İstanbul Beylerbeyi’nde ALYA Garden’deyiz. İşletmenin sahibi Eda Karabulut’u, MasterChef Türkiye yarışmasıyla tanıdık. Bugün, Eda Hanım ile pasta ve tatlı ağırlıklı ürünler sunduğu yeni mekânını, MasterChef’i, kadın girişimciliğini konuştuk…
GAMZE YURTLU
CAFE İŞLETMEK SİZİN İÇİN BİR HAYAL MİYDİ?
Cafe işletmek benim için çok büyük bir hayaldi, hatta yıllardır hem hayal edip hem de alt zeminde çalışmalar yaptım; bir yandan eğitimler aldım, diğer yandan girişimcilik sertifikamı almak için eğitimlere katıldım, sabahlara kadar araştırmalar yaptım, amacıma dair videolar izledim. Çok inandım… Hayaldi ama asla inanmadığım bir hayal değildi, hayalimin gerçekleşeceğine çok emindim. Çünkü kendime güvendim, çok çaba sarf ettim. Hayalime kavuşmak zor olmayacaktı aslında. Üç sene önce, hayalimi gerçekleştirmek için ilk adımlarımı atmıştım; hatta bir yer tutmak için girişimde bulundum ama sıkıntılı bir süreç yaşadık. Eşimin böbreklerinin tamamen iflas ettiğini ve diyalize girmesi gerektiğini öğrenince işletme açmam, bir iş kurmam suya düşmüş oldu. Beş aylık bir hastaneye gidiş geliş süreci başladı. Sonrasında nakil gerçekleştirildi, sağlığına kavuştu.
İŞLETMECİLİĞİN ZOR YANLARI SİZCE NELERDİR? BU KARARI NASIL ALDINIZ?
İnsanın kendi işini yapması tabi ki çok zor, çünkü çok fazla yükünüz var; her şeyi düşünmek, hep pozitif olmak zorundasınız. Ödemeler, gelirler, giderler var, bunların dengesini tutturmak lazım. Çok fazla açılmadan, özellikle büyük bir firma veya marka olmadan bir yer açıyorsanız, şu şartlarda ve şu zamanlarda hele de bir kadın olarak kolay değil. Ama dediğim gibi güçlü bir insanım, hiç pes etmedim. Ortaya bir sorun çıktığında “buraya kadarmış” demek bana göre olmadığı için mutlaka bir çözüm bulurum. Çok yerde çalıştım, karakterim gereği haksızlığa tahammül edemeyen biri olduğum için, “ancak kendi işimin patronu olurum” dedim. Hem yanımda çalıştırdığım insanlara haksızlık yapmam hem de bana nasıl davranılmasını istiyorsam ben de öyle davranırım diyerek yerimi açtım.
CAFENİZİN İSMİ “ALYA GARDEN” İN BİR HİKÂYESİ VAR MI? DEKORASYON VE DÜZEN SİZE Mİ AİT, BU KONUDA DANIŞTIĞINIZ KİŞİLER OLDU MU?
Cafemi açmadan önce evimin mutfağından bir buçuk sene kadar İnstagram üzerinden pasta, patisserie ürünler yapıp sattım, iyi bir müşteri kitlem vardı. O sayfamın adı da “AlYa Patisserie” idi. Cafenin isminin ilk ve son hecesi ikiz çocuklarımın isimlerinin (Almina ve Yağız Alp) ilk hecelerini oluşturuyor. Mekânımı açarken de İnstagram sayfamın devamı olmasını istedim. Bahçeli bir mekânımız olduğu için de “Garden”i ekledim. Mekânımın dekor ve düzeni hatta inşaatında bile benim elim değdi. Esasında grafikerlik eğitimi aldığım için, görsel zevkim olduğunu düşünüyorum. Çok da lüks bir mekân kurmayacağım için kendi zevkimle oluşturmayı tercih ettim, harcayacağım parayla mekanımın eksiklerini tamamladım.
