Kışı Sağlıklı Geçirmek Mümkün…

Hangi mevsimde hangi balık yenilmeli, hangi mevsimde mevsim sebzeleri/ meyveleri alınmalı, ne zaman ne tüketilir unuttuk. Bu durum çok önemli çünkü özellikle yöremiz ve civarında yetişen sebze ve meyveleri yemeye ağırlık vermemiz gerekiyor.

Bizler kış mevsiminde domates, yazın brokoli gibi mevsimi olmayan sebzeleri yiyoruz. Oysaki kışın çok şifalı olan brokoli, Brüksel lahanası, lahana gibi sebzeler; yazın aşırı sıcaklar basınca içindeki sülfür oranı artar ve tam tersine fazla yenildiğinde zehirleyici bile olabilir. Yaz mevsiminde yüksek oranda antioksidan ve likopen içeren şifalı domatesin, kışın likopen oranı 5 katı düşüşe geçer. Sonuç olarak mevsim dışı bir sebze olduğu için tüketilirken şifası tartışılır. Bu nedenle her gıdayı mevsiminde tüketmekte fayda var.

Aynı şekilde meyveleri de kendi mevsimlerinde tüketmeliyiz. Zaten vücudunuzu iyi tanırsanız kışın buz gibi soğuk bir havada serin bir kavun karpuz istemezsiniz. Öyle ki bedenimizin o dönemde hangi besine ihtiyacı varsa doğada da otomatikman o besin yetişiyor. Örneğin ilkbaharda kayısı çağla halindeyken ekşi, kıtır ve kekremsi bir yapıya sahiptir ve vücut bununla toksin atar. Şeker oranı düşüktür, alerji ve daha birçok şeye iyi gelir. Ancak yaz mevsimine geldiğimizde ise şeftali, kayısı gibi meyvelerin rengi turuncuya ya da kırmızıya dönmeye başlar, sulanır ve tatlanır. Çünkü vücudumuz yaz aylarında daha sulu, serinletici sıvı açığımızı kapatan ve enerji veren meyvelere ihtiyaç duyar. Görebilirsek burada müthiş bir teknolojik yapı var.

HER MEVSİME MOR BİR BESİN

Her mevsim “mor”lar çok önemli! Kansere karşı korunmada, kalp atışı ve kalp/ damar hastalıklarına karşı korunmada destek olur. Bu anlamda bizim ülkemiz her mevsimde çok şanslı. Doğada rahatlıkla mor bir meyve bulabiliyoruz. Örneğin vişne, karadut, mor üzüm, nar ve böğürtlen gibi. İstisnasız her mevsim karşımıza çıkıyor. Bu mor meyveleri düzenli olarak tüketmek kronik hastalıklara karşı korunmada oldukça faydalı.

Dikkat edilirse kışın bolca tükettiğimiz kara lahana, pırasa, ıspanak, brokoli, Brüksel lahanası, beyaz lahana kokulu ve sülfir içeren sebzelerdir. Bu durumun böyle olması tabii ki tesadüf değil çünkü içerisinde bolca antioksidan ve bağışıklık sistemimizi güçlendirici bileşenler yer alıyor. Bunları mevsimine göre tüketmemizin sebebi o dönemde bağışıklık sistemimizin korunmaya ihtiyaç duyması. Kış döneminde özellikle kuru bakliyatlardan yeşil mercimek, nohut gibi besinleri tüketmek vücut ısısını yükseltir ve protein açısından zengindir. Bu saydıklarımı yaz döneminde tüketemememizin sebebi ağır gelmesidir. Şişkinlik ve rahatsızlık hissi verirler.

Yaz mevsiminde ortaya çıkan kabak, semizotu, enginar gibi besinler bağırsaklarımızın rahat çalışmasını sağlar. Karaciğerimizi temizler ve detoks etkisi oluşturan hafif yiyeceklerdir.

MEVSİME UYGUN MEYVELER TÜKETİN

Özellikle likopen açısından zengin olan domates, güneşi gördüğü zaman bu bileşeni ortaya çıkar. Dolayısıyla yazın tüketilen domates ile kışın alınan domates arasında çok fark vardır. Tavsiyem yazın mevsimi olan domatesi tüketip kışın yenilmemesinden yanayım. Ancak bizim kültürümüzde yazın domatesi pişirip kışa hazırlık yapılır. Özellikle de annelerimiz bunu çok yapar. Yazın yapılan  konservedeki pişirilmiş domatesin içinde bulunan likopen oranı yükselir. Bu şekilde tüketilirse faydalı olur.

