Dünya nüfusunun büyük bir bölümü açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kıtlık felaketinden zarar görenler, bu durumdan kendi kendilerine kurtulamazlar. Dış yardım zorunludur. Ne yazık ki, yapılan yardımlara karşın, yine de binlerce insan ölebilmektedir. Kıtlık, belli bölgelerde ortaya çıkar, ama bu bölgeler çok geniş olabilir. Ne yazık ki, kıtlık hep yoksul ülkelerde baş göstermektedir. Bir ülkenin tümü kıtlığın pençesine düşmemiş olsa da, kaynaklarının az olması, kıtlık bölgesine yardım edilmesini güçleştirir. Uluslararası yardım bu yüzden zorunlu olur.
Açlıkla savaş örgütleri, Batı’nın dikkatini bu ciddi soruna çekmede oldukça başarılı olmuşlardır. Birçok insan, açlığın dünya çapında bir sorun olduğunun ve kıtlığın doğal düzeni bozarak, tüm insanlığı yok olma sınırına getirebilecek bir tehlike oluşturduğunun farkındadır. Kıtlık döneminde en çok zarar görenler çocuklardır. Çocuklar ile yaşlı ve hasta insanların ölüm oranı, kıtlıkla birlikte hızla yükselmekte ve acil önlemler almak gerektiğini göstermektedir.
Birçok etken kıtlığa yol açabilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde ekilen topraklardan yeterli ürün alamama riski vardır. Bu durum genellikle, ya hiç yağmur yağmaması ya da zamansız yağması gibi nedenlerle ekinlerin gerekli suyu almamasından kaynaklanmaktadır. Bazı yıllarda yağışlar, normalin çok altına düşmekte, bazı yıllarda da, aynı derecede zararlı olan sellere yol açmaktadır. Başarılı sulama projeleriyle, bütün ekim alanlarının yıldan yıla değişen yağmur miktarlarından zarar görmeyecek duruma getirilmesi, bu nedenle ortaya çıkan kıtlıkları büyük ölçüde önler.
Bir yılın ekini, depremler, salgın hastalıklar ve zararlı böcekler nedeniyle de yok olabilir. Büyük sürüler oluşturan çekirgeler, Afrika’nın çeşitli bölgelerindeki ekinleri yok edip kıtlığa yol açmaktadır.
Kıtlık, savaş gibi olağandışı olayların sonucu olarak, gelişmiş ülkelerde de baş gösterebilir. Düşman ülkenin tarlalarındaki ekinleri ve ambarlarındaki ürünleri yok etmek geçmişte sık başvurulan bir savaş yöntemi olmuştur. Ancak, genç askerler kendilerine yiyecek bulabildikleri için, bu yöntem genellikle ordudan çok sivil halkı, özellikle de çocukları etkilemiştir.
Dünyanın büyük bir bölümünde yeterli besin üretilememektedir. Oralarda yaşayan milyonlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kuraklık, sel ya da toplumsal olaylar nedeniyle yeterli ürün alınamaması, bu insanların kıtlıkla karşı karşıya kalmalarına yeterlidir. Yeterli besin sağlanabilen bölgelerde bile, bazı insanların kötü beslenmeden zarar gördüğü akıldan çıkarılmamalıdır.