MENÜNÜZDE HANGİ TARZ YİYECEKLER BULUNUYOR? YÖRESEL TATLAR DA YER ALIYOR MU? EN ÇOK NELER TERCİH EDİLİYOR?
Cafemin menüsü, hem kafe, hem patisserie hem de kahvaltı şeklinde oluşturuldu. Yani pasta ve türevi yiyecekler yer aldı. Daha çok pasta çeşitleri var çünkü ben pastacı kalfasıyım ve bu sebeple de daha çok kekler, kurabiyeler, pastalar, cheesscakeler var. Tabi ki doyurucu lezzetlere de yer verdik; çıtır mantı, normal mantı, içli köfte var. Kahvaltıda ise, özellikle çocuklara hitap etmesini önemsediğimiz için salçalı sosis, patates kızartması yapıyoruz.
MUTFAĞINIZDA VE SERVİSTE TOPLAMDA KAÇ KİŞİYİ ÇALIŞTIRIYORSUNUZ? SİZ DE SİPARİŞLERİ HAZIRLIYOR MUSUNUZ?
İşimin mutfağındayım, kız kardeşimle ortak olarak bulunuyoruz, her ne kadar girişimcilik ayağını ben oluştursam da. Bizim haricimizde mutfakta kimse çalışmıyor; serviste de ben varım, yiyecekte de ben varım, sunumda da ben varım. Eşlerimiz yardım ediyorlar.
ARTAN YEMEKLERİ NE YAPIYORSUNUZ?
Ben israfa çok karşıyım, o nedenle özellikle Corona virüsü sürecinde menümüzde kısıtlamaya gittim, satılacak kadar ürün çıkartıyorum, tezgâhımı dolu dolu göremezsiniz. Çünkü satılmayacak ürünü tezgâha koymam. Artan yemek olursa, bahçemizde beslediğimiz bir anne üç de yavru kedimiz var.
EVİNİZDE EN ÇOK HANGİ YEMEKLERİ PİŞİRİRSİNİZ?
Patlıcanı, patlıcanla alakalı her yemeği severim.
AYNI ZAMANDA BİR ANNESİNİZ. HEM İŞİNİZ HEM DE ÇOCUKLARINIZIN SORUMLULUĞU SİZİ ZORLUYOR MU? ÇOCUKLARINIZA EN ÇOK HANGİ YEMEKLERİ PİŞİRİYORSUNUZ?
Eşi hastalıktan yeni kurtulan ve hala tedavi gören, aynı zamanda işletme kuran ve sosyal medyada da aktif olmaya çalışan biri olarak ne kadar zorlansam da “zor”u seviyorum. Hiçbir zaman kolayı tercih etmedim. Herkesin yapabildiğini yapmak bana çok basit geliyor, benim farkımı ortaya koymam lazım. Kadınlar aslında çok yetenekliler. Ama bunun farkında değiller belki cesaretleri yok ya da risk almaktan, hayat standartlarının değişmesinden kaçıyorlar. Açıkçası bana 24 saat yetmiyor; burayı açtığımdan beri sabah 6’da yatıp 10’da kalkıyorum.
ÖZEL YEMEK TARİFLERİNİZ VAR MI?
Kendime ait özel tariflerim var. Her şefin kendine özgü ufak tefek püf noktaları ve sırları vardır. Benden çok tarif isteseler de püf noktalarımı kendime sakladığım oluyor. Burada yaptığımız Magnolia’dan örnek vermem gerekirse, Türkiye’de hiçbir mekânda kendileri yaptıkları bisküviyle sunmuyorlar. Ben tereyağlı ve çok lezzetli el yapımı bisküviler kullanmayı tercih ediyorum. Bana zaman kaybettirse de buna değiyor; Beylikdüzü’nden, Kocaeli’nden bizim magnoliamızı ve diğer tatlılarımızı yemeye gelenler oluyor. Bir de vişneli çikolatalı cheescake’imiz var, o da çok beğeniliyor. Ben yemek yaparken kendimden bir şeyler katarım; genelde mutfak insanları böyledir. Bir iki dokunuş yaparlar.
