Nevzat Tarhan: ‘’Mükemmel Kadın mı Mutlu Kadın mı?’’

İrem Uluerciyes

Her anne çocuğu için en mükemmelini ister. Çocuğunun gözünde de mükemmel görünmek ister. Mükemmel olmak, mükemmeliyetçi olmak demek değildir. Bunu ayırt edememek ise çocuk yetiştirme konusunda birçok hataya neden olur.

Son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle “Hem çocuk hem kariyer yaparım” kavramı iyice yoldan çıkmış durumda. Hem işinde çok başarılı hem evinde süper görünmeye çabalayan hem çok fit ve güzel hem çok gezen hem de mükemmel ötesi bir çocuk yetiştiren ya da böyle olmaya çalışan anne modelleri sayısı her geçen gün artış gösteriyor. Peki neden bu çaba? Doğru olan bu mu? Mükemmel kadın mı? Mutlu kadın mı? Ya çocuklar? Mükemmellik takıntısı olan annelerin, mükemmel olmaya çalışan proje çocukları… Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan mükemmel çabası olan mükemmeliyetçi anneleri anlattı…

MÜKEMMELLİK ELİNDEKİ İMKANLARI EN İYİ ŞEKİLDE KULLANMAKTIR

Son dönemde kadınların mükemmel anne olma çabasının altında yatan sebepler nelerdir? Bu durum teknoloji ve sosyal medya ile ne kadar bağlantılı?

Mükemmel eş olmak ayrı, mükemmel anne olmak ayrı, mükemmel iş kadını olmak ayrı. Bir insanın yaptığı işte mükemmeli yakalamaya çalışması övgüye layık bir davranış. Yalnız burada mükemmellikten ne anladığımız önemli. Mükemmellikten anlaşılan, her şeyin dört dörtlük olacağı yönünde ilerlediği zaman, o kişi için mümkün olmayan mükemmellik oluyor. Gerçekçi olmayan mükemmellik oluyor. Bu da gerçekleştirilmesi mümkün olmadığı için mükemmel olamıyorum diyerek hiç bir şey yapmamaya kalkıyor kişi. Ben mükemmel bir anne olamıyorum diye bırakıyor ve depresyona giriyor kişi. Mükemmellik elindeki imkânları en iyi şekilde kullanmaktır. Yoksa bir kitabı alıp ondan “mükemmel”i okuyup da mükemmel olmak değildir. Mükemmeli doğru tanımlamak gerekiyor. Yeni bir annelik tasarımı var. O tasarıma dört dörtlük uymazsa suçluluk hissediyor kadın. Ama bu elindeki imkânları mükemmel kullanma şeklinde bir annelik olursa bu tarzdaki bir annelik annenin kendiyle barışık olmasını sağlar çünkü mükemmel anneler, mükemmelliği idealize eden anneler, genellikle kendileriyle barışık değildir. Mükemmellik beklentisi kaygıya sebep olur kaygı nedeniyle de hiç rahat edemezler. Mükemmel anne olacağım diye çocuğun nefesini dahi kontrol eder. Bir şey olmasın diye devamlı aşırı tetiktedir. Ve rahat değildir, çocuğa da kendi kaygısını bulaştırır. Çocuğun ruhunu daraltır. Ruhsal gelişimini olumsuz etkiler bu nedenle mükemmelliği doğru tanımlamak gerekiyor. Kadının mükemmel anne olmayı hedeflemesi güzel ama mükemmelliği doğru tanımlamak gerekiyor. İnsan günümüzde bilgiye daha kolay ulaşır oldu. Bir arama motoruna mükemmellikle ilgili bir şey yazsanız birçok sonuç gelecektir karşınıza ama bu bilginin yüzde kaçı uygulanabilir? İnsanın çeşitli bilgi kaynaklarından faydalanması güzel ama en güzel referans hayat tecrübesi olan kişilerdir. Teorik bilgiden çok pratik bilgiler önemlidir. Kitapta yazmasıyla uygulaması aynı değildir. Bunun için annenin bilmesi lazım. Mükemmelliği yöneten anneler kriz yönetimi yapamazlar. Mükemmellikte düşünce katılığı vardır hep kendi kuralları vardır, o kuralların dışına çıkılmasını istemezler. Bir krizde de sürprize kapalıdırlar. Esnek olamazlar. Bu nedenle mükemmellik takıntısı olan kişiler krizlerde yıkılırlar. Mükemmel olan bir kişi, bir anne “Ben mükemmel anne olmalıyım” derken çocuğu da mükemmel olsun ister. Bu durumda çocuğun her hareketinin mükemmel olmasını ister, çocuğun yaşından fazla bir olgunluk bekler. Bu da gerçekçi olmadığı için böyle mükemmeliyetçi annelerin çocukları anneye hem sevgi hem öfke besleyebilir. Anne sevdiği için anneyi severler ancak, çocuğu kısıtladığı için de anneden nefret ederler. Böyle çelişkili duygular ortaya çıkabilir.

ANNELİK ROLÜ İLE EŞ ROLÜ BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMALI

Erkeklerin (babaların) bu duruma etkisi var mı?

Evlendikten sonra dikkat ettiğimiz şeylerin başında şu gelir; çocuk, kadın erkek ilişkilerinde olumlu mu, olumsuz mu etki oluşturmuş. Çocuk olduktan sonra kadın genellikle bütün ilgisini ve enerjisini çocuğa veriyor. Erkek ise ilgi ve enerjisini işine veriyor. Böyle olunca kadın erkek arasındaki ilgi, ilişki zayıflıyor. İlgi zayıflaması sonucunda da ilişki yıpranmaya başlıyor, bağlar zayıflıyor. Ve bir müddet sonra krizler ortaya çıkmaya başlıyor. Eşim beni sevmiyor mu, benimle ilgilenmiyor bana zaman ayırmıyor demeye başlıyor. Hâlbuki buna kendisi sebep olmuştur. Çocuğa daha çok zaman ayırıyordur. Eşiyle yeteri kadar ilgilenmiyordur. Erkek için de bu durum geçerli. Çocuk olduktan sonra eşinden aynı davranışı beklememesi gerekir erkeğin. Kadının da eşiyle ilgili sevgi yatırımını sadece çocuğa yüklememesi gerekir. Çocuğun sorunlarını birlikte çözebilmesi, birlikte konuşulabilmesi, birlikte paylaşımın olması gerekir. Mesela çocuk olduktan sonra örneklerini çok görüyoruz anne çocukla yatıyor. Bu belki lohusalıkta olabilir ama sonraki süreçte olmamalı. Çocuk anne ile yatsa bile aynı yatakta olmamalı, aynı odada yatabilir ilkokula kadar. Sonrasında odasını da ayırmak gerekir. Evet, çocuğuna sarılıp, onu koklayarak yatmak annenin de hoşuna gidiyor, çocuğun da. Ama çocuğun bireyselleşmesini engelliyor bu tutum. Eşiyle ilişkisi olumsuz etkileniyor. Burada annelik rolü ile eş rolünü karıştırmış oluyor. Bütün iş rol paylaşımının bozulması, ailedeki en büyük çatışma sorun alanıdır. Anne rolü, baba rolü, iş kadını rolü ev hanımı rolü. Kadın mutfakta farklı, yatak odasında farklı olmalı. Misafir geldiği zamanki rolü farklıdır. Bu rol paylaşımını iyi yapamazsa eğer çatışma çıkıyor. Bunu genellikle bazıları ikiyüzlülük gibi değerlendiriyor. Bu ikiyüzlülük değildir. Sokakta giydiğimiz kıyafeti yatarken giymediğimiz, yazlık ve kışlık kıyafetlerimizin farklılığı gibi bu da duruma uygun davranmaktır. Bu bir sanattır, annelik becerisidir. Annelik olgunluğu olmadan bir kimse anne olursa işte bu ve benzeri sorunlar yaşanabiliyor.  Annelik ve evlilik olgunluğu çok önemli.

EN GÜZEL EĞİTİM TECRÜBE AKTARIMIDIR

Her şeyi planlı yaşayan çocuk hazırlıksız yakalandığı durumlarda nasıl tepki verir?

İnsanın ne yaptığı kadar nasıl yaptığını da göstermesi gerekir. Okullarda eğitim ile fizik, kimya, matematik, çocuk gelişimi…vs. öğretildiği düşünüldüğünde, hayat becerisi öğretilmiyor okullarda. Hayat becerisinin de aslında okullarda öğretilmesi gerekiyor. Her yaşa uygun davranmak nedir? Evlilik ile ilgili annelik pratikleri, babalık pratikleri konuları hayat beceresi kapsamında öğretilmesi gereken faydalı bilgiler. Eğitim ile öğretim aynı şeyler değil. Bilgiyi yüklemekle eğitim bir değil. O bilgiyi uygun yer, uygun zaman ve uygun biçimde kullanabilmektir eğitim. Bu ancak yaşanılarak öğreniliyor. Onun için en güzel eğitim tecrübe aktarımıdır. Hayat tecrübesi olan kişilerin tavsiyelerini almayı unutmamaları gerekir. Günümüzde bu çekirdek aile sistemi bu eğitimi olumsuz etkiledi. Çekirdek aile sisteminde ailede anne, baba, çocuklar beraber büyüyorlar fakat hayat tecrübesi olan annene babaanne gibi kişilerin çocukla teması az. Anne, baba teması az olduğunda çocuklara kendi tecrübelerini aktaramıyorlar. Bunu kitaplardan, televizyondan öğrenmeye çalışıyorlar. Ama burada tek doğru yok. Doğrular kişiye göre değişebiliyor. Aile büyüklerinin yaşam tecrübeleri küçümsenmemeli. Onların görüşleri, fikirleri alınsın, yine son kararı gençler kendileri versin.

Mükemmel anne olmanın eğitimle bir ilişkisi var mı?

Annelik, babalık üniversitede öğretilmiyor. Üniversitenin bir kültürü var. Okumanın, daha sosyal olmanın verdiği kazanımlar var ama kişinin o üniversiteden kazanımları alıp almadığı ile ilgili bir durum. Eğer kazanımları almadıysa ve meraklı değilse de kişi evlendiği zaman çocukla karşılaştığında birden bire kendini donanımsız hissedebilir. Üniversite mezunu olmak bir kişinin hayata bakış açısından bir vizyon kazandırmışsa üniversite kazanıma dönüşür. Üniversite mezunu olmak katkı sağlar ama asıl önemli olan bu konudaki tecrübelerden faydalanıp faydalanmamasıyla ilgili.

NARSİSİZMİN İSTENMEYEN ÇOCUĞU YALNIZLIKTIR

Kadın hangi noktaya vardığında kendini yeterli bir anne olarak görür?

Bir kadın ben iyi anneyim diyorsa o iyi anne değildir. İyi anne olmak yoktur ama iyi anne olma çabası vardır. Ben iyi anne olmaya çabalıyorum diyebilir. Ve bu güzel bir şeydir. Ama ben iyi anneyim dediğinde kişinin iyi anne olup olmadığı ancak hayatın sonunda anlaşılabilir. Anneliğin meyvesi çocuklar. Bunu yıllar gösterir. Bir kimse iyi anneyim derse hataya karşı körleşir. Bu işletmelerdeki işletme körlüğü gibi. Ben bu işi biliyorum diyorsa bir yönetici o konuda kördür, görmez ve buradan hareketle hatalar yapabilir. İşletme körlüğü olmaması için her yönetici bağımsız denetçiler ile kendi göremediğini görmeye, hatalarını bulmaya çalışır. Hataları bir yardım olarak görür ve eleştiriye açıktır. Eleştirmeye açık değilse iyi anne de olamaz. Çocuğu iyi yetiştirmek bir insanın iyi bir fabrika kurması, iyi mühendis olması, iyi mimar olması, iyi doktor olması kadar önemli bir şeydir. Meslek olarak güzel ama iyi anne olmak da bir kariyerdir. Hem iyi anne hem iyi iş kadını olmak mümkün. İkisini bir yapmak gerekir.

Böyle annelerde narsistik kişilik bozukluğu olduğu söylenebilir mi?

Narsisizm mükemmelliği destekleyen bir kavramdır. Narsisizm başarıyı yüceltir. Üstün olmayı, özel olmayı, önemli ve biricik olmayı yüceltir. Bir insan mesela annelikte en iyi olmaya çalışabilir, en özel olmaya çalışabilir ama mesleki narsisizmle bireysel alçak gönüllülüğü birleştirmesi gerekiyor kişinin. Bunu yapmasa mesleki narsisizm olabilir. Meslekte en iyi benim, en iyi ben yapacağım diyebilir. Kendi egosunu şişirmeden bunu yapmalı, mesleki narsisizmi, mesleki idealizmi birleştirebilir bir kimse. Böyle narsist değil idealist olur kişi. Narsisizm evrenin en büyük, sosyalleşmenin en büyük düşmanıdır. Yalnızlaşmak gibi bir sonuç ortaya çıkarır. Modern insanın kâbusu olan yalnızlığı narsisizme borçluyuz maalesef. Narsisizmin istenmeyen çocuğu yalnızlıktır. Narsisizmin yine istenmeyen çocuğu boşanmadır. Narsisizmin istenmeyen çocuğu insanın özellikle bencilleşmesidir. Bencilleşme yalnızlaşmaya, yalnızlaşma da mutsuzluğa götürüyor kişiyi.

MÜKEMMELİYETÇİ ANNELER ÇOCUĞU PROJE GİBİ GÖRÜRLER

Mükemmellik peşinde olan annenin çocuğu nasıl olur? Duygusuzluk ve projelerle büyümüş bir çocuk küçük yaşta bunalıma sürüklenir mi?

Narsisizmi yüksek, mükemmel anne olmalıyım diyen bir kimse çocuğunu da mükemmel ister. Çocukta ise çocukça davranışlar, yaşına uygun arkadaşlar, davranışlar ve haylazlıklar olur. Ergenlik döneminin dinamikleri, ergenlik sorunları vardır. Bu doğaldır. Yine kardeş sorunları vardır, okulda sorunlar vardır bunlar hep doğal şeylerdir. Daha doğrusu çocuğun hata yapma hakkı vardır. Mükemmel anneler çocuğun hata yapma haklarını istemez, mum gibi çocuk isterler. Bu durumlarda çocuklar genellikle ergenlikten sonra anneye düşman olurlar. Anneler şöyle söylerler; “Bu çocuk 10-11-12 yaşında kadar benim üçüncü bacağım gibiydi. Hiç yanımdan ayrılmıyordu. Ne dersem yapıyordu. Şimdi tam tersi, bana düşman!” Annesine anne demeyen çocuk biliyorum. Annesine sen diyor, babasına o kadına söyle olarak söylemde bulunuyor. Mükemmeliyetçi bir anne çocuğunu bir proje gibi yetiştirmek isteyen annedir aynı zamanda. Annesinin mükemmelliğinden sıkılıp, DNA testi isteyen çocuklar oluyor. Çünkü anne o derece çocuğu bunaltıyor ki çocuğu mükemmel olacaksın diye her dakikasına hatta çocuğun rüyasını bile kontrol etmeye çalışıyor. Arkadaşlarını, her şeyini kontrol ediyor. Çocuk bir psikolojik hapishane içerisinde kalıyor. Psikolojik özgürlüğü olmayan bir çocuk yetişiyor. Ve bazı çocuklar kuzu gibi oluyor, itaat ediyor, kimliksiz ve kişiliksiz, özgüvensiz çocuk olarak yetişiyor. Bazı çocuklar ise özellikle özerklik duygusu olan çocuklar, annesini protesto ediyor, ters kimlik oluşturuyor. Mesela anne çalışkan olmasını istiyorsa o tembel oluyor. Anne onun ‘A’ dünya görüşünde olmasını istiyorsa o ‘B’ dünya görüşünde oluyor. Ters kimlik geliştiriyor. Bu çok kontrolcü, müdahaleci annelerde görülüyor. İşgalci anne diyoruz buna hatta ahtapot anne diyen de var, süper annelik diyen de, helikopter anne diyen de… Devamlı çocuğun üzerinde dolaşıyor, nereye gitse sanki helikopter gibi onu gözlemliyor. Bu tarz helikopter annelik, müdahaleci annelik çocukta ya özgüven eksikliği ya da ters kimliğe sebep oluyor.

ANNENİN MUTLU OLMASI DEMEK ÇOCUĞUN MUTLU OLMASI DEMEK

Bu durum bir hastalık mı? Anne, mutlu anne olmak için hangi motivasyonları sağlamalıdır?

Annenin mutlu olması çocuğun mutlu olması demektir. Genel pozitif psikolojideki temel kurallar anne mutluluğu için de geçerli. Pozitif psikolojide Seligman’ın geliştirdiği PERMA (Positive Emotion, Engagement, Relationships, Meanning, Accomplishments) modeli var. Bu modeli annenin mutluluğu bağlamında da değerlendirebiliriz.

Positive emotions: pozitif duygu halinin olması lazım bir annede. İç dünyasında pozitif ruh halinde olmayı başarabilmeli. Sıradan şeylerden mutlu olması, dünyayı değiştirmek yerine kendini değiştirmeye çalışması gerekir. Bir olaya girdiği zaman orada bir karamsarlık varsa ben bunu pozitife nasıl çekebilirim düşünmesi, pozitif yorumlar yapmaya açık olması gerekir. Perma modelinin ikinci ayağı engagement ise, bir amacın, hedefinin olması gerekir. Anne çocuk yetiştirirken nasıl bir çocuk istiyor, kendince tanımlasın. İyi bir doktor, iyi mimar, iyi iş adamı, bununla birlikte iyi bir insan mı olsun? Burada ego ideali, hedeflediği model önemli. İyi insan olması önemli değil, başarılı olsun da isterse soğan başı olsun yaklaşımı doğru değil. Böyle yetiştirildiğinde çocukta hep lider olmak duygusu olur. Çocukta böyle durumda barışçıl bir liderlik oluşmaz. Kendisiyle de barışık olmaz. Bu kişi hep başkasına çelme takan bir kişi olur. İyi meslek sahibi olmanın dışında iyi insan olmanın da öğretilmesi gerekir çocuğa. Tüm annelerin ideali bu olmalı. Yaratılışı, varoluşu iyi bilen insan olmayı, iyi kul olmayı, iyi insan olmayı öğretmeli çocuğuna. Sadece dünyevi hedefler koymaması gerekiyor annenin. Bu, çocuğun olaylar karşında aciz, çaresiz kaldığı zaman sığınacağı liman olacaktır. Bunlar zihinsel sığınaktır. Perma modelinin üçüncüsü relationships, ilişkiler kurumu. İnsan, hayatta tek başına yaşamaya göre yaratılmamış. Sosyal yapının bir parçası olmaya göre yaratılmış. Onun için insan, ben önemliyim, başkaları önemli değil derse, ben kutsalım, aile kutsal değil derse evliliğini yürütemez. İnsanın, bireysel fayda ile sosyal fayda arasında, bireysel çıkar ile sosyal çıkar arasında dengeyi kurabilmesi lazım. Bu ilişki ve denge de relationships ile öğreniliyor. PERMA modelinin 4’üncüsü ise meaning; mana, anlam katmak. Yani hayata anlam katmak. Yapılan işte bir anlam olması gerekiyor. İnsanın hayatı, yiyip, içmek, çoğalmak ve barınmaktan ibaret değil. İnsanın soyut hedefleri vardır. Soyut idealleri vardır. Varoluş gayesi, yaşama nedeni var, ben neden varım… Bu soruları sorabilmesi gerekiyor. Dolayısıyla yaptığı işi bir anlama oturtması gerekiyor. Hayatta ben varoluşa, yaratılışa uygun yaşadım diyebiliyorsa anlam katmış oluyor. Onun için anlamlılığın insanın yaşam felsefesinde olması gerekiyor. Beşinci maddede ise accomplishments, yaptığı iş tamamlamak, başarmak, bitirmek. Başarılı veya başarısız, yaptığın işi bitireceksin. Bu modelin sağladığı tatmin, huzur veriyor insana. Bu nedenle iyi annenin mutlu olabilmesi için mutluluk felsefesine uygun yaşaması lazım. Anne mutlu olursa zaten çocuk da mutlu olur. Dolayısıyla mutluluk için Seligman’ın PERMA modeli çok önemli.

Ailedeki, evdeki atmosferi sevgi dolu, sıcak bir atmosfer yapmak gerekiyor. Sıcak aile ortamında, çocuklarıyla sıcak ilişki kurmayı başaran anne babaların iyi çocukları oluyor. Eğer sıcak ilişki kurulamıyorsa o çocuk her zaman riske açık halde yaşıyor. Önemli olan çocuğunuzla sıcak bir ilişki kurabilmek, onunla her şeyi konuşabilmektir. Hz. Ali’ye isnat edilen bir söz vardır. Referansı tam araştırmak gerekir tabii ki. ‘5 yaşına kadar çocuklarınızla oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra ise onlarla istişare edin.’ Yani istişare eşitler, yatay ilişkidir. Çocukla arkadaş mı olunur hep tartışılır, itiraz edilir. Burada çocukla arkadaş olmak derken çocukla yüz göz olmak değil kast edilen, çocukla sıcak ilişki kurmak demek. İnsan sıcak ilişki kurduğu dostuyla her şeyi konuşabilir. Çocuklar da öyle. Sığınak gibi liman gibi görür kendine. Bizim kültürümüzde maalesef aile büyükleri çocuklarını uyurken sever. Uyurken sevmek, çocuk ile arkadaşlık kurmayı olumsuz etkiliyor. Çocuk da bir müddet sonra başkalarıyla sıcak ilişki kurma ihtiyacı hissediyor ve bunu başkalarıyla yapıyor. Bu da riskli durumların yaşanmasına neden olabiliyor. Kötü emelli insanlar, aile bağları zayıf olan çocukları hedef olarak seçebiliyor. Bu nedenle buradaki sihirli kelime çocukla sıcak ilişki kurmaktır. Evde tartışma da olabilir çocuk tartışmayı görür ama onun arkasından barışmayı da görür. Çocuklar duymasın diye yan odaya gitmek evlilikte filmlerde olabilir ama evlilikten istenen bir şey değil. Çocuk sorun çıktığını gördüğü gibi çözümün nasıl olduğunu da görmesi gerekir. Çocuktan gizleyerek yaptığın zaman çocuk hayatta birçok sorunu çözmeyi öğrenemez, sorun çözme becerisi geliştiremez. Şimdi güven yuvası diyoruz aileye. Neden diyoruz? Çünkü güvenli ortamda korkular azdır. Güveni en çok artıran şey sevgidir. Sevgi varsa korkular azalıyor, güven oluşuyor. Bu nedenle sevgi aslî hedef değil, güven oluşturulursa sevgi amacına zaten ulaşır. Mesela bir sevgi vardır ama kötü bir sevgi, kıskanç, boğucu, bencilce bir sevgidir. Bu sevgiler güven oluşturmadığı için zarar verir. Güven oluşturan sevgiler önemli. Evlilikte güven ortamı olması ve bunun sevgiyle sürdürülebilir kılınması çok önemli.

 

 

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın