Nisan Ayının Kültür-Sanat Notları

Nisan ayının sinemadan müziğe, sergiden kitaplara kadar tüm kültür sanat haberleri burada!

 

NE İZLEYELİM?

 

THELMA

Norveç’in en önemli sinemacılarından Joachim Trier bu kez gerçeklikten bir nebze uzaklaşıyor ve âşık olunca doğaüstü güçlere kavuşan bir genç kızın hikâyesini beyazperdeye aktarıyor. 1980’lerin Japon animeleri, Stephen King romanları ve Synthesizer müziklerinden ilham alan filme adını veren Thelma, kasabadaki hayatını ve dindar ailesini geride bırakarak Oslo’ya, üniversitede biyoloji okumaya giden çekingen bir kızdır. Burada, güzel sınıf arkadaşına âşık olur, ancak bu durum Thelma’ya fazla ağır gelir. İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale kazanan Reprise / Tekrar ve Oslo, 31 Ağustos filmleriyle tanıdığımız Joachim Trier’in özel efektlerden destek alan ve Norveç’in Oscar adayı seçilen filmi Thelma, uluslararası prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı.

 

KELEBEKLER

Birbirlerinden uzakta yaşayan ve birbirlerini pek tanımayan üç kardeş, astronot Cemal (Tolga Tekin), aktör Kenan (Bartu Küçükçağlayan) ve öğretmen Suzan (Tuğçe Altuğ), 30 yıldır görüşmedikleri babalarından gelen telefonun ardından köylerinde yeniden bir araya gelirler. Geldiklerinde babalarının öldüğünü ve köye kelebeklerin geldiği dönemde gömülmek istediğini vasiyet etmiştir. Bir süre daha köyde durmak zorunda kalan kardeşler, bu sürede hem birbirlerini hem de babalarını daha iyi tanımaya çalışacaklardır. Kelebekler filmi, 2018 Sundance Film Festivali’nde Dünya Sineması kategorisinde Büyük Jüri Ödülü’nü kazandı.

GERÇEK KESİT: MANYAK

Rıza Elmas, belediyede temizlik işçisi olarak çalışmakta, kendi halinde bir hayat sürmektedir. Hiç konuşmayan, hiçbir yaşam belirtisi göstermeyen annesiyle birlikte yaşayan, adeta hayatını ona adayan Rıza, biraz da bu yüzden hiç evlenmemiştir. Karşı apartmana taşınan bir de çocuğu olan Serpil’le tanışması hayatını değiştirir. Serpil’le yakınlaşmaya başlayan, bundan dolayı karışık hisler yaşayan Rıza, annesinin öldüğünü bile fark etmeyecek kadar gerçeklik algısını kaybedecektir. Gerçek Kesit: Manyak filmi, televizyonlarda uzun süre yayınlanan Gerçek Kesit dizisinin bir parodisi olarak kurgulandı.

 

NE OKUYALIM?

 

ROMAN DİLİYLE İKTİSAT

 

“Roman, gerçeklerle dopdolu hakikatsiz hikâye. Din ve büyüden arınıp, Para’nın büyüsüne kapılan bir dünyanın trajik destanı. Hem de kâğıt paranın. Kapitalizmin zirve çağında, romancılarımız iktisat bilmez, iktisatçılarımız roman okumaz. Bu kitap bir köprü: Goethe ile Marx’ı, Zola ile Keynes’i, A.Hamdi Tanpınar ile Weber’i buluşturuyor. Toplumbilim yaşlandı, merhaba romanbilim!” böyle diyor Mustafa Özel. Seride bir de Roman Diliyle Siyaset isimli bir eşi var bu kitabın. Mustafa Özel külliyatı içinde yeri mühim iki kitap Küre Yayınlarından çıktı. Kitapta, eserleri farklı bir bakış açısıyla irdelenen romancılar ise Goethe, Daniel Defoe, İbn Tufeyl, Michael Ende, Balzac, Kemal Tahir, Mahmut Makal, Emile Zola, George Eliot, Alphonse Daudet, Mark Twain, Jane Austen, Nathaniel Hawthorne, Yakup Kadri, Dickens, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy, Sterne, Vartan Paşa, A. Midhat Efendi, Halid Ziya, A.Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Unamuno, Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu’dan oluşuyor.

 

BÖYLE ŞEYLER FİLMLERDE OLUR

Böyle Şeyler Filmlerde Olur, bir sinema perdesinde gördüğümüzde şaşırdığımız ama gündelik hayatımızın içinde ıskaladığımız, es geçtiğimiz hayatları kendine dert ediniyor, onlara bir el uzatamasa da buna niyet ediyor. İsmail Kılıçarslan’ın bu kitabındaki öykülerinin kahramanları filmlerdeki gibi siyah beyaz… Yazar çoğu zaman anlatıdaki varlığını ifşa ederek okuyucuya sesleniyor, sorular soruyor ve okuyucuyla bir nevi sohbet ediyor. “Sevda’dan Üzgün Hasan”, “Dokuz Aykut ve Nuran” ve diğerleri… Pazar yazıları 2017 yılının küçük ve büyük olaylarına dair yazarın şahitlikleridir. Kılıçarslan’ın Yeni Şafak’taki Pazar yazılarından topladığı bu yazılar, gözden kaçanları, geç kalanları, mahallenin âşıklarını, yorgunları ve bu yorgunluğun içindekoşmak zorunda kalanları anlatıyor. Yazılar içinde en dikkat çekenleri ise yazarın 15 Temmuz sürecini ve ardından gelen olayları ele alan yazılarıdır.

 

BİR KUTLU SEFER

“Tasavvuf kimine göre “çözmek ve bağlamak” demek… Kulu dünyadan çözmek, sonsuza bağlamak… Nefsinden çözmek, kalbine bağlamak… İslâm dünyasının her köşesinde bir tekke, bir zaviye var. Kimi Kâdirî, kimi Nakşî, kimi Halvetî, kimi Şâzelî… Her toplumun içinde kandil gibi parlarlar. Edebin adresi, muhabbetin kalesidir onlar… Dergâhlar büyük bir medeniyetin alamet-i farîkasıdır.”
Bu kitapta tasavvufun gönüllere, hayata, medeniyete vurduğu mührü anlatıyor S. Savaş Barkçın. Bir’e giden bir kutlu seferi…

NEREYE GİDELİM?

 

GÖRÜNENİN ARDINDAKİ SİNGAPUR

 

Pera Müzesi, Singapur’un görünmeyen yüzünü keşfe davet ediyor! 05 Nisan – 20 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek “Görünenin Ardındaki Singapur” sergisi, yaşamını Singapur’da sürdüren fotoğraf sanatçılarının özgün bakış açılarını yansıtıyor ve ülkedeki gündelik hayatın “sıradan” kabul edilen manzaralarını izleyicilere sunuyor.

 

“Görünenin Ardındaki Singapur” sergisi, ülkenin bilinmeyen yüzünü yerelden ve farklı bakış açılarıyla görünür hale getiriyor. Sergi, yaşadıkları ülkenin meselelerini konu edinen fotoğraf sanatçılarının oluşturduğu PLATFORM adlı topluluğun iki yıllık çalışmalarını yansıtıyor. 05 Nisan Perşembe günü ziyarete açılan serginin küratörlüğünü, aynı zamanda fotoğraf sanatçısı olan Tay Kay Chin üstleniyor.

 

Platform topluluğunun, Singapur’a farklı bir bakış getiren üretimleri her zaman desteklediğini ifade eden küratör Tay Kay Chin, topluluğun sanatçılara, ülke hakkındaki görüşlerini sunabilecekleri bir alan açtığını vurguluyor. Tay Kay Chin, ağırlıklı olarak belgesel fotoğrafçılık ve fotojurnalizm alanlarında uzman sanatçılardan oluşan Platform topluluğunun amacını “Kolektif bir biçimde ürettiğimiz imgeler, Singapur denen bu küçük kırmızı noktanın bizim için ne anlama geldiğini dünyaya gösteriyor.” sözleriyle özetliyor.

