Kısırlık problemi son yıllarda daha sık dile getirilmeye ve tedavileri de daha fazla uygulanmaya başladı. Bunun pek çok sebebi olmakla birlikte bu tedavilerin bilinilirliğinin artması aslında en önemli nedenidir.
Diğer yandan geç yaşta yapılan evlilikler, çocuk sahibi olmanın ertelenmesi, sigara, aşırı kilo alınması gibi nedenler de infertilite yani kısırlık sorununun daha sık dile getirilmesine, daha sık doktor başvurularına sebep oluyor.
Tüm dünyada 70’li yıllarda başlayan tüp bebek uygulamaları ülkemizde de sık uygulanmakta ve bu alanda sağlık turizmine de katkıda bulunmaktadır. Başarı oranlarımızın yüksek olması ve güvenilir bir şekilde uygulanması nedeniyle ülkemize Bulgaristan, Irak, Hollanda, Azerbaycan, İtalya, Rusya, Almanya gibi ülkelerden çok sayıda çift tedavi için başvurmaktalar. Tüp bebek ve kısırlık tedavilerinde ülkemizde başarı dünya ile paralel olup yüzde 80’lere kadar ulaşmaktadır.
Peki tüp bebek ve kısırlık tedavilerinde başarılı olmak için hangi yöntemler uygulanır? Klasik tüp bebek tedavisine ek olarak kişinin özelliklerine göre farklı uygulamalar ile tedavi başarısı artabilir.
Bu ek uygulamaların başında;
- Embriyoların laboratuarda blastokist aşamasına kadar takip edilebilmesi,
- Bu takip esnasında 7 / 24 embriyoların gelişiminin takip edilmesi,
- Embriyolara genetik incelemeler yapılarak normal olan embriyonun rahme transfer edilmeden önce belirlenmesi,
- Histeroskopi ile rahim içerisinin incelenerek varsa problemlerin aynı anda giderilmesi,
- Laparoskopi ile tüpler, yumurtalıklar ve rahimde olan sorunların giderilerek başarılı bir tedaviye giden yolda olabilecek pürüzlerin ortadan kaldırılması olarak sıralayabiliriz.
Yine laboratuarda teknolojik gelişmelere paralel en iyi spermin seçilebilmesi için tekniklerin kullanılması, embriyoların dondurulması ile ileride de gebelik şansının devam etmesi, erken menopoz riski taşıyan kadınların yumurtaların dondurulması ve yine kanser tedavisi uygulanacak kadınlarda ve erkeklerde yumurta ve spermin dondurulması inferilite tedavilerinde günümüzde uygulanan en yeni yöntemlerdir.
Günümüzde gelinen noktada sadece bir yıl adet olmayan bir kadın yani menopoza girmiş bir kadın gebe kalamayabilir. Tabii bir de erkekte menide sperm yok ise ve testislerden yapılan mikroskop eşliğinde sperm taramasında sperm bulunamamış ise kısırlık tedavisi uygulanamamaktadır.
Bazı kök hücre çalışmaları ile yumurta ve sperm üretilmeye çalışılmakta ise de henüz insanlarla yapılan uygulamalar yoktur. Dolayısıyla sperm yok ise veya kadın menopozda ise tüp bebek tedavisi ile de gebelik elde edilememektedir.
Günümüzde yüzde 80’lere varan tüp bebek ve kısırlık tedavi başarısında en önemli engel kadın yaşıdır. Kadın yaşının ilerlemesi tedavide başarı şansını azaltan en önemli faktördür. Bu nedenle 35 yaş sonrası gebeliği ertelememek ve ikinci ya da üçüncü çocuk isteyen kadınlarda da yaşın önemli bir engel oluşturabileceğinin bilinmesi gerektiğini vurgulamak isterim.
Özetle günümüzde kısırlık problemi tüm dünyada artmaktadır. Tüp bebek ve infertilite tedavileri ise teknolojik gelişmelere paralel olarak ve de daha çok hastada uygulanması sebebiyle gün geçtikçe daha başarılı olmaktadır.
Tedavilerin başarılı olmasında en önemli belirleyici; ilk başvuruda detaylı bir değerlendirme sonrası sorunun ortaya konması ve bu doğrultuda tedavi ve takiplerin bireyselleştirilerek her çiftte farklı uygulamaların yapılmasıdır.