verdiği keyifle hak etmeyi öğrenir ve kazandığı ödülün kıymetini daha iyi anlar. Büyük ve aşırıya kaçan ödüller beklentilerini her seferinde daha da arttırarak memnuniyetsiz olmasına neden olabilir. Bu durumda ders çalışmamak için büyük ödülden vazgeçmek seçenek haline getirebilir.”