MASTERCHEF TÜRKİYE YARIŞMASINA KATILMA KARARINI NASIL ALDINIZ? YARIŞMAYA KATILDIKTAN SONRA HAYATINIZDA NELER DEĞİŞTİ? MASTERCHEF’TEN ÖNCEKİ EDA VE MASTERCHEF’TEN SONRAKİ EDA ARASINDA NASIL FARKLAR VAR?
Eşim böbrek nakli olalı altı ay olmuştu. MasterChef yarışmasına katılmam nasıl olurdu? Kazanabilir miydim? Beni seçerler miydi? Oğlum çok ısrar etti katılmam için. Ona, “Sence beni seçerler mi?” diye sorduğumda, “Evet anne, kalbime sordum, seni seçeceklerini söyledi” dedi. O sözü beni çok etkiledi. Bir çocuk bunu söylüyorsa kesin bunda bir şey vardır diye düşündüm. Evimden pasta yapıyorum, paramı kazanıyorum ama çok profesyonel değildim. Yine kendime güvendiğim için başvuru yaptım, ertesi gün bana döndüler. Beni ilk çağırdıklarında yüz yüze görüşmeye gittim, çok kalabalıktı; öğlen saat 12’de gittim, görüşmeye ise akşam saat 8’e doğru alındım. Kendimi tanıttığım beş dakikalık bir görüşme oldu. İkinci kez çağırdıklarında TV8’e gittim. Orada da yüz yüze mülakat yaptık. 25 dakika arka tarafta, beş dakika ise şeflerin karşısında yemek yapmam söylendi. Ben de Ali Nazik yemeği yaptım. Şefler tarafından beğenildi ve 3 evet ile bir tur atlamış oldum. Artık son elemeydi; üçlü düelloya çıktık, ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. Stüdyoya üç kişi gittik, önümüzdeki kutuları kaldırdık, ne yapacağımızı sordular. Ben anlayamadım çünkü, bir sürü malzeme vardı, onların içinden bize çiğ börek yapmamızı söylediler. Hayatımda daha önce hiç çiğ börek yapmamıştım ama o kadar çok video izledim ki, çiğ böreğin tüm püf noktalarını biliyordum. Ben tariflerin videolarını izleyip yapmıyorum, çünkü çok çabuk kilo alan biriyim (gülüyor). İzlediğim videolar sayesinde en iyi çiğ böreği ben yaptım, iki tane aşçı arkadaş yapamadılar. MasterChef’e katılmadan önce, kendi lezzetlerimi sunacağım bir mekan açmayı düşünüyordum. Yarışmayla birlikte çok kısa zamanda bu hayalime ulaştım. Maddi anlamda olmasa da manevi anlamda kattığı büyüme ve insanlara ulaşmama, reklamımı yapmama olanak sağladığından, işletmeyi açtıktan sonra çok müşterim geldi. Beni görmek ve tanımak için İstanbul’un her yerinden sevenlerim geliyor. İyi ki bu projede yer aldım. 2.5 ay geçirdiğim bu ortamda çok şey öğrendim. Çoğu kişi elenmemi istese de pes etmediğimi gösterdim. Halkın sevgisini ve takdirini kazandığımı görüyorum; beni seviyorlar, samimi buluyorlar ve bana güveniyorlar. Her zaman sokaktaki insanlarla sohbet ederdim. Yarışmayla tanındıktan sonra sohbet ettiğim insanların bana sevgiyle baktıklarını görüyorum. Sosyal medyadan da bana mesaj atan herkese geri dönüyorum.
MASTERCHEF TÜRKİYE’DEN SONRA BAŞKA PROJELER GELDİ Mİ?
Yarışmadan kısa bir süre sonra 360 TV’de bir programa yarışmadan bir arkadaşımı almamı belirterek davet ettiler. Ben de Batuhan arkadaşımı götürdüm. Karşılıklı şekilde espriler yaparak yemek yaptık. Bir de İstanbul Zeytinburnu Kent Kadın Meclisi ve Kent Konseyi’nin hazırlamış olduğu “Kadına Şiddete Mücadele Günü” kapsamında yapılan bir panelde konuşmacı olarak davet edildim. Konseydekiler yarışmadan beni takip etmişler, mücadeleci ruhumu beğenmişler. Yarışmada maruz kaldığım mobbyingi fark etmişler. Bu şekilde bana ulaştılar. Çok güzel dönüşler aldım. Oradaki kadınlara hikâyemi anlattım. Bir kadının hayatına dokunabilirsem, bir kadını silkeleyebilirsem, bir kadının tam umutsuzluğa kapıldığı anda, çeşitli zorluklara rağmen güçlü kalabilen Eda’yı ona geçirebilirsem tek istediğim bu; kadınların güçlü olduklarının farkına varmalarını istiyorum.
ALYA GARDEN’İN MENÜSÜNDE DEĞİŞİKLİKLER VE EKLEMELER YAPMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
Mekânımız bahçeli ve oyun alanı olduğu için, çocuklarıyla gelen ailelerin tercihi oluyoruz. Benim de amacım zaten anneler çocuklarıyla beraber gelsinler. Çocuklar için de, patates kızartması ve el yapımı hamburger koymayı düşünüyoruz. Genel itibariyle her şeyi el yapımı yapmaya özen gösteriyoruz. Onun dışında, Wrap çeşitleri, tavuklu pilav eklemeyi düşünüyoruz.
CORONA VİRÜSÜ SÜRECİNDE İŞLETMENİZDE NE GİBİ ÖNLEMLER ALDINIZ?
Mekânımızı ilk 10 gün kapalı tuttuk. Bu salgının bu kadar uzun süreceğini tahmin edemedim. Sonrasında böyle devam edemeyeceğini düşündüm. Müşterilerimiz de paket servisimiz olup olmadığını soruyorlardı. Ben de hiçbir firmayla aracı koymadan, paket servisimi kendim yaptım. Belli günlerde belli güzergâhlar belirledim. Sosyal medya hesaplarımdan paylaşım yaparak bildirdim. İlk iki gün sipariş oluşturduk. Ardından İstanbul Büyükçekmece, Avcılar, Esenyurt, Mimaroba’ya kadar paket servis götürdük. Çok güzel dönüşler aldık. İnsanlar paketler elimde beni gördüklerinde, çocuklarıyla beraber benimle fotoğraf çektirdiler. Salgından dolayı evlerine çağıramadıklarını üzülerek belirttiler. Hem lezzetlerimi ulaştırıyorum, hem insanların takdirini kazanıyorum, hem de para kazanıyorum…
YAZ DÖNEMİ VE SONRASI İÇİN PLANLARINIZ VAR MI?
Aslında mekânımızın bahçesinde eğer salgın olmasaydı, sevenlerimle, yakınlarımla, beni görmek isteyenlerle bir yaza merhaba partisi planlıyordum; çocukların pamuk şeker, macun yiyebilecekleri bir panayır havası düşündüm. Hatta el işi yapan birkaç kadına da hiçbir maddi talepte bulunmadan satış yapabilecekleri bir standa yer vermeyi tasarlamıştım. Bu süreç bittikten sonra, bu planımı gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Birkaç kez pastacılık eğitimi düzenledim. Bunun dışında, özel günler için organizasyonlar düşünüyorum. Hafta sonu Pazar günü Beyaz TV’de yayınlanan bir programda el yapımı dondurmalı Frappe ve çilekli Frozen yapacağım. Çilekli Frozen’i mekânımda da sunmayı düşünüyorum. Görüştüğüm birkaç üniversiteye girişimcilik üzerine konuşmacı olarak davet edildim. Ayrıca “Eda Karabulut” kullanıcı adıyla YouTube kanalım var; haftada bir çekimler yapıp tarifler paylaşıyorum. Bundan sonra çekeceğim videolarımda, çocuklarla nasıl vakit geçirileceğine dair de konular işleyeceğim, onlarla slime yapacağız.