 

AÇIKÇA GİZLİ OYUN

 

Kadir Has Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Galeri KHAS, küratörlüğünü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın yaptığı, Daron Mouradian’ın ‘Açıkça Gizli Oyun’ isimli sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi 1 Temmuz 2018’e dek görülebilecek. Eserleriyle dünyanın dört bir yanındaki sergilere katılan ve birçok ülkede kişisel sergi açan, Türkiye’de ise 2012 yılından bu yana Galeri 77 ile Contemporary İstanbul’a katılan sanatçı Daron Mouradian, Türkiye’deki ilk kişisel sergisini Galeri KHAS’da açıyor. Sanatçının çeşitli dönemlerde yaptığı resimleri bir araya getiren ‘Açıkça Gizli Oyun’ sergisi sanatseverlerle buluşuyor. 1 Temmuz 2018 tarihine kadar ziyarete açık olacak serginin küratörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Daron Mouradian’ın izleyiciye sanatın öteki yüzünü gösterdiğini belirtiyor. Prof. Dr. Kahraman, “Sanatın oyunla, büyüyle, gizemle, eğlenceyle, zevkle ilgili bir yanı olduğunu biliriz ama daima unuturuz. Mouradian bütün bunları bize yeniden anımsatıyor. Bildiğimiz, tanıdığımız, yakınımızda olan, bazen gördüğümüz, dokunduğumuz bütün nesneleri, canlıları başka bir aleme taşıyor. Onları başka bir dünyanın parçası haline getiriyor. Bizi de o dünyaya itiyor.” diyor.

İLK RAUNT

Çarmıklı Koleksiyonu’ndan kapsamlı bir seçki sunan “İlk Raunt”, sanatseverlerle yaşanacak heyecanlı bir karşılaşmanın zilini çalıyor. Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’nda 12 Mayıs tarihine kadar izleyiciyle buluşacak olan sergi; pentürden enstalasyona, fotoğraftan videoya kadar farklı disiplinlerdeki çalışmalar üzerinden yerel çağdaş sanat pratiğinin son dönemine dair çok katmanlı bir okuma vadediyor. Toplumsal duyarlılık alanlarından beslenen, yaratıcısının bireysel eğiliminin özgün ve özgürlüğü mertebesinde vücut bulmuş 100’e yakın yapıtın bir araya getirildiği “İlk Raunt”; koleksiyoncu ve koleksiyon kimliğinin ötesinde derinleşen bütünsel söylemini izleyiciyle paylaşıyor. Çeşitli medyumlardan işlerin ortaya konduğu seçki; yıllar boyu titizlikle örülmüş bir fikir ve arayış serüvenini gözler önüne seriyor.

“İlk Raunt”, vicdani sorumluluk sınırlarını yeniden belirlemeye giden kapıları açabilmek adına; tüm cesaretiyle, birlikte ringe çıkan sanatçı ve koleksiyoncunun güç birliğine vurgu yapıyor. Sergi süresince; panel, tematik tur ve performans gibi etkinliklerle mekâna dinamizm katan seçki; sanatseverleri, bu maça katılmaya davet ediyor.

 

NE DİNLEYELİM?

 

MEHMET ERDEM’DEN SÜRPRİZLERLE DOLU BİR ALBÜM: “NEDEN BÖYLEYİZ”

 

Mehmet Erdem, 4. stüdyo albümü “Neden Böyleyiz”i Sony Music etiketiyle dinleyicilerin beğenisine sunuyor. On şarkıdan oluşan albümde, birbirinden iddialı üç yeni şarkının yanı sıra Mehmet Erdem hayranlarını yine sürpriz düetler ve cover şarkılar bekliyor. Mehmet Erdem bu albümde de geleneği bozmayarak yine bir Ahmet Kaya şarkısı seslendirdi. Ahmet Kaya’nın en özel şarkılarından olan “Söyle” Mehmet Erdem’in büyülü yorumuyla yeniden hayat buluyor. 90’lı yılların büyük ses getiren şarkılarından olan “Duymak İstiyorum”u kendine has yorumuyla seslendiren Mehmet Erdem’e şarkının söz ve müziğinde imzası olan Cemali, düetiyle de eşlik ediyor. Taner’in yorumuyla aynı döneme damgasını vuran şarkılardan olan; sözleri Zeynep Talu Kurşuncu, müziği Garo Mafyan imzası taşıyan “Affetmedim Kendimi”, Mehmet Erdem yorumuyla dinleyicilerle buluşuyor. Albümde öne çıkan bir diğer cover şarkı, sözü ve müziği Adnan Ergil’e ait olan “Böyle Ayrılık Olmaz”. Şarkının düzenlemelerini de yapan Rubato’nun Mehmet Erdem’le şarkıya düet yapması ise albümün diğer bir sürprizi. Sözleri Seyyid Nesimi’ye ait olan anonim eser “Ateş-i Aşka” ise, yeni aranjesi ve Mehmet Erdem yorumuyla albümdeki cover şarkılar arasında farklı bir yere sahip. Albümün aynı zamanda açılışını yapan iddialı şarkılarından “Sensiz Ben Olamam” Erdem Ergün imzası taşıyor. Sanatçının “Acıyı Sevmek Olur Mu”, “Herkes Aynı Hayatta”, “Olur O Zaman”, gibi müzik kariyerindeki önemli şarkılarında imzası olan yol arkadaşı Cihan Güçlü’nün, albümde yine her biri hit olacak “Sen de Vur Gülüm” ve albüme adını veren “Neden Böyleyiz” şarkılarında imzası bulunuyor.

ANADOLU’NUN GÜNEŞİ

Burcu Güneş 20. sanat yılını, Hasan Saltık prodüktörlüğünde 12 türküden oluşan “Anadolu’nun Güneşi / The Sun of Anatolia” isimli yeni albümüyle kutluyor. Albüm; Fransa, Almanya, Belçika, Finlandiya, İngiltere, Amerika başta olmak üzere 40’tan fazla ülkede satışa çıktı. Diğer yandan albüm; aralarında Belçika, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Hırvatistan, Hollanda ve İngiltere’nin de bulunduğu birçok ülkede, Apple müziğin manşetinde gösteriliyor. Anadolu’nun türkülerini dünyaya taşıyan Burcu Güneş; yaptıkları iş birliği için Apple Music’e sosyal medya hesabı üzerinden Türkçe ve İngilizce teşekkür ederek “Sesimizi tüm dünyaya duyurduk” dedi. Burcu Güneş; “İçimden bir ses uzun zamandır türkü albümü hazırlamam gerektiğini söylüyordu. Özümüzü hatırlamaya gereksinim duyduğumuz bugünlerde evrensel olan türkülerimizin Türkiye’nin yanı sıra başka ülkelerde de bu kadar yaygın dinlenmesinden dolayı gurur duyuyorum. Benim için dönüm noktası olacak.” dedi. Neşet Ertaş’ın “Sen Benimsin”, “Nar Danesi” ve “Bahça Duvarından Aştım” bestelerinden Karacaoğlan’ın “Üryan Geldim”ine uzanan sanatçı, Anadolu pop ikonu Selda Bağcan ve Karadeniz müziğinin sevilen ismi Selçuk Balcı ile de bir araya geliyor. Anadolu ezgilerinin etkileyiciliğini yeniden keşfedeceğiniz renkli bir çalışmaya hazır olun!

 

 

 

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

wordpress tasarım web tasarım