Yaz aylarının gelmesiyle birlikte cildimizin güneşe maruziyet süresi uzadı, güneş ışınlarının etkinliği arttı.
Ozon tabakasından süzülerek bize ulaşan güneş ışınlarından özellikle UVA ve UVB tiplerinin cildimiz üzerine oldukça belirgin etkileri vardır. Yıllar içerisinde çevre kirliliği sonucu ozon tabakasında gittikçe büyüyen bir delik oluşmuştur. Buna bağlı olarak dünyamıza ulaşan UVA ve UVB tipi güneş ışınlarının cildimiz üzerindeki etkinliği de gün geçtikçe artmaktadır.
Güneş ışınları kabaca kızılötesi ışınlar (infraruj), gözle görülür ışınlar ve morötesi(ultraviyole) ışınlar olmak üzere üçe ayrılır. Ultraviyole ışınlarda kendi içerisinde üçe ayrılır:
1-UVA: En uzun dalga boyuna sahip ve yeryüzüne en fazla ulaşan UV ışınıdır. Deride birikmiş olan melanini koyulaştırarak kısa sürede fakat geçici bronzluk sağlar. Uzun bir dalga boyuna sahip olduğu için daha derinlere ulaşır. Özellikle yaşlanmayla birlikte özellikle elastin ve kollagen liflerde hasara neden olarak ciltte sarma ve elastikiyet kaybına sebep olur.
2-UVB: Deride melanin pigment sentezini en fazla etkileyen, geç ama uzun süreli bronzluk sağlayan UV ışınıdır. Aynı zamanda cilt kanserine sebep olan temel ışındır. Maruz kalındığı zaman eritem (kızarıklık), içi su dolu kabarcıkla seyreden güneş yanıklarına sebep olur.
3-UVC: Canlı yaşamını yok edici sterilizasyon etkisi bulunur. Özellikle gözler için aşırı derecede zararlıdır. Atmosferdeki ozon tabakası nedeniyle yeryüzüne ulaşamaz. Ancak ozon tabakasındaki hasara bağlı olarak dünyada belli bölgelerde etkinliği artmaktadır.
Güneş ışınlarına bağlı olarak ortaya çıkan güneş yanıkları ne yazık ki cilt kanseri oluşma olasılığını artırır. Bu yüzden özellikle çocuklarımızı yaz mevsiminde güneş ışınlarından korumak çok önemlidir. Çocukluk çağlarındaki yoğun güneş maruziyeti yetişkin yaşlarda cilt kanseri olarak önümüze gelebilir. Yine yıllar içerisinde yoğun güneş maruziyeti cilt yaşlanmasının da en önemli sebeplerinden biridir. Güneş ışınlarına bağlı cildimizde lentigo dediğimiz koyu renkli cilt lekeleri ortaya çıkar. Aktinik keratoz dediğimiz ciltten hafif kabarık kabuklu lezyonlar da güneş maruziyetine bağlı olarak ortaya çıkan deri lezyonlarıdır. Aktinik keratozlar zaman içerisinde cilt kanserine dönüşebilir.
Güneş ışığına karşı gelişen aşırı duyarlılık, cildimizde polimorf ışık erüpsiyonu dediğimiz deriden kabarık kaşıntılı döküntülere sebep olabilir. Özellikle ellerde, parmak dış yüzlerinde, deriden kabarık ufak kabartılar bu hastalıkta tipiktir. Güneş ışığına bağlı kurdeşen de (solar ürtiker) yaz aylarında rastladığımız cilt hastalıkları arasındadır. Solar ürtikerde de ciltte güneş gören bölgelerde deriden kabarık eritemli yani kırmızı plaklar oluşur. Bu plaklara genellikle kaşıntı eşlik eder.
Özellikle güneş gören bölgelerinde koyu renkli benleri olanların bu bölgeleri güneş ışınlarından koruması çok önemlidir. Özellikle vücudunda 50’den fazla beni olan Displastik Nevus Sendromlu kişiler melanom açısından ciddi risk altındadırlar. Koyu renkli benler üzerinden de gelişebilen melanom çok ciddi bir cilt kanseri tipidir. Bu yüzden koyu renkli benlerimizi güneş ışınlarından korumak çok önemlidir.
Güneş ışınlarına maruziyet gözde katarakt gelişimini de tetikler. Bu yüzden iyi filtre etme özelliğine sahip güneş gözlükleri kullanmak önemlidir.
Güneşten korunduğumuz zaman vücudumuzda yetersiz D vitamini sentez edildiğine dair görüşler vardır. Ancak çok az güneş maruziyeti D vitamini sentezi için yeterlidir. Örneğin 10 dakika el ve ayaklarımızın güneşte kalması günlük D vitamini sentezi için yeterlidir.
Güneş ışınları bulutlu havalarda dahi dünyamıza ulaşır ve cildimiz etkiler. Gökyüzü tam bulutlu olduğunda dahi güneş ışınlarının yarısı dünyamıza ulaşır. Ayrıca deniz yüzeyinden yükseldikçe her bin metre için UV miktarı %6 oranında artar. O yüzden bulutlu havalarda ve yükseklerde de güneşten korunmak önemlidir.
GÜNEŞTEN NASIL KORUNALIM?
Yapılan çalışmalarda insanların ömür boyu maruz kaldıkları güneş ışınlarının yaklaşık yarısına, 20 yaşına kadar maruz kaldıkları gösterilmiştir. Bu yüzden çocukların güneşten korunmasına azami önem verilmesi ilerleyen yıllarda cilt kanseri gelişmesine engel olabilmek açısından çok önemlidir.
Yaz aylarında başın şapka ile korunması, ultraviyole filtreli güneş gözlüğü kullanmak, açık renk pamuklu giysiler giymek güneşten korunmak açısından önemlidir. Özellikle cilt kanseri ve erken cilt yaşlanmasından korunmak amacıyla yaz-kış güneş gören bölgelerimize özellikle yüz ve el üzerlerimize kışın en az SPF 15, yazın en az SPF 30 bir güneş koruyucu uygulamak oldukça faydalıdır.
Yazın denize ve havuza 11:00-16:00 arası girmemek, bu saatlerde güneşe çıkmamak dikkat edilmesi gereken bir konudur. Deniz kenarında kullanacağımız güneş koruyucunun hem UVA hem de UVB’ye karşı koruyucu olması ve en az SPF 30 faktör olması gereklidir. Güneş koruyucu dışarı çıkmadan 20 dk. önce sürülmelidir. Her santimetrekareye 2 mg güneş koruyucu uygulamak gereklidir. Devamlı dış ortamdaysak güneş koruyucumuzu 20 dakikada bir yenilememiz tavsiye edilir. Terleme, yıkanma, yüzme sonrasında da yenilemek gereklidir.
Bebekler hiçbir zaman direkt güneş ışığıyla temas ettirilmemelidir. 6 aydan küçük bebeklere koruyucu krem uygulanması önerilmez. Güneşten koruyucu giysiler giydirilmelidir. Daha büyük çocuklara özellikle mineral filtreli güneş koruyucuları sürmesi gerektiği öğretilmelidir.
Deniz ve havuz kenarlarında her zaman gölgeyi tercih etmek iyi bir güneşten korunma yöntemidir. Unutmayalım ki güneş, cilt kanserinin en önemli sebebi olması yanında cildimizi yaşlandıran faktörlerin de başında gelmektedir. Solaryumlar da en az güneş ışığı kadar zararlıdır. Bu yüzden solaryumda bronzlaşmak da dermatologlar tarafından tavsiye edilmemektedir.