Sulu meyveler ise hazmı kolay ve serinletici olduğundan tüketilmesi faydalıdır. Aynı şekilde kış meyvelerinden portakal ve mandalina C vitamini yüksek meyvelerdir. Ayva, elma gibi besinler ise sert ve yoğun meyvelerdir. Bu meyvelerin sırrı ise tokluk sağlamasıdır. Özellikle kışın açığa çıkan enerji ve tokluk ihtiyacını kapatan meyvelerdir. Bunların yanı sıra kivi ve nar çok güçlü antioksidan içerir. Genel olarak her mevsimin kendine özgü bir geçiş dönemi vardır. Ancak insanlar bu durumu unutmuş vaziyette. Çünkü artık manavlarda mevsim dışı olan patlıcan da var, semizotu da çilek de…

Bu sebeple bu kışı güçlü ve sağlıklı geçirmek istiyorsak haftada 1 kez muhakkak pırasa yemeliyiz. Karnabahar, lahana dolma ya da kapuska şeklinde pişirilebilir ya da sotelenebilir. Tabii ki salatası da yapılabilir. Tüm bunlarla birlikle bol miktarda soğan ve sarımsak tüketimi de kış aylarında hem soğuklara karşı bağışıklık sisteminizi güçlendirir hem de grip, burun akıntısı, nezle gibi salgın hastalıklara karşı korur. Bu yüzden kışın yemeklerinize bol bol sarımsak, soğan ekleyin. Yeşillerden brokoli ve ıspanağın yenilmesi çok önemli. Bir diğer yeşil olan pazı yaprakları size fayda sağlar. Yine yapraklarıyla sizi koruyacak olan kara lahananın demir ve potasyum oranı çok yüksektir. Kan değerlerinizin yükselmesine yardımcı olur.

BAKLİYATSIZ KIŞ SOFRASI OLMAZ

Yulafta ciddi oranda bulunan heteroglikan maddesi sadece belli başlı gıdalarda bulunuyor. Bağışıklık sistemini koruyucu bir etkisi var. Aynı zamanda yumurtada da bulunuyor. Az bilinen bir bilgi olarak ekmek kabuğunda da bulunur. Ekmek piştiği zaman dışında oluşan o sert bölgede heteroglikan maddesi oluşur. Bu sebeple de ekmeğin kabuğu içinden her zaman daha faydalıdır.

KIŞIN SİLAHI: BİTKİ ÇAYLARI

Kış döneminde ister istemez salgın meydana geliyor. En ufak soğuk algınlığı ile grip olabilirsiniz. Bu dönemde bizim için bitki çayları çok önemli. Bu mevsimde özellikle bağışıklık sistemimizi ayakta tutacak C vitamini yüksek oranda olan çayları içmeliyiz. Bunlara örnek verecek olursak kuşburnu kış için çok faydalı bir çaydır. Ihlamur, ekinezya, erkekler için maça çayı kadınlar için adaçayı tüketmelidir. Eğer bu dönemde bağırsaklarda problem varsa rezene çayı içilmelidir. Aynı zamanda zayıflamaya destek olan ve metabolizmayı hızlandıran beyaz çay, yeşil çay tercih edilebilir. Ancak kış dönemini baz alırsak vücuda ısı verecek çaylar olmalıdır. Bunun için tarçın, zencefil, ıhlamur, kuşburnu veya karanfil eklenmiş çaylar rahatlıkla içilebilir. Zencefil mucize besinlerdendir. Mikrop kırıcı ve ısı verici özelliği vardır. Zencefilli çok sayıda çay tarifi var. Çocuklara bunu farklı sunmak için ise ıhlamur, bal ve tarçın karışımı idealdir. Burada şöyle bir dipnot düşülmesi gerekiyor. Ekinezya kışın soğuk algınlığında tüketilebilir ancak 15 günden fazla içilmemesi gerekir. Eğer karışık bitki çayınızın içinde ekinezya varsa onun 15 günden sonra çıkartılması gerekir. Şimdi sizlere olmazsa olmaz diyebileceğim bir bitki çayı tarifi vereceğim.

KIŞA ÖZEL TARİF…

Ihlamur -2 tutam

Taze zencefil -1 ceviz büyüklüğünde-

Kuşburnu- 3 çorba kaşığı

1 kabuk tarçın

Ekinezya-1 çorba kaşığı

3-4 adet karanfil

Yarım litre suya koyun ve hepsini kaynatın. Tadını yumuşatmak için 1 adet yeşil elma doğrayın. Eğer bu çaya 15 günden fazla devam etmek isterseniz 15. günden sonra ekinezyayı çıkartmalısınız. Tekrar 30. günden sonra ekinezya katabilirsiniz. Günde 2-3 bardak bu çaydan içebilirsiniz. Diyabet  problemi olmayan hastalar içine bir miktar bal damlatarak içebilir. Kış için vurgulamam gereken son şey ise yemeklerde kullanacağınız baharatlar. Bol miktarda baharat kullanın. Özellikle yine ısı vermesi için acı biber, zencefil tüketin.

 

Dr. Ender Saraç

Türkiye’nin en bilinen doktorlarından biri olan yazarımız Dr. Ender Saraç, Aysha'da sağlıklı yaşam önerileri ile ilgili makaleler ele almaktadır.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın