Okul Çağı Çocukları Nasıl Beslenmeli?

Doğa her şeyimiz… Yaşanılan doğa felaketleri sonrası bunu bir kez daha ülke olarak çok net anladık. Ceren Özcan Tatar bir doğa aşığı… Kaleme aldığı ‘Atıksız Yaşam’ kitabı bize yaşamı sadeleştirdikçe nasıl daha iyi yaşayacağımızı çok iyi bir dille anlatıyor.

Geleceğimiz için bir adım atmaya var mısın? Doğamızı korumak için ihtiyacımız olan tek şey sadece bir adım…

Esra Demirbaş

 

Ceren Hanım Merhaba, öncelikle bize kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Merhabalar. Doğa sevdalısı iki öğretmenin ikinci kızı olarak Eskişehir’de dünyaya geldim. 3 yaşımdan beri yazları herkes köye giderken ben ailemle orman kampına gittim. Yaptığımız küçücük pikniklerde bile çöp toplamayı ihmal etmezdik. Böyle büyüyen biriyim. Üniversiteyi Yıldız Teknik Üniversitesi’nde şehir ve bölge planlama üzerine okudum, ardından da ODTÜ’de kültürel miras koruma üzerine yüksek lisans yaptım, şimdi de Eskişehir Teknik Üniversitesi’nde uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri üzerine doktora yapıyorum. Tüm bu eğitimlerim boyunca aslında gezegeni her açıdan korumayı parça parça öğrenmiş oldum. Yaklaşık 4 sene önce izlediğim bir video ile minimalizm ile tanıştım. Geçirdiğim sadeleşme süreci sonunda tüketim kültürünü sorgulamaya başladım, yaptığım okumalar sayesinde ‘Atıksız Yaşam’ ile tanıştım ve kendi hayatıma adapte etmeye koyuldum. Daha sonra bu konudaki deneyimlerimi paylaşacağım bir sosyal medya hesabı olan Instagram’daki @atıksızminimalist hesabımı kurdum. Kısa zamanda benim de onlardan çok şey öğrendiğim büyük bir takipçi kitlesiyle birlikte ‘Atıksız Yaşam’ ı deneyimler olduk. Instagram hesabı dışında Buğday Derneği gönüllüsüyüm. Ayrıca, Nil Ormanlı Balpınar ile kurduğumuz Greenvibes Ekolojik Girişimi’nde ekolojik yaşama, iklim krizine ilişkin konularda eğitimler düzenliyor, canlı yayınlar yapıyoruz. Ayrıca Aposto! Greenvibes bültenini hazırlıyoruz. Profesyonel yaşamımda bir bilgi teknolojileri şirketinde TUBİTAK bursiyeri olarak iş analistliği yapıyorum, kişisel yaşamımda ise bir eş ve iki kedi annesiyim.

 

‘Atıksız Yaşam’ kitabını yazma kararını nasıl aldınız?

Aslında çok küçüklükten beri içimde hep bir kitap yazma isteğim vardı. Ama tabi ki kendimi bir konuda yazacak kadar yetkin hiç hissetmedim, büyüdükçe de bu istek derinlere gömüldü ve unutuldu. Daha sonra bir gün Kathryn Kellogg’un Orenda Yayınları’ndan çıkmış Sima Özkan tarafından çevrilmiş Sıfır Atık İçin 101 Yol kitabını okurken dipnotlarda Sima’nın pek çok Türkiye atıflı notlarını gördüm ve aklımdan aslında tamamen Türkiye’deki alışkanlıklar, sayılar ve mevzuat üzerinden bir kitap olsa insanlara sorunu ve yapılacakları daha iyi anlatabilir diye geçirdim. Kitabı okudukça bu fikir ile kitap yazma isteğim birleşti. Daha sonra bu fikrimi Yeni İnsan Yayınevi ile paylaştım, beklediğimden çok daha sıcak karşıladılar ve sürecin sonunda ‘Atıksız Yaşam’ kitabım ortaya çıktı.

 

 ‘Atıksız Yaşam’ eseri hayatınızda ne gibi değişiklikler yaşattı?

‘Atıksız Yaşam’ kitabımı yazarken aslında bu konuda eksik olduğum birçok detayı gördüm ve bu konuda uzmanlardan eğitimler aldım. Bunun dışında bazı şeyleri kendim de deneyimlemem gerekiyordu, mesela kompost ve balkon bahçeciliği. Bu iki konu da aslında perma kültür pratiklerinin evde denenebilecek kısımları. Kompost bölümünü yazmadan önce 2-3 kalın kitap bitirdim, sonra da aylarca kompostumu başarıyla tamamlamak için denemeler yaptım.

Bunlar dışında tabi ki dünyaya kalıcı, hem de dünyanın ekolojik olarak iyileşmesine yönelik bir eser bırakmış lmak düşündüğüm her an büyük bir mutluluk ve gururla tüylerimi ürpertiyor. Instagram sayfamdakinden çok daha fazla insana kitabım aracılığıyla dokunabilecek olmak beni çok heyecanlandırıyor.

 

‘Atıksız Yaşam’ okuyucularına genel olarak ne anlatıyor?

Atıksız Yaşam kitabım bizlerin bireysel olarak büyümekte olan iklim krizine karşı neler yapabileceğimizi anlatıyor. Öncelikle aslında neden atıksız yaşamalıyız, dünyaya etkimiz nasıl, biraz sayısal veriler ile bundan bahsediyorum. Ardından atıksız yaşama dair çabaları 4 temel adım altında topladım, tüketimleri azaltmak, yeniden kullanmak, ayrıştırıp dönüştürmek ve son olarak sorumluluk alıp talepte bulunmak. Daha sonra bu kapsamda neler yapılabileceğini, “kendim neler yapıyorum”u detaylıca anlatmaya çalıştım. Kitapta yalnızca atıklar değil, kimyasalların tehlikesi, balkon bahçeciliği, çok kullanımlık ürünleri, takası, tamiri, ikinci eli, ekoköyleri, evde yapılabilecek kozmetik ve temizlik tariflerini, evin ötesinde neler yapılabileceği gibi farklı ama ilişkili pek çok konuya da değiniyorum.

 

Peki, ‘Atıksız Yaşam’ herkesin okuması gereken bir kitap mı?

İklim krizi hepimizi etkileyen, zengin-fakir, kadın-erkek, genç-yaşlı dinlemeden herkese zarar veren bir sorun. Ve son IPCC raporuna göre bu sorunun kaynağı insanların ta kendisi. Tüketim kültürünün içinde sorgulamadan yaşayan, önlem almayan herkesin, yani aslında dünyadaki her bir bireyin bu sorunda payı var. Mezo ve makro ölçekte değişimleri talep etmek, suçu büyük şirketlere ve hükümetlere, başka ülkelere atmanın ötesinde, her bir bireyin sorumluluğunu üstlenip bir şeyleri değiştirmesi gerekiyor. Ben de kitabımda neleri değiştirebiliriz, bunu anlatmaya çalışıyorum. Yani evet, herkesin mutlaka okuması gerekli bir kitap…

 

Sizce eseriniz bu kitap çevre kirliliğine karşı büyük bir bilinçlenme yaşatacak mı?

Çevre kirliliği demeyelim de dünyaya etkimiz diyelim. Dünyaya etkimiz her zaman çevre kirliliği kadar kolay görünmeyebiliyor. Göremediklerimiz konusunda da daha duyarsız ya da daha bilinçsiz oluyoruz. Ben kitabımızda bu görmediğimiz, bilmediğimiz sorunları ve bu sorunlara bireysel olarak yapabileceğimiz çözümleri anlatmaya çalıştım. Dolayısıyla okuyan herkeste bir bilinçlenme olacağını düşünüyorum. Büyük bir bilinçlenme olması ise en büyük umudum.

 

‘Atıksız Yaşam’ tek başına neleri değiştirebilir?

Atıksız yaşam tek başına her şeyi değiştirebilir, iklimi bile. Büyüklenme gibi geldiyse şöyle söyleyelim, bugüne kadar benimsediğimiz atıklı tüketim alışkanlıklarımız sonucunda dünya şu an ciddi bir iklim krizi ile mücadele ediyor. Yani bizlerin benimsediği tüketim pratikleri dünyayı değiştirebilir. Çok önemli bulduğum bir yaklaşım var. Bizlerin her bir tüketim tercihi aldığımız ürün/hizmete yönelik bundan daha fazla üretin anlamına gelen bir oy. Bu gözle baktığımızda atıklı ürünler/hizmetler satın aldıkça onun devam etmesi için oy kullanmış oluyoruz. Zehir ve hormon atılmış tarım ürünleri aldıkça onları üretmelerini istemiş, hayvanlar üstünde deney yapan kozmetikleri tercih ettikçe üretimlerini desteklemiş, insan sömürüsü ile üretilmiş tekstil ürünlerini satın aldıkça adil koşullarda çalışamayan insanların omuzlarına biraz da biz yük yüklemiş oluyoruz. Tüm tüketimlerimizde bunu gözetirsek eğer her şeyi değiştirebiliriz. ‘Atıksız Yaşam’ın amacı da ekolojik etkimizin yani ayak izlerimizin en az olduğu sosyal adaletin sağlandığı, hayvan ve insan refahının gözetildiği, yerel, adil, organik ve bitkisel temelli beslenmenin benimsendiği, insan kaynaklı küresel ısınmanın geri döndürülebildiği bir yaşam kurabilmek. Bunun için her şeyi değiştirmek gerekiyor.

 

Bu eseriniz insanların hayatında ciddi bir değişim yaşatacak mı?

Umuyorum ki yaratsın. Tabi ki kitabımı alıp okuyup hayatında hiçbir şey değiştirmeyen insanlar olacaktır. Ancak azınlıkta olacağı yönünde hislerim var. David Wallace Wells’in Domingo Yayınları’ndan Türkçesi’nin yayınlandığı ‘Yaşanmaz Bir Dünya’ kitabında bir uzmandan yaptığı alıntıda şöyle diyordu: Bu zehirli bir bilgi, dünyaya etkimizin nasıl olduğunu ve bunu nasıl geri döndüreceğimizi öğrendikten sonra hiçbir şey yapmadan durmak mümkün değil. Ben de kitabımın bu şekilde etki etmesini bekliyorum. İçinde yer alan bilgiler hepimizin sorumluluğunda olan, herkesin elini taşın altına koyduğunda çok daha fazla anlamlı olacak değişimleri içeren bilgiler. Ama kitapta da sık sık vurguladığım gibi bir kişinin bile etkisi çok fazla oluyor, o yüzden bir kişiden ne olacak ki demeden hayatlarımızda daha ekolojik değişimlerin adımlarını atmalıyız.

 

Hayatımıza ‘Atıksız Yaşam’ mottosunu yerleştirdiğimizde yaşamımızda neler değişecek? Her şey çok daha güzel mi olacak?

Her şey vicdanen çok daha rahat olacak. Başlangıçta bocalamak çok mümkün, o yüzden en baştan itibaren her şey çok kolay, çok ucuz, mükemmel olacak diyemem. Ne toplumsal ne de ekonomik sistem henüz bu dönüşümü yaşamadığı için atıksız yaşama adım atan insanlar ne yazık biraz zorlanıyor, kendini yalnız hissediyor. Ben de Atıksız Minimalist hesabını böyle bir dönemde açtım. Şimdi hiç yalnız değilim, 28 bin kişi ile birlikte çabalıyorum. Yani aslında hiç az ve yalnız değiliz, çözümsüz de değiliz. Yalnızca çözümleri bulmak için biraz çabalamak gerekiyor. Bir süre sonra, atıksız yaşam alışkanlıkları insanın hayatında yer ettikçe geriye sadece atıksız yapılan bir alışveriş sonrası kendinize duyduğunuz saygı, çevreye etki etmeyişinizin verdiği mutluluk kalıyor. Değişimlere örnek vermek gerekirse, başta plastikler olmak üzere tek kullanımlık eşyaları bırakmak, evde bir atık yönetim sistemi kurmak, kompost yapmaya başlamak belki ilk akla gelen değişimler.

 

Eklemek İstedikleriniz…

Ekolojik yaşamı insanlara anlatabilmek benim için çok önemli, bunu yapmama alan sağlamanız benim için çok değerli oldu. Bir de sevgili okuyucularım arasında kitabımı okuyup da aklındaki soruları giderememiş birileri varsa bana sosyal medya üzerinden rahatlıkla yazabilirler. Cevaplamaktan mutluluk duyarım. Herkese yemyeşil, atıksız bir gelecek diliyorum.

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın