İnsanoğlu açlığı her zaman yemek yemek ile ilişkilendirdi. Acıkmak bizim için her zaman bir şeyler yememizi gerektiren ihtiyaç hali olmuştur. Oysaki asıl açlığımız, nefese duyulan açlıktır. Hücreler en çok oksijen ile beslenmeye ihtiyaç duyar. Yaşam nefes ile başlayıp nefes ile sona erer, dolayısı ile nefesin doğru alınması yaşamı her anlamda direkt etkiler. Günlük besin alımınızdan daha önemli bir yere sahip olan nefes, bedenin ilk besin kaynağıdır.
Doğru nefes alamayan bir kişi tam olarak tokluk hissedemeyecektir. Her ne kadar yerse yesin daima açlık hisseden kişilerin neredeyse tamamında nefes bozuktur. Bedenin doyuma ulaşmasının tek yolu olan doğru nefes öğrenildiğinde, diyet yapmak ya da sağlıklı beslenmek çok daha kolaydır. Bir düşünün, yemek yersiniz fakat mideniz tok olsa bile hala aç hissedersiniz, bu duygusal açlık durumu hem hücrelerimizin hem de bedenimizin bütün olarak oksijenden yararlanamaması ve zihnen temiz olunamaması ile alakalıdır.
Nefesin Nasılsa Yaşamın da Öyledir!
Evet nefesiniz tam açık, yeterli düzeyde dolu nefes alıyorsanız yaşamdan da o kadar alıyorsunuz demektir. Nefesin dolu olması, iyi nefes almak açlığını baskılayacağı gibi tekrar tekrar diyet yapan o kısır döngüden çıkmanızı da sağlayacaktır. Kilo alıp verme, tekrar tekrar diyete başlayıp bırakma veya diyete başlayıp hayatını değiştirmeye bir türlü karar verememek gibi durumların oluşturduğu dirençlerin, tamamen çözüleceği ve zihnen yenik düştüğünüz durumların temizleneceği tek şifa nefestir. Eğer nefes yoksa gerçek bir yaşam da yoktur.
Doğduk, tertemiz verildik dünyaya ve o temizlikte çalışan muhteşem sistemdeki en temel kavram nefesti. Evet, bebeklikte hepimiz harika birer nefes terapistiydik. Bir bebeği izleyin, nefes alırken karnının nasıl şiştiğini, verirken göğsünün nasıl şiştiğini göreceksiniz. Öyle mucize bir mekanizmayı zamanla bozan korkular, tedirginlikler, endişeler, acılar ve daha birçok duygu durumunda aklımız ermeye başladığında, yani 3 yaş civarından itibaren nefes tutmalar ile kısıtlı nefes almaya doğru başlıyor.
Nefesi açılan kişilerde oluşan değişikliklerin başında; hayata daha güçlü tutunma, kendi gerçeğini keşfetme, geçmişten bu güne gelen korku veya tedirginlik gibi duyguların temizlenmesi, ruhsal şifalanma, bedenen şifalanma, başta kanser olmak üzere birçok hastalıktan korunmaya yardımcı olması, inandığını yapabilmek, an’da huzurla mutlu kalabilmek, umutla her anın kıymetini bilerek yaşamak ve daha enerjik daha güçlü hissetmek gelmektedir. Doğru nefes alan kişiler hızla kilo verebilir, kilo vermesi zor olan kişilerin tüm blokajları açılır ve bedende asıl doyması gereken duygusal ve hücresel doyum sağlandığı için metabolizma doğru işlemeye başlar. Gerçeklikle tamamen inanarak zayıflamak için mutlaka beslenme tedavileri, nefes çalışmaları ile birlikte sürdürülmelidir.
Çoğunlukta nefesimizin %30’luk bir kısmını kullanıyor olmamız oldukça ürkütücü bir tablodur. Tam kapasite hayattan almak ve bize verilmiş olan bu mucizeyi tam anlamı ile kullanmak varken, biz yüzde otuzluk bir kısım ile yaşayarak yaşamı da ancak yüzde otuzluk yaşıyoruz. Nefesin kısıtlanması bedende şifayı engellerken metabolizmada bozulmaya neden oluyor. Eğer yıllardır diyet yapıp yapıp bırakıyorsanız ya da bir türlü başlayamıyorsanız ve artık kilo alıp vermek yaşamınızın bir parçası olduysa bir de nefesinize bakılmasını tavsiye ederim. Diyet tedavilerimde yazdığım beslenme protokolünden daha önemlisi olan nefes çalışmalarımda gördüm ki; nefes her şeyin başı, varoluşun başlangıcı ve doğru yönde çalıştığında işte o gün gerçekten var oluyoruz. Gerçekte yaşamak için nefes alın. Sadece nefes almak hayat için umuda, sağlığa, mutluluğa, temiz bir ömür geçirmeye, mutlu olup mutlu etmeye ve hayattan alıp hayata vermeye yetiyor.
Unutmayın biz dünyaya mutlu olmak ve mutlu etmek için geldik.
Sevgi ve nefes ile geçsin ömrünüz…